Kediler
Kendisi anne olamamıştı ama anne olan sokak kedisine iyilik yapmıştı hiç değilse!..O’da bir tanrı sayılabilirdi artık!..
"“Yazmak, düşünülenin aynen kopyası değil, düşüncenin kendisiyle dalga geçmektir.” – Umberto Eco"
"“Yazmak, düşünülenin aynen kopyası değil, düşüncenin kendisiyle dalga geçmektir.” – Umberto Eco"
Kendisi anne olamamıştı ama anne olan sokak kedisine iyilik yapmıştı hiç değilse!..O’da bir tanrı sayılabilirdi artık!..
Gülsüm dilsiz, sara hastasıdır. Hayat onun için büyük bir bilmecedir. Var olmak, zaman ve ölüm...
düşünmek istemiyorum artık ne hayat ne ölüm üstüne mutluluğu beklemekten bıktım sihirli kutular yok sevdiklerin gince zaman saymaktan başka kalan birşey yok nefes aldıkça uyum
Bulutların renginde kararma ve görünüşlerinde bir ağırlık vardı. Sanki dolmuş ve bedbindi gökyüzü. Kendisini en çok gökyüzüne benzetirdi. Evet, bir kadın olsa olsa gökyüzü olurdu. Önce yeryüzünün kirini pasını kendisinde toplar, sonra içini akıtarak hem kendini hem yeryüzünü temizleyen, kadın gökyüzü.
hayat yok insan var alğılayış acı geçim hep insana bağlı kader yok sessiz kinlerin öcü yok
Dişi ve erkek, damarlarında dolaşan alkolün yoğunluğu kadar güzel, yakışıklı ve becerikli olacak; gerginliğin, ince fakat uzun yayında hangi noktaya temas etseniz sert bir nota ve haykırışın başlayacağı o gizli serüven şimdi, çaprazımdaki merdivenlerin bir kat aşağısından hayata bağlanacaktı. ..
İkircikli Failler vardı hani. Konusu da şuydu: Kişilik çatışmalarının fantastik bir örtü altına atılmaya ve dolayısı ile gizlenilmeye çalışılmasıydı...
Sudaki sessiz aksim bana yardım edemezsin. Seni kırk kere gördüm ve bi o kadar yadsıdım.Aynadaki kibirli yaratık sen bin kere sevdim ve bi o kadar da kutsadım.Elimde ayna suyun aksindeyim......
“Bulutlarla kaplı gökyüzünde görebildiğin küçük bir mavilik havanın düzeleceğine dair küçük de olsa bir umuttur.”
saatin sabahın 4'ü olmasıda ne demek ...
kim günü 24 saate bölme hakkını verdi insana...
365 gün bir yıl ediyormuş...
hepsi hepsi 6 milyarmış bizim ihtiyarın yaşı ...
Yaşlı bir adamın hikâyesi bu. Yaşamın yorgunluğuna katmıştı yorgunluğunu. Sabah çayını içiyordu. Demli çayını. Yüreğinde demlenmiş nice acılar gibi demli çayını Ve sigarası yoldaştı ona. 64 yıllık yaşamına üç hecelik mutluluğu sığdıramayanlardandı.
Sevgili unutulmazlarım,çok çabuk ve çok geç de olsa kaybettiğim(Babaannem)kaybetmekten kahrettiğim,kişilerim.
Babam ve burhan Bey erken gittiler öte aleme.
Allah rahmet eylesin bütün ölmüşlerimize.Amin.
Deniz okulun duvarları gibi gri, onlardan farklı olarak dalgalıydı. Aldatıcı bir dansla insanı bir tür melankoliye davet eder gibiydi.
Yıllarını geçirdiği yerden, işinden ayrılmak üzere olan Sadi Efendi'den... Öykü, etrafımda gördüğüm onlarca güvenlik görevlisi ve bekçinin zamanlarını nasıl geçirdiklerini düşünürken ortaya çıktı.
İnsanlığa herşeyin kendilerine öğretildiği gibi olmadığını gösteren iki güzel insanın -Simone de Beauvoir ve kısa bir süre önce 100. doğum gününü kutladığımız J.P. Sartre’ın- değerli anısına.
Bu gelişinde, geçen sefer anlamlı anlamlı süzdüğü kumralı göndermişti yatağına Rezzan Hanım. Herkes hanım diye hitap ettiğinden Alpar da alışmıştı, bu fahişeden bozma kadına hanım demeye...