Bir klasik herkesin okumuþ olmayý istediði ancak kimsenin okumayý istemediði eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
4-5 yaþlarýmda Rahmetli Dedemin yanýna giderdik. Köyün Doðu tarafýnda, bir tepeliðin eteðinde çitlerle örülmüþ, çamurla sývanmýþ 2 oda bir evi vardý. Önünde büyük bir dut aðacý vardý. Tuvaleti arkada, küçük, yine çitlerle örülmüþtü. Sanýyorum, bir çukurun üzerine kondurulmuþtu. Kapýsý da yoktu. Kalýn bir örtü, kapý görevini görüyordu. Bir kilim parçasý olabilirdi. Serin bir havasý vardý. Özellikle yaz akþamlarý çok tatlý olurdu burasý. O zamanlar bu ev, bana çok büyük görünürdü. Dedeme "Gara Meme" derlerdi. Biraz kýsa boylu, esmer, yaðýz bir adamdý. Güçlü kollara sahipti. Pazýlarý o yaþta bile kaslýydý. Ayaðýnda hep Adana Þalvarý vardý. Ayaklarýnda, o döneme has, kara lastik ayakkabý bulunurdu. Üzerinde kareli bir gömlek, baþýnda da yünden yapýlmýþ bir takke olurdu. Pek konuþmayý sevmezdi. Ama çok çalýþkan biriydi. Evin arkasýndaki 1-2 dönüm yeri eker biçerdi. Bir tane inek vardý. Tabi köy yerinde tavuk olmazsa olmazdý. Ýnek sütü ve yumurta hiç eksik olmazdý. Elif Ninem, çok güzel yoðurt yapardý. Tabii bu yoðurdun ayraný da mükemmel olurdu. Sýcak yaz aylarýnda buz gibi ayranýn tadýna doyum olmazdý doðrusu. Ben, tere yaðda, köz üzerinde piþen yumurtayý çok severdim. O zamanlar, yemekler, hep odun ateþinde piþerdi. Evin yanýna bir ocak yapýlýrdý. Ocaða sacayaðý konur ve odunlarla ateþ yakýlýrdý. Ýþte yumurtalar da burada piþerdi. Tadýna doyum olmazdý. Yanýnda bir bardak çay veya süt de oldu mu keyfine doyum olmazdý. Bizde meþhur bir anlatým vardýr. Babam, fýrsat buldukça anlatýrdý bu olayý. Anlatýrken de büyük bir keyif alýrdý. Anneme de takýlmadan edemezdi: "Elif Nineniz, genelde hep lepe yemeði yapardý. Ýlk evlendiðimiz yýllarda, annenizle, buraya ziyarete geldik. Dedeniz, tarlada çalýþýrdý Dolayýsýyla ben de ona yardým ederdim. Nineniz, her gün bize yemek yapýp getirirdi. Her geldiðinde de bana: "Memmedim, içi yumuþak yumuþak soðanlý, sýcacýk lepe yaptým, afiyetle ye" derdi. Öyle ki 3 gün üst üste lepe getirdi. Her getirdiðinde de ayný sözleri söylerdi: “Memmedim, içi yumuþak yumuþak soðanlý, sýcacýk lepe yaptým, afiyetle ye.” Lepeden baþka bir þey yemedik. Artýk lepe yemekten gýna geldi. O günden sonra bir daha lepeyi aðzýma almadým" derdi. Lepe, bildiðim veya hatýrladýðým kadarýyla yöre halkýnýn “Ýnce setik” dediði, çok ince bulgurdan yapýlan bir yemekti. Suyun içine konur, pilav gibi piþirilir, ama pilav kadar kuru olmazdý. Çorba kývamýnda az biraz, sulu bir yemek olurdu. Ýçine yaðda kýzartýlmýþ soðan, salça ve tuz konurdu. Biraz da ekþi dökünce tadýna doyum olmazdý. Lepe özellikle, yufka ekmekle yenirse güzel olurdu. Binboða, küçük bir köydü. Yeþillik ve aðaçlar alabildiðince boldu. Su, adeta her yerden fýþkýrýrdý. Dedemin bir atý vardý. Rahmetli Kenan Dayým, o zamanlar genç biriydi. Beni ata bindirip gezdirirdi. Akþamüzeri tepelerde gezerdik. Gün batýmýný at üzerinde sadece o yýllarda izledim. Çocuk gözüyle Dünyayý çok farklý görürdüm. Bir de dikenli incirleri meþhurdu Binboða'nýn. Yol boyunca dikenli incirler vardý. Kenan Dayým, bunlardan toplar, getirir, temizler ve bize yedirirdi. Ama çekirdekli olduðundan ben fazla sevmezdim. Hala da sevmiyorum. Tatlý olmasýna tatlýydý ama çekirdekleri de aðzýma sert geliyordu. Diþlerim öðütemiyordu onlarý. Bol incir aðacý da vardý köyde. Neredeyse her evin arkasý incir doluydu. Bol bol incir yerdik. Narlar da çok güzel olurdu yaz mevsiminde. Ekþi narlar vardý. Bunlarýn yanýnda büyük büyük Okaliptus aðaçlarý vardý. Halk aðzýnda bunlara" Gariptos" diyorlardý. Serin gölgeleri olurdu. Bu aðaçlar bataklýklarý kurutmak amacýyla ekilmiþ yýllar önce. Demek ki buralar da bataklýk imiþ o zamanlar. Yine birçok evin önünde limon ve portakal aðaçlarý da vardý. Gerçekten Binboða Köyü çok aðaçlý, çok yeþil, güzel bir köydü. Köyün orta yerlerine doðru ise Sarý Dayýmýn evi vardý. Burasý betonarme bir evdi. Köyde yapýlan tek betonarme ev idi bu. O zamanlar, betonarme evler neredeyse hiç yoktu. Sadece zenginlerde olurdu. Sarý Dayýmýn da o zamanýn þartlarýna göre durumu iyi idi. Tarlalarý vardý. Onlarý eker biçerdi. "Sarý" Onun lakabý idi. Gerçek adý Osman idi. “Osman Bozdoðan” diye anýlýrdý. Kýsa boylu biri idi. Teni biraz sarýca idi. Belki o nedenle lakabý Sarý idi. Ama çok misafirperver biri idi. Gelen misafirlerini çok iyi aðýrlar, mutlaka bir tavuk keser, kuru fasulye piþirtir, pilav hazýrlatýr, turþu ve soðan eþliðinde, yufka ekmeklerle adeta bir ziyafet çekerdi. Bir defasýnda tavuk ve pilava ben de denk gelmiþtim. O lezzeti hala unutamadým desem yalan olmaz. Sarý Dayým nur içinde yatsýn, sevilen sayýlan biriydi. Herkesi evine davet ederdi. Kimi görse "Villama buyurun, villama" derdi. Haksýz da deðildi. Betonarme evler, o yýllar villa ayarýnda idi. Dayým, 8 köþeli þapkasýyla tanýnýrdý. Sarý denildi mi herkes saygýyla karþýlardý. Konuþkan, hoþsohbet bir adamdý. Herkesle iyi geçinir, herkesi memnun etmeye çalýþýr, gelenleri de mutlu bir vaziyette gönderirdi… Binboða Köyü’nün az ilerisinde Alibeyli Köyü vardý. Köye giderken bir tarlanýn ortasýnda Binboða Köyü'nün Ýlkokulu vardý. Üstü kiremit çatýlý idi. Kýrmýzý kiremitler uzaktan alev gibi görünürdü. Sanýrdýnýz ki okul yanýyor. Kahverengi sarý boyalý idi duvarlarý. Ýki sýnýfý vardý yanýlmýyorsam. Çünkü uzaktan 2 odalý gibi görünürdü. Dayýmýn kýzlarý da bu okula giderdi. Melehat, Nebehat ve Kutlay. Sohbet sýralarýnda okul anýlarýný hep anlatýrlardý bizlere… Öðrenciler, siyah önlük ve beyaz yakalýklarýyla dýþarýda oynarlardý. Öðretmenleri de baþlarýnda olurdu genellikle. Annem de çocukluðunda bu okulda okumuþtu. Her anlattýðýnda "5. sýnýfa kadar okudum. sýnýfýn en çalýþkanlarýndan biriydim. O zamanlar 5. sýnýfý bitirenler Öðretmen Okuluna gidip öðretmen oluyordu. Ben de öðretmen olacaktým. Ama babam ölünce, beni okuldan alýp, babanýzla evlendirdiler.” derdi ve anlatmaya devam ederdi: “Bir gün, okuldan geldim. Evin önünde bir at baðlý idi. Eve bir misafir gelmiþti. Teyzemin oðluymuþ. Býyýklý, koca bir adam. Ayaðýnda o yýllarýn aðalarýnýn giydiði, dizi bol pantolon ve çizme vardý. Koyun alýmý satýmý yapýyormuþ. “Yosçu” diyorlar. Sonradan öðrendim. Koyun alým satým yapanlara yosçu denirmiþ. Ama bunlarýn sattýðý koyunlar, kýsýr, doðurmayan koyunlar. Yani yoz koyunlar imiþ. Ticaretle uðraþtýðýndan durumu iyi imiþ. Anam, bana bakýp: “Bu oðlan, durup dururken niye geldi ki buraya? Var bunda bir iþ” dedi. Bana dönüp: “Teyzenin oðlu acýkmýþtýr, hadi bir þeyler hazýrla,” dedi. Dýþarda ateþ vardý. Sahanda donmuþ yaðda yumurta kýrdým. Altýna da yað, tekrar donmasýn diye, baþka bir köz koydum. O zamanlar, yemek soðumasýn diye bir tabaðýn içine köz koyar, üstüne de yemek dolu tabaðý koyardýk. Böylece yemek soðumazdý. Yufka ekmek suladým. Tabii yanýna da birkaç adet yeþil soðan ile bir tas ayran koyup verdim. Ýþ sonradan anlaþýldý. Babanýz, beni görmeye gelmiþ. Dayýnýz, okula gidiyordu. Babanýza: "Teyzemoðlu, biliyorsun babam öldü. Bacým öksüz kaldý. Gel, þunu Allah’ýn emriyle sana vereyim. Gözüm arkada kalmasýn" demiþ. O da "Olur teyzemoðlu" demiþ. Sonra bir ay geçmeden beni evlendirdiler. Bir ata bindirip Çankaza Köyü’ne gelin olarak götürdüler. Babanýzý bir defa gördüðüm için yüzünü bile hatýrlamýyordum. Yakýþýklý bir adamdý. Ancak nasýl bir yüze sahipti unutmuþum. Onu, bir daha düðün gecesi görebildim." diye anlatýr hep. Velhasýl, Binboða Köyü’nün unutulmaz hatýrasý vardýr bizde. Bu köyü bilmememize ve hiç gitmememize raðmen, evimizde hala anlatýlmaktadýr.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Hakan Yozcu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |