"Bana 'görmediğin şeyi nasıl bilirsin?' diye sormayın. Asıl mesele, gördüğün şeyi nasıl bilemediğindir." – Franz Kafka"

Öykü

Kalleş Hasan 2

Oğlum Hasan sen İstanbullar da dolaş dur havanı yap bakalım.O sıfır traktörü alıp millete hava yapacam derken bütün köyü birbirine kattın durdun.Milleti birbirine düşürdün.Köyü traktör garajına çevirdin sonrada sıkıyı görünce kaçtın gittin.

Pembe Gözlü Kız

Dili sürçtü öğretmeninin, “ne güzel pembe gözlerin var senin”. O gün bugündür adı, “pembe gözlü kız” olarak kaldı.

Nebi Leyim

Tokluğunu unutur, açlığına bakar. Açlığının peşinden gider. Aç, açgözlü insan olduğundan değil, dediğim gibi O düşünmez ne bileyim der. Ya bir şeyler yer ya uyur.

Canım İzmir 2

Küçüklüğüm aklıma geldi. Oğlum Erbile ne kadarda benziyordum. Zavallı oğlum babasını cezaevi ziyaretlerinde görmekten helak olmuştu. Bir defasında Babacığım sen hırsız mısın diye sormuştu. Bir gün babacığım sen amma da televizyonlardaki katil amcalara benziyorsun demişti. Babacığım lütfen annem komşuların merdivenlerini silmesin. Babacığım ben küçük Emrah olmak istemiyorum, lütfen

Dikizciler

Asıl sağlam dikizciler, azılı dikizcilerdir. Halk arasında, bunların, nüfus cüzdanlarından yurttaşlık numarasına bakarken bile yirmi beş derecelik bir açıyla baktıkları söylenir.

Gökçeada 3

Ya da acımadı kine, hiç acımadı, duymadım bile,derlerdi. Baharla birlikte dersleri kıranların dışında haftada birkaç kez eğitim şefinin odasına çağırılanlar vardı. Bunlar resmen o odaya ve dayağa aboneydi. Ya zamanında kalkmazlar, ya yataklarını toplamazlar ya da etütlere geç kalırlardı. Bizim sınıfta da bu ekipten bir iki kişi vardı.

Saz Çalan Kazım

Köyün birinde köylünün birinin kaz sürüsü vardı. Zaten adamda kaz çobanıydı ve adı Kazımdı. Koyun güder gibi kaz güdüyordu. Kaz çobanı önüne katmış kazları giderken durup türkü söylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu dinliyorlardı. Böyle sazsız, cazsız, müziksiz türkü söylemek Kazımı mutsuz ediyordu. Kazım bir gün arkadaşlarından

2012: Ölülerin İntikamı

Yaşayan Ölülerin Hikayesine bir de Levent Ölçer penceresinden bakalım. Bunu senaryolaştırıp Hollywood'a göndermeyi istiyorum. Giriş kısmı 3 sayfa. Gerisi geliyor. Kısa öykü olmasını planlıyorum ama planlamada pek iyi değilimdir :D

Başa Dön