"Bazen, okuyucunun 'İşte bu!' dediği an, yazarın 'Ah, şimdi yandım!' dediği andır." – Terry Pratchett (kurgusal alıntı)"

Öykü

Althar'ın Akıncıları: Altıngöl ve Ejderha (2. Bölüm)

Bir süre sonra ayağı topallayarak ve peleriniyle cüppesi uğursuz seslerle yerlerde sürünerek içeriye Başrahip Stakios Leşkesen girdi. İki korven döndü ve ikisi de rahibe uğursuz ama ölçülü bakışlar fırlattı. Rahibin eski püskü ve kılıksız, kirli hali, üzerindeki açık taze hastalık yaraları ve bir korven için bile iğrenç olan

Gerzekler

Ona göre insanların büyük çoğunluğu gerzek sınıfına giriyordu. Bu tip insanları gördüğünde ya da birine kızdığında ona kısaca gerzo demekten çekinmezdi. Yolda, minibüste, çarşıda, pazarda kimi görse hiç fark etmiyordu. Yeter ki öyle birisini görmesin.

yazı resimYZ

Depresyon - 2 (Son Bölüm)

"Ruhumuzda iki farklı saksıda, aynı topraklar kullanılarak ekilmiş iki bitki yetiştirdiğimizi varsayalım. Bitkiler ışık, su ve sevgi ile beslenir ve büyürler değil mi? Biz dert çiçeğimizi karanlıkta bırakacağız ve gözyaşlarımızla sulamayacağız. İlgilenmedikçe, üzerinde durmadıkça üzüntümüzün kaynağında ne varsa gün be gün solacak. Belli bir zaman sonra dertlerimizin kuruduğunu

Canım İzmir 2

Küçüklüğüm aklıma geldi. Oğlum Erbile ne kadarda benziyordum. Zavallı oğlum babasını cezaevi ziyaretlerinde görmekten helak olmuştu. Bir defasında Babacığım sen hırsız mısın diye sormuştu. Bir gün babacığım sen amma da televizyonlardaki katil amcalara benziyorsun demişti. Babacığım lütfen annem komşuların merdivenlerini silmesin. Babacığım ben küçük Emrah olmak istemiyorum, lütfen

Balatalara Baktırsam İyi Olacak 2

üyük bir keyifle dizin dibini izlerken Kemalettin Abi arkadaşlar merdivenlerden indi. Osman, Nasıl güzel olmuş mu? dedi. Bayıldım, dedim. Avuçla para döktüm ama değdi doğrusu. Gezi teknesi olarak düşündüm bunu. Önümüzdeki haftadan sonra başlıyoruz. Binenler gelip bir daha binecekler, diyordu. Osman konuşurken merdivenlerden çok güzel bir kadın indi.

Yaşam Hasatlayan Smir

Daros'un güçlü kollarını bedeninde hissetmek Baia'nın başını döndürmüştü. Daha önce de, şu son altı ayda pek çok defa fırsatlar kollayıp fırsatlar yaratarak yalnız kalmıştılar. Kendilerine mahremiyet sağlayacak yerler ve zamanlar ayarlamıştılar ama şu an bir başkaydı. Her şey kendiliğinden oluyordu. Bu beraber son geceleriydi. Yarın gece Kızıl Dolunay

Saz Çalan Kazım

Köyün birinde köylünün birinin kaz sürüsü vardı. Zaten adamda kaz çobanıydı ve adı Kazımdı. Koyun güder gibi kaz güdüyordu. Kaz çobanı önüne katmış kazları giderken durup türkü söylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu dinliyorlardı. Böyle sazsız, cazsız, müziksiz türkü söylemek Kazımı mutsuz ediyordu. Kazım bir gün arkadaşlarından

Abidin Bahane

Her kes onu bahane bulma konusunda meşhur kılmıştı. Abidin Bahane. Aslında O’ bahane yaratmıyordu, her şeye ama her şeye yorum getiriyor, getirebiliyordu.

Sihirli Pabuçlar

Eve koştum ayakkabılarımı sakladığım yerden çıkarıp, bir kutuya koydum. Küçük çocuğun yanına gidip kutuyu uzattım. Çocuk kutuyu alıp açtığında ayakkabıları görünce gözleri parladı, çok mutlu oldu.

Başa Dön