Hırsızın Son Dileği
Adamın biri hırsızlığa çocuk yaşta başlamış. İlk hırsızlığı kümesten bir yumurta çalmak olmuş. Annesi yumurta çalıp getirdiğinde cezalandıracağına, oğluna aferin demiş.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Adamın biri hırsızlığa çocuk yaşta başlamış. İlk hırsızlığı kümesten bir yumurta çalmak olmuş. Annesi yumurta çalıp getirdiğinde cezalandıracağına, oğluna aferin demiş.
Ben hiç kupon biriktirmez, kupon karşılığı hediye dağıtan gazeteleri de almazdım. Ama çoluk çocuğa karışınca kurallar esniyor. Ardından da kupon faslı başlıyor. Yirmi sekiz kupona tencere, otuz kupona kazan
Sabahattin Ali
Bir uyuşturucu kullanıcısının umutsuzluğu.
Cumartesi akşamları aile için önemli bir gündü. O gün sinema makinesi ve ayaklı
perde büyük bir törenle kurulur, aygıt özenle yağlanır, çaylar, kakaolar, elmalı
pastalar, pandispanyalar hazırlanır, bebekliğimizle ilgili veya gezilerde çekilmiş
siyah beyaz filmler ve çizgi filmler seyrederdik.
halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Arkadaşları ile birkaç parti kağıt oynadı. İkindi vakti eve dönerken pazardan biraz meyve ve sebze aldı. Elindeki poşetlerle evine giden dik yokuşu çıktı. Aldıklarını poşetleriyle birlikte buzdolabına yerleştirdi. İki soba kovasını odun ve tutuşturucu kırıntılarla doldurdu. Sokağa bakan küçük odasının sobasını tutuşturup divana uzandı. Uzandığı divandan bir daha
Adımları hızlanırken, nedir çilesi şu kadının diye düşündü. İlle de ütülü olacakmış giysileri. Ütüye kömür doldururken solgun parmakları sımsıkı kavrardı kırık ahşap sapı. Nasırlaşan avuçları bazı geceler yüzüne kapanırdı. Evden uzakta koca iki yıl. Neler değişmişti yokluğunda kim bilir? Topuk sesleri zeminde yankı bulurken vızıltılar bahçenin her yanında.
Adam "Naptın, ben şimdi padişaha ne göstereceğim, ne derim" deyince koyun dile gelmiş ...
Bir varmış bir yokmuş, çok uzak diyarlarda, Kaf Dağı’nın aşağılarındaki yemyeşil vadilerde, Çia adında bir peri kızı yaşarmış. Bu perinin simsiyah saçları ve zümrüt yeşili gözleri varmış. Çia’nın ülkesine günlerden bir gün beyaz atlı, mor kaküllü,siyah gözlü bir şehzadenin yolu düşmüş. Şehzadeyle peri kızı bir ara göz göze
Yusuf bu yıl ana sınıfına başlayacaktı. Her gün evlerinin iki sokak arkasındaki okula giden çocuklara bakıp imrenirdi. Şimdi artık o da her gün okula gidecek, ödev yapacaktı; onun da öğretmeni, arkadaşları olacaktı. Hazırlıklar günler öncesinden tamamlanmıştı bile. Çantası, kalemi, defterleri, boya kalemleri… Hepsini de kendisi tek tek seçmiş,
Hiç gerçekleşmeyecek hiç kavuşamayacak hiç bir araya gelemeyecek aşklar vardır,herşey uzaktan ve kısıtlıdır onlara göre,çünkü onlar hata yapmadan ilerleme hedefini seçmişlerdir hayatlarında,evet kolay kolay sevmemiş kolay kolay aşık olmamışlardır,sadece bir seçim yapmak zorunda oldukları için o seçimleri yapmışlardır, bir ruhu size yakın gelebileceğiniz bir ruhu tüm kalbinizle görmek
Şule Gürbüz