Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Popüler kültür vahşice bir tüketme çabası içindedir. Genelde de seçtiği konular insanların hassas olan ve insanı en çok ilgilendiren konuları seçmesidir. İşte popüler kültürün sürekli pişirip pişirip önümüze koyduğu konulardan biri aşk ve cinsellik ikilisidir. Popüler kültür artık herkesin aşık olması ya da kendine sevgili edinmesini aşılamaktadır. Ve bu aşı uzun bir uğraştan sonra tuttu. Aşık olmak ya da olmamak bir hastalık haline geldi. Cinsellik ise sapıklıkla eş değer bir noktaya çekildi. Her taraftan cinselliği sergilendiği ve özenti haline getirmesiyle zihinler ve duygular cinsellikle beslenir oldu. Böyle beslenen fertlerde gündem cinselliğin hiç bir koşul, ahlaki değer özetmeden yaşanma derdine düşünüldü. Ve cinselliğin merkeze alındığı ilişkilerde buna aşk denilmeye başlandı. Üzülerek söylemek gerekirse aşkın yeni adı cinselliktir. Aşkın raflarda çürümeye yüz tuttuğu kitaplarda hapis edilerek, dizi ve filmlerle aşk cinselliktir rüzgarı kasırgalaştı. Böyle aşkın kutsallığı cinsellikle kirletildi. Diziler aşkı, cinselliği yaygınlaşması adına kullanması, zaten gençlerin olgunlaşmamış kişilik ve düşüncelerinde çok hızlı yer edindi. Etrafına bakanlar aşk altında cinselliğin reklamını görmesiyle, bunu yaşamak gerekliliği düşüncesi oluştu. Böylece yanlış ve şehvi duygu ve düşüncelerle beslenenler, aşkın gerçek yüzünü unuttuğu gibi aşkla cinselliğin beraberliğini karıştırmaya başladılar. Sanki ilişkiler salt cinsellik üzerine kurulacak, ya da cinselliği elde et, muhatabını çöpe at felsefesi oluşturuldu. Bu tehlikeli felsefe zamanla evliliklere sızdı. Öyle ki yılanın, karanlıkta sinsice süzülerek, gelip acımasızca, gözünü kırpmadan ısırması gibi oldu. Evlilik beklentileri cinsellik üzerine oluşmaya başladı. Cinsellik öyle önemli bir hal aldık ki sanki hayatın amacıymış düşüncesi oluştu. Toplum düşünce biçimi aşkın masumiyeti değil de aşkın bir parçası olan cinsellikle yatıp kalkması ahlaki bir kaosa toplumu sürüklüyor ve kimse farkında değil. Olanlar da kalpleri cinsellikle atanlara dertlerini anlatamıyorlar. Daha önceleri günah kavramı varken, şimdiler de batıdan gelen cinselliği meşrulaştırma felsefeleri nedeniyle günah kavramı yerini gerekçelere bıraktı. Artık cinselliğin haklı(!) gerekçeleri var. Diziler ve filmler bu gerekçeleri sürekli virüs gibi yaymaktadır. Uğraş alanı olmayan, kendine ait olanı var edemeyenler, zamanlarını cinselliğini peşine düşerek tüketmeye başladılar. Bir zamanlar futbolun toplum üzerindeki uyutucu etkisi sürekli dile getirilirken, ama cinselliği korkunç tehlikesi neden sürekli gündeme getirilemiyor. Birileri neden gündemden bu konuyu uzak tutuyor. Ailelerin temeline yerleştirilen dinamiklerin başında gelen cinsellik belası üzerinde konuşmak ve yazmak gerekiyor. Gençlerin başını çektiği, cinsel istismarın önüne ancak ahlaki değer ön plana çıkarılarak ve hayatın cinsellikten ibaret olmadığını anlatmak lazım. Devam edecek Osman Tatlı www.osmantatli.com.tr suskunsinemayazilari@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |