Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Aslında bu "şeriatçılar, laiklik, din, türban" gibi konulara girmeyi hiç sevmiyorum. Bunlar kör kara kuyular. Bunlar çıkmaz sokaklar. Herkes zaten tarafını seçmiş oluyor bu tartışmalarda. Hani insanlar konuşa konuşa anlaşır derler ya; Ben konuşa konuşa sonunda anladım. Anladığım şu ki iki tarafın konuşarak anlaşmasının imkanı yok. Aynı toprağı isteyen iki fatih düşünün.. Konuşarak anlaşmanın mümkünü var mı? İki taraf da yolundan dönmez. Bu meydanda bir güreş olacak.. Hal böyleyken yine de bir kere sapmış bulundum bu sokağa.. Yazacaz artık. http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=85578 Yukarıdaki linkte bulunan yazıya yorumumun ardından, Fatih Bey'in sorduğu soru ışığında kaleme aldığım bir yazı. Fatih Bey'e saygılarımla. ***** Fatih Bey'in sorusuna cevap vereyim ilk önce; Nüfus kağıdımdaki din hanesinde ne yazdığı sadece beni ilgilendirmesine rağmen(aslında dinle ilgili bütün sorunların kökü bu nokta. Çok uzatmaya gerek yok. Anlaşmazlık bu noktada. Bir noktada "din sadece kişinin kendini ilgilendirir" diyenler öte yanda "ben müslümanım diyenlerin çoğunlukta olduğu toplumun şeriatla yönetilmesini" savunanlar var) cevap vereceğim. Benim ailemin başını zorla kapatmak ya da açmak isteyen bir rejimin karşısında en ön saflarda ben dururum. Lakin bugün T.C benim ailemin başını açmaya ya da kapamaya çalışmıyor. T.C -yobazların aksine- ben içki içerken de ben namaz kılarken de bana niye içki içiyorsun ya da niye namaz kılıyorsun demiyor. Demedi şimdiye kadar. T.C'nin bana dediği şu; "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre ben Hukuk Devletiyim. Dini kurallarla yönetilemem. Dini benim işleyişime, mekanizmalarıma sokmaya kalkmayın-bünyeme dini kuralları, dini felsefeleri sokmaya kalkmayın. Bana dinle siyaset yapmayın. Bozuşuruz. Bunlar benim bünyeme ters tepkime yapıyor. Bunlar bana zarar veriyor. Ben kendi varlığımı korumak zorundayım-korurum." Türkiye Cumhuriyeti böyle diyor. Ben de bununla ilgili bir rahatsızlık yaşamıyorum. Benim orucuma, namazıma, duama kimse karışmadı bugüne kadar. Peki size namaz kılmayın, oruç tutmayın, dua etmeyin dedi mi Devlet? Hukuk sisteminin işleyişinden %100 memnun değilim ama ŞERİAT ile yönetilen ülkelerdeki islamla alakası olmayan keyfi-diktatörce uygulamaları görünce bu laik kanunları öpüp başımın üstüne koyuyorum.. ( http://w9.gazetevatan.com/haberprint.asp?Newsid=282983&tarih=21.01.2010&Categoryid=30 linkini okursanız, bu sadece bir yakın örnek, bunun gibi ne yobazlıklar var.. Eğer haberleri izliyor, gazeteleri takip ediyorsanız, dünyadan haberiniz varsa bunları görüyor olmalısınız..). Şeriat denilen şey Hz. Muhammed ile birlikte bitti. Hoşunuza gitmese bile bunu bir gün kabul etmek zorundasınız. Ondan sonrakiler (hele ki şimdikiler) bu kanunları siyasallaştırdı-siyasallaştırdı derken kendine yonttu demek istiyorum. Şeriat denen şey bugün bir çeşit DİN MASKELİ diktatörlüktür. Şeriat ülkelerinde sistemi yöneten baştakiler her türlü dinsizliği ve pisliği yaparken altta kalanın canı çıkar. Bugün insani biçimde yönetilen, adil adalet saçan tek bir şeriat ülkesi yok. Nasıl oluyor da hala şeriat diyebiliyorsunuz? Gözleriniz nereye bakıyor? Neye güveniyorsunuz? Herkesi kendiniz gibi mi sanıyorsunuz? Dünyadan haberiniz var mı? Anayasal Hukuk sistemleri de dünya çapında çok çok mükemmel işliyor diyemiyorum-en azından ülkemiz için.. Fakat bir düşünün; Bugün Kanunlarla ya da Meclisle sonuna kadar papaz olup tartışabilirsin, bir yerde sorun öyle ya da böyle çözülür ya da lanet olsun deyip vazgeçersin.. Ama eğer ardına İLAHİ gücü alan birisiyle yani Şeriat Ulemasıyla karşı karşıya isen çok kızdırırsan adamın kafasını keserler, gık diyemezsin-şeriatın kestiği kafa acımaz! Tanrısal güçten söz ediyoruz. Tanrısal yasalar ile dünyevi hukuk yasaları arasında büyük fark var. Din deyince mutlak güçten söz ediyoruz. Ezelden ebede-sorgusuz sualsiz itaat ister din. Yüreğinle kabul edersin en inanılmaz mucizeleri.. Bakınız, Güç Yozlaşır. Mutlak Güç MUTLAKA Yozlaşır. Tanrısal gücü eğer Tanrı elinde tutmuyorsa ve bir faninin eline geçmişse vay onun etrafındaki ahalinin haline vay.. Bugün şeriat içindeki tehlike budur. Bugün şeriat ile yönetilen ülkelerin yaşadığı sorunların kökü de budur. Tanrısal güç insanın eline geçti mi bu zamanda zalimleşmeyecek tek bir Allah'ın kulu yok. Türkiye'de müslümanlara zulüm yapılıyormuş.. Allah Allah?.. Nerde yapılıyormuş? Ben görmedim. Hayır, kim yapıyormuş? Bizim burada göz alabildiğine her yer cami. Üstelik de beş vakit namazda hepsi doluyor. Evlerde yasinler, Kuran okumalar gizli de değil öyle sokağın bir ucundan diğerine bağırılarak konu komşuya duyuruluyor. Sokaktan Cuma'ya beraberce gidilip geliniyor.. Çevremde bu yaşıma kadar birkez olsun "Devlet ibadetimize karışıyor" diye birşey görmedim. Oruç var, namaz var, kurban kesme var, hac var, zekat var.. Eee? Bundan başka ne istiyosunuz? Başka ne ibadet kaldı? Bilmediğim başka nasıl bir müslüman ibadeti var? Yetmiyor mu? İlla ülkede şeriat mı olmalı? Efendim "üniversiteye kızlar BAŞÖRTÜLÜ alınmıyor.." Yanlış. O olayın başlangıcı TÜRBAN denen siyasi simgenin ortaya çıkmasıyla başlar. Evvelinde üniversitelerde başörtüsü vardı. Ne zaman türban şeriatçıların bayrağı oldu başörtüsü de o zaman arada kaynadı-yasaklandı. Asıl sorun türban, başörtüsü değil. Diyeceksin eğitim hakları elinden alınıyor? Tiyatro oynamayalım, açık konuşalım. Açık konuşan yüzüme benden tiksindiğini bile söylese saygı duyarım. Bu ülkede dini bir idare isteyenler ile istemeyenler arasında bir savaş var. Bu savaşın adını koymak gerekirse bunun adı Demokrasinin kendisini Dini bir Diktatörlükten koruma savaşı diyebiliriz - ya da Dini bir Diktatörlük peşinde koşanların Demokrasiyi katletme savaşı.. Avrupa demokrasiyi araç olarak kullanıp amacına ulaşanlarla tecrübeli olduğundan(en ünlüleri Hitler ve Mussolini) 2. Dünya Savaşı sonrasında bu felaketlerin tekrar etmemesi için önleyici yasalar çıkardı. Tıpkı bizde olduğu gibi onlarda da sistemi ve rejimi değiştirmeye çalışanlara karşı amansız yasalar-savunma mekanizmaları var.. Türbanla üniversiteye girmeyi engelleyen yasa da bu türden bir yasadır. Savaşın bir bedeli vardır ve ne yazık ki sadece askerler ve politikacılar değil siviller ve masumlar da bu bedeli öder. Başında başörtüsü olan hanım kızlarımız birisinden hesap soracaksa ilk adresleri dini siyasete alet edip müslüman Başbakan-Cumhurbaşkanı olma iddiasıyla halka hitab edenler, insanları kamplaştıranlar olmalı. Şapka kanunu var.. Biliyorsunuz hala mevcut.. Aslında hepimiz şapka giymeliyiz kanunen. Ama giymiyoruz. Fesi ortadan kaldırmak için uygulamaya konan bir kanundu ve misyonunu tamamladı. Artık uygulaması olmayan ve sadece tarihi bir hatırası olan "anıt" diyebileceğiniz bir kanun.. Bir gün bu ülkedeki insanların Anayasanın değiştirilemez maddeleriyle olan kandavası bitecek, insanlar "şeriat şeriat" diye bağırmaktan vazgeçecek. Bu olduğu gün zaten kimse üniversite kapısından giren hanım kardeşlerimin başındaki örtü nasıl bağlı dikkat etmeyecek. Bu siyasal tehlike ortadan kalkınca herkes istediğini giyecek. Ama birileri Atatürk Cumhuriyeti ile kandavası gütmeye devam ettiği müddetçe siyasi simgelere karşı mücadele de sürecek.. Siyasi simge.. Siyasi simgelere karşı T.C'nin de TSK'nın da tavrı var. Bu tavrı da doğru buluyorum. Peki T.C ya da TSK dine karşı zulm edici bir tavır takınıyor mu? Ben görmedim. Var diyene de kanıt soruyorum?? Askerlik yaptığım kışlada sahura-iftara özel yemek çıkardı, teravi sorunumuz yoktu. Ailem ziyarete geldiğinde başörtülülere kimse dur demezdi direk nizamiyeden geçer içeri girerdi.. Beni etrafımda onca insan bütün ibadetlerini yapıp dini manada gayet mutlu ve huzurluyken siz ne istiyorsunuz? Oruç serbest, namaz serbest, kuran okumak serbest, kurban serbest, hac serbest.. Hayır, ben de müslümanım ve bana kimse karışmıyor, benim tanıdığım müslümanlara da kimse karışmıyor.. Zulmedilen müslümanlar nerde, kimler? Söyleyin ben de bileyim. Kuran kursları mı kapanmış? Yapmayın lütfen, siyasilerin oy kaygısı yüzünden adım başı her yer Kuran kursu. Hangisi kapatılmış? Şimdi sokağa çıkayım-eşe dosta sorayım bir saat içinde en azından 3-5 kurs bulurum. Hep de bu böyleydi. Çocuklarınıza Kuran-namaz öğretmek istiyorsanız size dur diyen yok ki. Şöyle bir şey var, adam daha en temel temizlik ve güvenlik-sağlık şartlarının olmadığı yerlerde Kurs açıyor ondan sonra Konya'daki faciada olduğu gibi 16 çocuğun cenazesi çıkıyor.. Ama o olur canım, ecelleri gelmiş, kader.. O çürük binanın mütahitinde, sahibinde, kurs sahibinde hiç suç yok, kader.. Böyle kader olmaz, insan ihmalidir bunun adı. Bunun adı cinayettir. Buna kader diyen de cahildir. Açsın İslamı baştan öğrensin. İslam akıl dinidir, akılsızlığı kabul etmez. Düşünmeyen tembel insanları Allah da sevmez Peygamber de. 28 Şubat'ta hükümete mi zulüm yapıldı? 28 Şubat için Darbe deniyor.. Darbe eğer asker fiilen yönetime el koyarsa olur(bu darbe filan değildir..). Elma ile armutu birbirine karıştırmayalım. Hatırlatayım, Erbakan kendisi istifa etti. Efendim, istifa etti. "Neden" diye soruyor (zamanın Cumhurbaşkanı)Demirel, istifa sunulurken. Erbakan'ın cevabı "Gerginlik oldu.." Doğrudur. Hatırlayanlar o günlerin çok gergin olduğunu bilir. Millet, "Bunlar şaşırdı! Napıyor bunlar!" diye öfkeyle bağırıp duruyordu.. 28 Şubat'ı hatırlayanlar ve darbe diyenler tarih 28 Şubat olana kadar Erbakan'ın icraatlarına, sözlerine, Refah Partili vekillerin sözlerine bir baksın. Şeriat ve kan sözleri ağızlarından hiç düşmedi. Kimisi Atatürk'e kimisi Meclis'e küfretti. Basın ayağa kalktı. Köşe yazarları hükümeti yerden yere vurdu. Vural Savaş kılıcını çekti. Sonuçta gayet SİVİL biçimde Erbakan istifa noktasına getirildi. Bundan daha sivil nasıl olunur bilmiyorum. Sen Anayasa'nın değiştirilemez maddelerini değiştirme niyetini ortaya koyduğunda Anayasa Mahkemesi seni seyretmeyecekti heralde.. Demokrasilerde Demokrasinin kendini koruma hakkı kanunidir. Bütün ülkelerde mevcut devletin ve hukuki sistemin korunması için güvenlik önlemleri kanunen vardır. İmam Hatiplilere mi zulüm ediliyor? İmam Hatipte okuduktan sonra Kamu Yönetimine talip olan bir adama "senin niyetin ne" diye sorarım. Niye İmam Hatip'e gittikten sonra hoca-imam-din adamı olmuyorsun? Niye İlahiyatla ilgili bir yol seçmiyorsun? Hayır, illa başka alana gideceksen niye İmam Hatipte okuyorsun? Bu soruların cevabını hepimiz biliyoruz, lütfen açık konuşalım-birbirimizi saf yerine koymayalım. Açık açık niyetimizi, kim olduğumuzu gösterelim. Gerçeklerden korkmayalım. Bence bu ülkeye zulüm yapılıyor. Evet, zulüm.. Bu zulmü yapanlar da kendilerini müslüman sanan kibirli, kendini beğenmiş, diğerlerini hor gören, insanları kendileri gibi düşünmüyor diye aşağılayan cahil Arap bülbülleri ve kuyruk sallayanlardır. Asıl zulm edenler Allah adını ağızlarından düşürmeden kendi ucuz siyasi emellerinin önüne Allah'ı kalkan gibi koyanlardır. Mızrakların ucuna Kuran sayfalarını geçirenlerden farkı yoktur bunların.. Allah ve Kuran diye bağıran bu siyasetçi vatandaşların tek amacı diğer insanların temiz dini duygularını sömürüp kendilerine güç-maddi çıkar-menfaat sağlamaktır. Bu kişiler insanlarımızın sırtından geçinen vampir yarasalar gibidir. Bunlar ucuz oyunlarla, korkak-saklanan bir siyasetle, ülkedeki rejimi değiştirmeye çalışan bayrak ve halk düşmanlarıdır. Beş kuruşluk yürekleri olmadığından dinin arkasına saklanıp saf insanları kendilerine kalkan ederler. Bunlar bu dünyada belki paçayı sıyırırlar ama öbür tarafta sorguya çekildiklerinde ne diyecekler merak ediyorum.. (Aslında bir tahminim var, şöyle diyebilirler; "Çok fena tufaya düştük. Harbiden cehennem varmış..") Müslümanların arasına sen daha çok müslümansın sen daha az müslümansın diye nifak tohumu ekmenin bir bedeli olacak. Hiçbirimiz bu dünyaya kazık çakmayacağız. Müslümanlara zulüm ediliyor diyenlere soruyorum.. Nerede zulüm? Herkes ibadetini istediği gibi yaparken buna zulüm demek insafsızlık ve vicdansızlık değil mi? Ayıp değil mi? Utanmıyorlar mı? Zulüm kelimesinin anlamını biliyorlar mı? Gerçek zulmü Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de, Afrika'da görmüyorlar mı? Bu ülkede yaşadığı huzur ve barışa bin defa şükredeceğine her Allah'ın günü Ordu'ya ve Devlet'e, Atatürk'e küfredenlere Allah'tan akıl-fikir diliyorum.. NOT: Hala şeriat ile yönetilmek isteyenler varsa bakınız Arap ülkelerini tavsiye ederim. Orada size zulüm de etmezler. Ne de olsa din kardeşisiniz, müslümansınız. Ama bakın yine de dayanamıyor ve uyarıyorum, kısa sürede 21. yüzyılda en büyük dinin İktidar olduğunu, en temiz felsefelerin bile çıkarcı sırtlanların pençesine düştüğünü, demokrasinin insanların sığınacağı Son Kale olduğunu göreceksiniz. Kendinize yazık etmeyin. Yol yakınken vazgeçin bu sevdadan..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |