• İzEdebiyat > Öykü > Bireysel |
61
|
|
|
|
Take this migraine everywhere I go
Take the fast lane everywhere I go
Take this migraine everywhere I go
Someday, gonna take it slow |
|
62
|
|
|
|
Sol eli çoktan beri tenini okşayarak aşağılarda dolaşmaktaydı. Sağ elinin altındaki kalp atışları, adeta zonklayarak aşağılarda, bacaklarının arasında atmaya başlamıştı.
|
|
63
|
|
|
|
bu şiirimi ŞARKI formunda Yazdığım için adı şarkı oldu. Başka bir amacı yok. Tabii sevdadan söz ediyor. |
|
64
|
|
|
|
Küçük oğlum alper yılmazın futbolcu olma çabasını anlattım herşey geçmiş değil ama artık futbol oynamıyor |
|
65
|
|
|
|
Kasaba meydanında otobüsten inip etrafa bakındığımda çok fazla şeyin değişmemiş olduğunu görmek, çocukluğumun o acı günlerinde yaşadığım yürek burkulmalarını en derin şekliyle yeniden yaşattı. |
|
66
|
|
|
|
Gönül bahçemde bir çiçek açtı.
Adını pişmanlık koymuşum farkında olmadan, sürekli sulamışım büyümüş büyümüş sarmaşık gibi, dolanmış bahçenin her yanına. |
|
67
|
|
|
|
Bu hikâyede iki sansar olarak kişisel simsarlığımızın ayırdına varmaktır. Benim simsarlığım her şeyi bilmeye yönelik her şeyimi kaybetmek pahasına. |
|
68
|
|
|
|
Genç, güzel bir sinema sanatçısıydı, bir kez olsun ona dokunmak için birbirini ezerdi hayranları, şimdiyse yalnız.., avunduğu her şey elinden alınmış…
|
|
69
|
|
|
|
ne zaman birine mektup yazdık? ben, az önce... |
|
70
|
|
|
|
Dünya ölümlü, gün akşamlı derler. Akşam oluvermişti… İlk yalnızlık akşamı, geride kalanların. Bir nefes eksik artık. Bir ses eksik |
|
71
|
|
|
|
iNSAN ANNESİNİN ÖLÜMÜNE SEVİNİRMİ , EĞER YATALAKSA VE BAKACAK KİMSE YOKSA VE KENDİ İMKANLARIDA YOKSA ÖLDÜ KURTULDU DİYEBİLİR AMA ŞU BİLİNMESİ GEREKİR ZATEN BİLİNİYORDUR ÖLÜM EN BÜYÜK KAYBEDİŞTİR KİŞİNİN YAŞAYACAĞI
|
|
72
|
|
|
|
Oysa özlem büyütüyorum boşluğunda şimdi, alıp gittiğin yüreğimin. Büyüttüğüm özlemlerin kokusunu başka kokularla bastırıyorum zifiri şehvet gecelerinde. Yaşadığım her bedenin bende bıraktığı, biraz daha özlemin, biraz daha gözlerin, pişmanlıkla uyanılan sabahlarda. |
|
73
|
|
|
|
Lise yıllarından gerçek bir anı. Öğretmen oldum, emekli oldum ama hiç unutmadım bu olayı. Ayşegül Engin'in öyküsünü okuyunca hemen yazayım dedim. |
|
74
|
|
|
|
Var iken aslında yoktu isem, belki yok olunca gerçekten var olabilirim... Varlıktan da geçtim,yokluktan da... Geriye sana yazdığım mektuplarım kaldı Canım Efendim... |
|
75
|
|
|
|
Tokluğunu unutur, açlığına bakar. Açlığının peşinden gider. Aç, açgözlü insan olduğundan değil, dediğim gibi O düşünmez ne bileyim der. Ya bir şeyler yer ya uyur.
|
|
76
|
|
|
|
Gece,ucuz ve nahoş rayihalarla doluyken ay işveli ve oynak bir kadın edasında tavırlar sergiliyor ışığı müstehcen ve davetkar öpücükleri yolun kıvrımlarında arsız bir sırıtışken bir de yağmurun sesleri rüküş havanın kokoşluğunda kendine yer ediniyor anıların fısıltıları rüzgarın kahkahalarında boğulurken adamın adımları unutulmaya yüz tutmuş birininki gibiydi. |
|
77
|
|
|
|
Öğretmenin verdiği kompozisyon ödevi için gelecekte kurmak istediği yuvayı düşünüyordu. Dışarıda ki kasvetli hava onun içine düştüğü karanlık dehlize iyice derinlik katıyordu. Küçük Zehra babasının annesine karşı olan yamalı ve iki yüzlü üslubu , abisinin yaratılmış bütün kadınlara bakınca ortaya çıkan sempatik suratının içindeki zebani siması Zehra’nın nasıl bir yuva istediğini hayal etmesini kolaylaştırıyordu. Çevresinde ki azap Zehra’yı içinden çıkılmaz bir duruma sokuyor ve kaçıp gitmek isteğini bir çivi gibi beynine çakıyordu. |
|
78
|
|
|
|
Ben bu adamları gerçekten niye öldürüyorum, yakınım bile yok. Faik yine bana bakıyor, başını salıyor bu sefer. Allah Allah anlamış mıyım ben onu bu sefer. Hayret.
|
|
79
|
|
|
|
Ellerini öpüp, çağırdığım taksiye bindim. Taksi giderken geri baktığımda annemin ve babamın yere çökmüş vaziyetde ağladıkarını gördüm.
|
|
80
|
|
|
|
Kimliğini ve niceliğini sorgulayamadıkların kutsaldır zaten, nedenine ve nasılına hükmedemediklerin... Ve derinlik aslında dipsizliktir ya da en azından görünmeyen bir dip...
|
|