• İzEdebiyat > Öykü > Deneysel |
301
|
|
|
|
Düşüncemeler ve sürümcemeler zamanlar ve zamansızlıklarla dolu geçen düşünce baloncukları. |
|
302
|
|
|
|
Ahmet Bey'in işe başlayışı ve evlenip hayatını sürdürmesi... |
|
303
|
|
|
|
Kahve içmeye ara vereli birkaç hafta olmuştu, sağlık için değildi elbette. Sigaranın zihnini açtığını düşündüğü ve yararlı olduğunu düşündüğü gibi kahvenin de onu sakinleştirici bir etkisi olduğunu düşünüyordu. Yine bu akıl dışı tespiti nedeniyle bırakmıştı kahveyi, fazla sakinleşmiş olmaktan kaynaklanabileceğini düşünmüştü durumların, coşkusunu bu denli derin uyutan kahveydi. Ama şimdi içmek istedi, sakinleşmek için mi bilemedi, sanmıyordu. Gidip ısıtıcıyı çalıştırdı. |
|
304
|
|
|
|
Ömrümüzün bundan sonraki çalkantılı ve olaylı yıllarında da hep geride bıraktığımız o huzurlu ve tekdüze zamanları ararız.
Sen, yeni yaşamaya başladığın bu kente, oturduğun sokağın gürültülerine, yağmurlara ve rüzgârlara hatta sabah ayazına bile alışmaya |
|
305
|
|
|
|
imdi seyrine doyulmaz kentte/ sıcacık gece, çöller yakıyor soğuğuyla başka bir coğrafyanın eteğinde .
ben yanlızca üşüyorum ve tarif edemiyorum.
ellerimde sıkı sıkı bağlı, uçan balon gibi buhran.
kessem elimde kan (da)mı kalacak/ günün biri özgürleştiğim anda bitiverirse yaşam? / tükendiğim anın resmini çizen, yakınımda bir pervane dolanacak/ ve ıslıklanacak bilinç
uzakta, yalnız . seyyah gölgesinde dağılacak/
çanlar benim için çalacak/
yok (oluş) mudur? kurtuluşu/
çözünür bilinç, bir ohhh! çeker/
yaz ortası üzerimde incecik bir matem serili / uyurum/
uyur gece
|
|
306
|
|
|
|
-Evet, O da öyle düşünmüş olabilir. Koltuğa oturtup elini yüzünü kolonya ile ovdum. İyileştiğini düşünürken, bir ağlama krizine girdi. Sustaramıyordum. “Ağlayabildiği kadar ağlasın” diye düşünerek bıraktım. Sustuğunda yanına gidip, saçlarını okşayıp güzel sözler söyledim. İyi görünüyordu. Çantasını açtı, parfüme benzeyen bir şey çıkardı. Daha doğrusu ben öyle zannettim. Çıkardığı parfüm değil biber gazıymış. Gözlerime doğru elindeki şeyi sıktı. Hiç bir şey göremiyordum. Gözlerim yanıyordu, ovuşturdum; ancak fayda etmedi. |
|
307
|
|
|
|
Minicik bir tutkunun öyküsü |
|
308
|
|
|
|
Sokaklar karalıkla kucaklaşırken ben ona giderdim. “Benimle evlenecek misin? diye sormazdı. Akşama gelirken bunu şunu al da demezdi. O başka kızlara benzemezdi. Bazen geceleri birlikte sokaklara çıkardık. Ya istasyona iner çay içer, yada eski değirmenden bozma su kıyısındaki kahveye giderdik. Yaşlı kahveci yorgun adımlarıyla bize, sundurmanın altına çay servisi yapardı. |
|
309
|
|
|
|
Köpek yavrusu çok sevimli olduğu için birkaç kez diğer çocuklar tarafından çalındı. Kasabamızda fazla büyük bir yer olmadığı ve herkes birbirini tanıdığı için her seferinde kısa süre sonra bulunup geri getiriliyordu. Hatta çalındıktan sonra iki kez birkaç |
|
310
|
|
|
|
"Demlendi, nihayet oldu." |
|
311
|
|
|
|
“Neden açmadı acaba? Kim vardı içerde? Sevim gerçekten yok m uydu? Yoksa … Sancı ve yoksa … Sancı ve uzaklaştı bu düşünceden.
|
|
312
|
|
|
|
-Okült bilgi; saklanmış, gizlenmiş olan bilgidir. Ona herkes erişemez, sahip olamaz. Bu bilgi kişiye ancak bir üstat tarafından öğretilebilir. Her önüne gelene açıklanırsa o zaman gizliliğinden bahsedemeyiz. Üstelik sır dolu olduğu için de her insan tarafından kolayca hazmedilemez.
-Bu bilginin özüne sahip olmak için ne yapmalıyım?
-Senin karakterindeki bir insan ne yaparsa yapsın, bu bilginin özüne sahip olamaz. Bunu sana aktarabilecek bir üstat da bulamazsın. |
|
313
|
|
|
|
İçimde devrimciler yaşattım anne denizleri bu yüzden çok sevdim... |
|
314
|
|
|
|
Kimden uzaklaşıyordu? Uzaklaşmak istediği şeylerden mi yoksa kendisinden mi? |
|
315
|
|
|
|
Bedenim kendinden habersiz, sessiz ve öksüzce geçiyor sahte sevişmelerden. Geride pişmanlık, yalandan söylenmiş sözcüklerin pişkin bakışları, aldanışlar... bana kalansa piç bir yalnızlık! |
|
316
|
|
|
|
külden kor, kordan ateş yapacak coşkularım. ya yok edecek ya da yerle bir olacağım ama asla uzlaşmayacağım. |
|
317
|
|
|
|
-Diğeri de annemin babam tarafından öldürüldüğü gece. İkisinde de karanlık, gök gürültüsü ve çaresizliğim vardı.
-Korkularını fazla düşünme. Çünkü korku, ondan korktuğunu anlarsa, korkutmaya devam eder.
|
|
318
|
|
|
|
hani büyüklerimiz hep derdi ya nerde o eski bayramlar,evet nerde o bayramlar.gülerek eğlenerek karşıladımız o bayramlar.bayramlarımızı kimler caldı.annem nerde ya babam,bayramı büyük bir sabırsızlıkla beklerdik.annem bi gün öncesinde ellerimize kına yakardı sabah kalktığımızda ilk iş kimin kınasının en iyi cıktığına bakmak olurdu.daha sonra annemle ablam bayram kahvaltısı hazırlarlardı.patates kızartması herzamankinden farklı oluurdu |
|
319
|
|
|
|
hedeflere hapsolunca tutkular, düşler tökezlemeye başlar; döke saça kendini ulaşır ölümüne, formüllere rehin kalan yaşamlar... |
|
320
|
|
|
|
Sokak çocuklarının yalnız kalmasını istemiyorum... |
|