Keyfim kaçık, sinirlerim tepemde. Taşkın bir dere gibiyim ama sularımı boşaltacak denize bir türlü ulaşamıyorum. İçinde aktığım yatağı aşındıra aşındıra, aşağıdan yukarıya doğru akmaya; evet, yanlış okumadınız, yokuş yukarı akmaya çalışıyorum. Hal böyle iken, bir denize ulaşmak, sularımı boşaltmak olanaksız elbette. Ayrıca, sularımın azgın dalgaları kıyılarımı aşındırıyor. Ve tüm bunlar, benim yüreğimde oluyor sevgili okurlar. Her şey, Enerji Bakanının “Evde fanila yerine, kazak giyin; yakıttan % 20 tasarruf sağlayın.” demesiyle başladı. Daha doğrusu, zaten bozuk sinirlerimi iyice bozdu. Biz evde döblecik( fanila- don) dolaşmadığımız için, benim kafamın tası işte o zaman attı.

Evde, kazakla değil paltoyla oturursak, % 20 den fazla tasarruf etmek bile mümkün aslında. Mümkün de, günün onca yorgunluğundan sonra, eşofman veya pijama yerine evde paltoyla, kabuklu fıstık gibi oturmaya insan ne kadar dayanabilir, orasını bilemem artık.

Millete tasarruf ettireceğiz diye, saçma sapan bir proje hazırlamışlar. 40 kişi gece gündüz çalışmış, 500 kilo ağırlığında, 90 bin metre ip kullanarak, 5 bin dolar harcayarak dev bir kazak üretmişler. Kazağı da, vinç kullanarak belediye binasına asmışlar. Üç kuruşluk iş için, otuz üç kuruş masraf etmişler. Şunların yaptığı masrafa, boşa harcadıkları emeğe bakın.

Geçen akşam yattım, bunları düşünmekten uyuyamadım. Sağa dön bakalım, sola dön bakalım fırıldak gibi. Derken belediyeden yapılan bir anons duydum: ” Enerji Tasarrufu Yöntemleri Kursu açılmıştır. İsteyenler kursa katılabilir.” Yazıldım kursa. Kursun ilk günü doluştuk bir salona. Kurs hocası geçti kürsüye. Elinde kâğıtlar, şemalar, ekranda görseller yardımıyla başladı, enerji tasarrufu yapmanın yollarını anlatmaya. O anlatıyor, millet harıl harıl not tutuyor. Bizim komşunun oğluna “Yaz oğlum yaz. Fotokopi çektirip bana verirsin.” dedim. Ertesi gün çocuk, tuttuğu notları getirdi. Kâğıdı evin duvarına astım. Gelip gidip okuyorum. Kâğıtta şunlar yazıyor:

* Akşamdan sonra kombinizi kısın, komşuya misafirliğe gidin.(Komşunuz da kısmış olursa, eh kader artık.)
* Kazak giymek yetmez, boynunuza bir de atkı dolayın, hatta eldiven giyin. Terlerseniz, atkınızı çıkarın.
* Gazete kâğıdını toplu iğneyle sıkça delin. Bu kâğıdı, deldiğiniz tarafı teninize gelecek şekilde sırtınıza koyun(şekilde görüldüğü gibi). Aksi takdirde, delerken yüzü pürüzleşen kâğıt, sırtınızı kaşındırır. Birkaç dakika sonra hem sırtınız sıcacık olacak; hem de öksürüğünüz varsa, kesilecek.
* Evde kapalı terlik giyin. Terliğinizin içine yün döşeyin. Bu durumda, terlik ayağınıza küçük gelebilir. İki numara büyük terlik alın.
* Yatarken, kombinizi kapatın. Isınmak için eşinize sarılıp yatın. Bekârsanız, hemen evlenin.Yorganınızın üstüne iki battaniye, bir kilim örtün (halı olursa, daha iyi ısıtır). Bu kadar ağırlığın altında kıpırdayamadığınızdan şikâyet etmeyin. Sabrın sonu selâmettir. Zaten yatağa öyle zırt pırt kıpırdamak için girilmez, uyumak için girilir.
* Yemeklerinizi, iyice pişmeden ocaktan alın. Az pişmiş yemeğe alışın. Ecdadınızın bir zamanlar çiğ et yediğini hatırlayın, rahatlayın.
* Su kuşu gibi her gün değil, haftada bir banyo yapın. Hatta, banyo yapmak yerine ıslatılmış pamukla vücudunuzu silin. Edeceğiniz tasarrufu düşünün ve gülümseyin. Mümkünse bu halinizi fotoğraflayın, duvara asın. Bu durum, sizin azminizi kamçılayacaktır.
* Termosifonun derecesini, her banyoya girdiğinizde 5 ‘er 5’er düşürün. Vücudunuzu ılık(hatta soğuk) suya alıştırın. Yaz geldiğinde, soğuk suyla banyo yapmaya alışmış olacaksınız.
* Çaydanlığı saatlerce ocakta tutmayın. Çayınız biraz soğuk olsa, kıyamet mi kopar? Hatta soğuk çay içseniz, bir yeriniz mi eksilir? Ama tasarruf yüzdeniz yükselir.
* Saçlarınızı uzatın. Uzayan saçlar, ensenizi ısıtır. Ayrıca, uzun sakalın da ısınmaya yararı olur.(Son cümle erkekler içindir.)
* Bu tedbirleri alırken, sakın ola ki; “Biz bu kadar sıkıntı çekeceğimize; bakanlar, milletvekilleri bir alt model arabaya binseler, mersedeslerden vazgeçseler, bizim edeceğimiz tasarrufun on katı tasarruf yaparlar.” saçmalığını- hatta provokasyonculuğunu- aklınıza getirmeyin. Bu sığ fikir(!) sizi, tasarruf tedbirlerinden alıkoyar, israfa götürür. Unutmayın ki, Allah müsrifleri sevmez.

Velhasıl, saçmalık diz boyu . Derken, zil sesi duyar gibi oldum. Gözümü bir açtıysam, yataktayım. Meğer rüya görmüşüm. Ama, sinirden ter içinde kalmışım. Sizin anlayacağınız; ne uyanıkken rahat var bu dünyada, ne uyurken. Ölünce ne olacak, işte onu çok merak ediyorum .