Sebastian,maria ve Pembe Köşk
maria ve sebastian yıllar sonra büyük bir tesadüf sonucu karşılaştılar.Ve bir daha ayrılmamak üzere birleştiler.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
maria ve sebastian yıllar sonra büyük bir tesadüf sonucu karşılaştılar.Ve bir daha ayrılmamak üzere birleştiler.
Neden yaşamamız gerektiğini sorgulamaktan bıktım usandım artık, bazen bir dağ olsaydım keşke diyorum,yada bir ağaç,akıp giden şelale mesela, yada ne bilim, bulut belkide ,yıldızlar kadar uzak insanlığa bir okadarda yakın,toz olmalıyım mesela dağılıp gidebilmeliyim istediğim zaman,,,
Dünyada yetişemem ben bu nikaha. Ah Hayri kardeşim, okul arkadaşım, benden başka nikah tanığı yok muydu koca kentte? En yakın arkadaşı ben mişim de, daha yakını yokmuş da.
"Kim olduğun ne olduğun hiç önemli değil" demişti."Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun umurumda bile değil" diyordu. "Bu birim farklıdır, en önemli işimiz sorgudur. Sorgu yaparken hiç acıma olmaz, yufka yürekli adamları sevmem anlaştık mı? Adımı duyduysan nasıl biri olduğumu bilirsin. Beş senedir koca İstanbulun güvenliğini ben sağlıyorum. Ben müdür
Ben henüz 22 yaşındaydım. Üniversiteyi yeni bitirmiş ve yaşamın içinde henüz yeni yerimi almıştım. Kuzenim benden 2 yaş küçük ve çok güzel bir yüzü vardı.
Çocukluğunda geçirmiş olduğu çocuk felci onun iskelet sistemini felç etmişti.
Bazen öyle tesadüfler olurki bir daha hiç olmayacağını biliriz.
Bir toplum ki çocukların, yaşlıların ve zeka engellilerin büyücek bir bölümü korumasız ve korunaksız... Ne geçmişleri var, ne de gelecekleri ama, bunları olağan bakışlarla izleyen toplumun geçmişini yaşlılar, geleceğini çocuklar oluşturmuyor mu? Bir de zeka engellilerimiz var, bunlar da çokluk yazgılarıyla başbaşa!.. Etiketsiz, hiyerarşik olarak hiçbir kariyeri ve
Hep çocuk kalsam keşke;
Kalbim koşmaktan çarpsa
Gözyaşlarım Annem öptûğúnde kurusa
Arkadaşlarm sadece oyunda satsa !
Sadece kahkahalarimda boğulsam
maçu piçu'ya uzanan bu varoluş yolculuğuna götüren tüm varlıklara ve varolamamışlara teşekkür öyküsü...
İnanamıyorum! Bu insan, benim biricik sıra arkadaşım olamaz. O dürüst, kibar Halit gitmiş, yerine bir canavar gelmiş.
Üç aydır ağzına bir yudum almamıştı. Tuhaftır, şikâyetçi değildi halinden. Daha önce bırakmayı denemişti. Hem de kaç kez. Peki, yakasını kurtarabilmiş miydi illetten? Elbette hayır. Çabaladıkça batmıştı yalnızca. Oysa küçücük bir kıvılcımdı aradığı ya da yüreklendirici birkaç cümle. Fakat hastane odasında çakacaktı o kıvılcım. Olmasını umduğu şeye değil