Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Televizyonu açtım. Sadece ses olsun, görüntüler akıp geçsin odamdan istedim. Birkaç dakikalığına bile kendimi toplayıp bakamadım. O kendi kendine çalıp oynamaya devam ediyor.Buz tutan sokaklara bayılmam ama karlı sokakları severim. Oysa tam iki gündür aralıksız kar yağıyor. Yerimden kalkıp pencereye gidiyorum. Sokak lambasının ışığı altında pervaneler gibi uçuşan kardan pervaneler büyüleyici bir güzellikte olur. Görüyorum, farkındayım ama pervaneler bu da içimin sıkıntısını dağıtmaya yetmiyor. Sabaha kadar ve sabahtan akşama kadar aklımda tek bir cümle yinelenip duruyor. "İlişkimizi yeniden gözden geçirelim." Dört gündür yalnız başıma ilişkimizi gözden geçiriyorum. Odamdaki eski püskü objelere kilitlenen bakışlarım, televizyon ekranına anlamsızca saplanmış gözlerim ve düşünme yetisini yitirmiş beynimle patlamaya hazır bir bomba gibiyim. Bir türlü nereden başlayacağıma karar veremedim. İki günlük bir şey olsa tamam... Yıllardır süren bir ilişki nasıl gözden geçirilir. Nesi, neresi gözden geçirilmelidir. Bilemiyorum. Kararsızım. Ve bu durum beni bunaltıyor Küçük bir çocukken pamuk sulama zamanlarında arkı dolaşmak benim görevim olurdu. Akşama kadar bir aşağı bir yukarı ark boyunca gidip gelirdim. Toprağın iyice suya doyduğu, çamur olup cıvıklaştığı setleri kuru toprak atarak kürekle beslerdim. Arkı gözden geçirmenin bir yöntemi vardır. Asma aralarına gelen su azaldığında anlardınız ki ark patlamış. Ayağıma çabuk gördükleri için beni gönderirlerdi. "Hadi sana zahmet. Bi koşu şu arkı gözden geçirip geliver," derlerdi. Arkı gözden geçirmek konusunda deneyimim vardı. Tekniğini bilirdim ve sorunu çözerdim. Örneğin "İki saat sonra balığa çıkacağız. Sen önden gidip kayığı bir gözden geçir,"deseler bu na da eyvallah. Kayığın mazotunu, lavasını, küreklerini, sintine suyunu, olta takımlarını, yemleri, ağları, çapasını, getebosları ve halatını gözden geçiririm. Ama bir ilişkinin, üç yıldır süren bir ilişkinin nasıl gözden geçirilebileceğini bilmiyorum. İşte gecemi, gündüzümü kaybettiğim, kar yağışına bile aldırmazlığımın nedeni bu? Son aylarda bize bir haller oldu. Çekmeyenlerin nazarı mı değdi? Tü tü tü... Elem tere fiş, kem gözlere şiş. Gidip nefesi kuvvetli birine mi okutsak? Türbelere horozlar mı adasak. En iyisi lokma döktürmek... Bir de üstüne Çerkez Ayşe'ye kurşun döktürdük mü tamam. Muska falan yaptırmış olmasalar bari. Sen divanların altını, kıyıyı köşeyi ara. Ben de bizim evi iyice bir gözden geçireyim. Bulamazsak Çolak Hoca'ya gideriz. O yazılmış bütün mustakaları bozar. Bu bizimkisi aşk değil, yemin ederim mucit. Her hafta yeni bir kriz icat ediyor.Hepsi orijinal ve benzersiz…Otursam aklı başında birine anlatsam derdimidiyorum. Dinleyene yazık. Dinlemeye sabrı yetse bile kafası almaz, anlamaz. Görünürde her şey tıkır tıkır. İki özür dileme, canımlı, cicimli bir çift laf. Sanayiden çıkmış külüstür araba gibi yola devam. Aksıra tıksıra gitmesi iyi de. Ömrü yine bir hafta. Görenler eli bizi pek akıllı bir şey sanır. Nasıl anlatsam bilmem ki... Dışı sizi yakar içi beni. Şeytan diyor ki; at bir çuvalın içine götür başka bir kente bırak. Bir daha yolu çıkarıp geri gelemesin. Bir parça ekmeğe, bi cana hasret sürünsün sokaklarda. En masum tavrını takıp suratına acıma, şefkat dilensin kapı kapı. Yüreğim elvermiyor ki... Kıyamıyorum ki.. Kara gözlüm sana hak veriyorum. Benim sicilim bozuk. Yerden göğe kadar haklısın. Aşk dediğin üstelik biraz mantıklı olmalı. Duygu dediğin ekmeğe sürülüp yenecek nana değil ki? En iyisi biz bu aşkı polise ihbar edelim. Bütün aşklar biraz yasadışıdır. Nezarethane köşelerinde, sorgularda sürünsün. Hakim karşısında ezile büzüle ifade versin. Sokaklardaki bütün ölü aşkların günahları üstüne kalsın. Bütün ayrılıkların, yakılmış bütün faili meçhul aşkların günahı boynuna asılsın. Mantıksız bir aşk olmanın kaç bucak olduğu anlasın. Sevgilinin gözlerine, saçılarına, gülüşüne şiir söylemelerin vebalini ötesin. Yaşadıkları burnundan fitil fitil gelsin. Sevgilim, aşkımızı gözden geçirdim. Gözden geçirmekle kalmayıp laboratuar ortamında testlerden geçirdim. Kaynama ve donma noktasına baktım. Filtre ettim. Hızımı alamadım turnusol kağıdını batırdım. Sertlik derecesi ve kireç oranı nedeniyle kullanıma uygun olmadığı anlaşıldı. Kısmet olursa bu bahar ÖSS sınavından da geçirip sana sonucunu bildireceğim. Akıllı, mantıklı, anlaşılır, bilimsel ve somut hiç bir nedenim olmaksızın ben hala seni seviyorum. Burada açıklayamayacağım özel nedenlerimden dolayı affımı istiyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © seyfullah ÇALIŞKAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |