Düşmekten yükselme doğar. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Tweet atanın içeri tıkıldığı, doğru söyleyen imamın sürüldüğü ve de konuşmaya korktuğumuz zamanları unutup tekrar içimizdeki acıyı korkmadan rahatlıkla dışa vurabildiğimiz zamanlardayız… Bir nevi normalleştiğimiz zamanlardayız. Bu durumun yani insan gibi tepki verebilmenin bedeli ne yazık ki çok ağır oldu. Regaip Kandili’nde ”fazlaca” askerimiz ”vatanı” için şehit oldu. Hem de hiç düşünmeden… Yine de ben daha fazla askerimizin ölmemesi için diplomasi, mantık ve de objektiflikten yana olduğum için bu satırları yazmak istedim. Öncelikli olarak elhamdülillah müslümanız ve de diplomalıyız çok şükür. Müslüman bir devletin, müslüman bir devlete sırf şahsi egolardan dolayı saldırması farz değildir. Sanıyorum çoğu din kardeşim de buna hayır demeyecektir. Öyle ya… İslamı yaymaya çalışan Osmanlı’nın torunlarıyız. Siyonizmin ve de kapitalizmin rahatlıkla boy gösterdiği şu zamanlarda eğer etkilerinde değilsek müslüman kardeşlerimizi öldürmek tamamen ”dinsizlik” olacaktır. Devam edelim… Eğer sıradan bir müslüman ya da asker, hiç sorgulamadan sadece devleti için ölüyor ya da öldürüyor ise bu etik midir? Yanılmıyorsam bunun cevabı da hayır olacaktır… Öyle ya, eğer yöneteniniz adil değil ve de mantıksız kararlar veriyorsa, bu kararlara uyarak siz de bu kararlara ortak oluyor ve de yanlışın bir parçası oluyorsunuz demektir. Dolayısıyla ”abi bunlar hep Amerika’nın ve de siyonizm oyunları valla” senaryolarını bir kenara bırakıp aklı selim bir şekilde gündeme bakacak olursak, biz Suriye topraklarında sınır ötesinde bir operasyon veriyoruz. Suriye rejimiyle anlaşmayı kesinlikle istemiyor, orta okul çocukları gibi inatlaşıyor, bizim askerlerimiz şehit olduğu gibi onlar da ”müslüman” oldukları için şehit oluyor ve böylece dişe diş kana kan, taktik maktik yok, bam bam bam kafasıyla ilerliyoruz. Sonra da 29/02/2020 tarihinde basın açıklamasında rahatlıkla espriler şakalar yapabiliyoruz. Biraz okumuş, biraz düşünen ve de biraz diploma sahibi olan insan aslında ne kadar da kısa zamanda çözebilir değil mi bu sorunu? Der ki Ey Esad… Biz liderlerin amacı olamadığımız Mustafa Kemal’le yarışmak değil sadece vatandaşlarımızın hayatını iyileştirmek ve de kolaylaştırmak der… Bu yüzden şu anlaşmaları yapalım ve daha da fazla ”şehit kanı” olmasın der. Olur da arkadaş anlaşmaya uymazsa çatır çatır Dünya devletlerine ifşa edersin, geçersin başkumandan olarak ordunun başına, yönetirsin ”yüksek askeri bilgi birikiminle” ordunu, emin ol ordun o bilgi birikimine bakmadan sırf dürüstlüğünden dolayı yine de senin gibi kapris yapmayıp damarlarındaki asil kandan dolayı sorgulamadan arkandan gelir. Bazı müslümanlar, liderler, seçilmiş kişiler ve de örgütler ne yazık ki ne müslümanlığın kalitesini, ne liderliğin alçak gönüllülüğünü, ne seçilmiş kişilerin sıradanlığını, ne de örgütlerin gerçek manasını asla anlayamayacak. Zorladıkça olmayacak. Zorladıkça kaybedecek. Zorladıkça karanlığa sürüklenecek. Ne yazık ki zorladıkça hep ama hep kan akacak… O kan da kendi kanı değil şehit kanı olacak ama ne uğruna?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |