"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Öykü

Zeus'un Kızı; Işık

Orta yaşlı bir erkek yürüyordu. Bembeyaz sakalı ona vermesi gereken hoşgörü ve sevimliliği yakıştıramıyor, her an kendinden utanmış kaçacakmış gibi duruyordu. Belli ki bir yerlere yetişmeye çalışıyordu. Sanki yanından biri gelmiyormuşcasına sadece karşıya bakıyor, görünmez bir zincirle beraberinde ki genç kızla aralarındaki mesafe hiç değişmiyordu. Ne önünde, ne

Adım "Sekhmet... "" 4

Çoğu insanın problemli evliliklerine birbirlerinin gözünün içine baka baka yaptıkları ihanetlerine tanık olurken, Aşk'ında insan hayatı için sunulan bir ürün olduğunu farketmesi çok zaman almadı.
Organizma o zamanlar yoktu. Ya da vardı ama bu çapta değil.
Dünyanın bir çok yerine "Yaşa,ye tüket,iç,sıç seks yap"

yazı resimYZ

Zeus'un Kızı; Kronoloji

Son durakta ineceğini bilen yabancı bir yolcu gibiydi. Otobüse biner binmez hangi durakta ineceğini söyler, oraya geldiğinde şoförün onu uyarmasını bekler, kafasını onunla meşgul etmek istemezdi. İneceği yere geldiğinde uyaracağından emin, seçimle yeni işbaşına gelmiş bir politikacı gibi. Belki de hiçbir şeyini emanet etmeyeceği tanımadık bir otobüs şoförüne,

İstanbul

Sonunda evden çıkmaya karar verdim.Ama bu kararı uygulamak için de birkaç günün daha geçmesi gerekiyordu.... Güya ilaçları günü gününe kullanmam gerekiyormuş. Bir gün bile aksaklık büyük zarar verirmiş. Tedavi sürecini alt üst edermiş. Ama buna rağmen arada bir de ufak birkaç şişe devirmeyi başardım. Bazı büyüklerim de tedaviye

Fıkralar Yeterli

Bizim toplumumuzu tanımak için öyle derin derin araştırma yapmaya, büyük büyük sözler söylemeye hiç gerek yok. Bunun için fıkra gibi yaşanmış olaylar yeterli. Buyrun aklıma geliveren iki tanesine:

Koşucu Penguen

Güney Kutbunda koşuya çok meraklı bir penguen yaşardı. Bu penguen devamlı olarak antrenman yapar, yarışmalara hazırlanırdı ve hep ön sırada yarışmayı bitirmeyi hayal ederdi, fakat ya sonuncu ya da sondan bir önceki olarak yarışı tamamlardı. En büyük başarısı ise, beş penguenin katıldığı bir yarışta üçüncü olmaktı. Bu duruma

Keşke Söylemeseydim Kızıma! (4)

Ne olmuştu da bu sevimli aile parçalanmıştı. Gözü balkon duvarındaki Monet resmine takıldı. Evin her köşesine birlikte karar vermişler, en küçük eşyayı birlikte almışlar, birlikte döşemişlerdi. Aynı şeylerden keyif alıyorlar, aynı renkleri seviyorlar, hatta Denizin ismini vermek için konuşurken ikisinin de ağzından Deniz ismi aynı anda çıkmıştı. Ural

Arayış

Her Allah'ın günü o aranır. Bir önceki gün sahneden yok olmuştur. Ama ertesi gün tekrar aranır, yeniden bulunur. Bulunduğunda ise sonuna kadar, hiç acımadan o yok edilir. Onunla adeta savaşılır. İnsanı çok yorar. Buna rağmen sınırsız bir zamanla onunla gülünür, dertleşilir, bir yoldaş gibi. Ayrılma saati geldiğinde ise

Keşke Söylemeseydim Kızıma! (5)

Karşısında onun gibi bekleyen bir başka hanım daha vardı. Bir an göz göze geldiler. İki korkan, ürkek göz birbirine bakıyordu. Karşısındaki bayan “Siz Deniz’in annesi misiniz?” diye sorduğunda Leyla “Evet ama nereden bildiniz, tanışıyor muyuz?” dedi. Karşısındaki bayan “Ben de Umut’un annesiyim” diye yanıt verdi.

Başa Dön