-     Evet Emine Haným tanýdým. Buyurun?

-     Sizinle arkadaþýnýz Süleyman hakkýnda konuþmak için görüþebilir miyiz?

-     Þey, þey Emine Haným, telefonda deyiverseniz söyleyeceklerinizi

-     Ama telefonda olmaz ki Fatih bey!

-     Çok mu önemli o kadar?

-     Evet çok önemli, hem de çok!

-     Peki görüþelim o zaman. Ama nerede ve ne zaman?

-     Sizin müsait olduðunuz bir vakit

-     Yarýn müsaidim.

-     Saat 16.00 size uygun mu?

-     Evet uygun.

-     Tamam o zaman yarýn saat 16.00’ da, Süleymaniye’deki Aða Kapýsý’nda görüþmek üzere

-     Peki Emine Haným. Görüþmek üzere.

-     Hayýrlý günler

-     Size de…

Durumlar iyice karýþtý sevgili okuyucu. Bu kýz þimdi bana ne diyecek? Uyuyamam ki þimdi sabaha kadar. Ya kýzým Süleyman’la konuþsana ne konuþacaksan? Beni neden araya sokuyorsun ki? Tamam efendi kýzsýn, kendini yetiþtirmiþsin, donanýmlýsýn; ama bu iþlerin nasýl iþlediðini benden iyi bildiðin halde beni neden sürüklüyorsun kendinle? Üfff. Üfff ki ne üfff…! Allah Allah… Tansiyonum mu düþtü nedir? Ayran yapacak yok mu? Tabi ki yok! Süleyman’a kýz bulacaðýna kendine bulsana ileri zekalý! Bak yapayalnýz kalýrsýn kýyýlarda, köþelerde. Hastalanýrsýn da sana bakan olmaz. Of ulan of! Nerden geldim bu konulara ben? Doðru ya þu Emine Haným! Bakalým sabah ola hayrola. Bu yastýk da neden sert ki? Baþýmý aðrýttý. Köpekler de havlayýp duruyor, belediye temizlikçileri de bu saatler de çalýþýr mýymýþ yahu!

Sabah oldu hayr oldu. Güneþ yine doðudan doðdu. Horozlar susmadý ötüþüp durdu. Sevgili yazarýnýz parasýna kýyýp kuaförde traþ oldu. Þu kýz milleti yok mu sevgili okuyucu? Ýþte insaný halden hale sokar. Nedendir bilinmez gittim traþ oldum. Ýçimde de bir heyecan ki sormayýn gitsin. Sanki bugün kýz istemeye gidiyorum. Saatte neden yavaþ ilerliyor ki? 16.00 olmadý gitti. Ulan Süleyman beni düþürdüðün hallere bak! Nereden de gittim kýz istemeye? Bir daha kendim dýþýnda birisine kýz istemeye gidersem ne oluyum!

Süleymaniye’nin eski tadý yok sevgili okuyucu. Süleymaniye evlerinin yerinde þimdi otoparklar var, kimi ahþap evler kendi hallerine býrakýlmýþ yarý yanmýþ, yýkýlmýþ halde. Esnaflar doldurmuþ her bir tarafý; yýkýk dökük evlerin içinde de bekar iþçiler var. Belediyenin buraya hemen el atmasý gerekiyor yoksa tarihimiz yok olmak üzere. Bu kadar bilgi ve alakadan sonra yürüyorum yokuþlu yollarý. Ýlk hedefim Aða Kapýsý. Ýleri! Derken ilerleyemiyorum.

Allah Allah Süleyman’ýn burada ne iþi var. Önünde de iri yarý iki genç, ellerinde de sopalar var. Aman Allah’ýn üzerime doðru geliyorlar. Yetiþ Süleyman, Yetiþ!

Yandým anaaam…. Etraf neden bulanýk, neden karanlýk her yer?

…………

………………………..

...........................................................

Sað olun hemþire haným. Su veren elleriniz dert görmesin. Aman Allah’ým vücudumun neredeyse yarýdan fazlasý alçý içerisinde. Ahh! Ne oldu bana böyle hemþire haným?

-     Fatih bey lütfen hareket etmeyin!

-     Ne oldu hemþire haným, ne oldu? Lütfen söyleyin!

-     Telaþlanmayýn hemen Fatih bey! Anlatacaðým. Efendim, dün saat 15.50 civarlarýnda Süleymaniye’de üç kiþinin saldýrýsýna uðramýþsýnýz. Sizi lafýn kýsasý eþek sudan gelesiye kadar dövmüþler

-     Gelmemiþ sanýrým

-     Af edersiniz, anlamadým Fatih bey!

-     Yani o kadar dövmüþler ki hemþire haným sanýrým eþek sudan gelmemiþ

-     Sanýrým.

-     Peki bunu bana hangi eþþoðlueþþekler yapmýþ?

-     Bunu bilmiyorum Fatih bey! Birazdan memur bey gelecek kendilerine sorarsýnýz

-     Peki hemþire haným. Teþekkür ederim.

-     Rica ederim. Hah bir de Fatih bey size kötü bir haberim var! Ama o kadar üzülmeyin ne olur!

-     Elim kolum alçýda hemþire haným ve kalkamýyorum bundan baþka kötü bir þey ne olabilir ki?

-     Geçici hafýza kaybý yaþýyorsunuz. Yakýnlarýnýzý tanýmayabilirsiniz.

-     Yürüyün gidin hemþire haným. Sinir etmeyin adamý. Allah’ým ne olur yardým et bana!

-     Ben de yardýmcý oluyorum ya size Fatih bey!

-     Ya bi gidin Allah aþkýna hemþire haným.

-     Tamam tamam kýzmayýn! Gidiyorum.


Ne oldu bana ya? Beni bu hale getirenin ananesinin ve dedesinin helvasýný yemek nasip olur Ya Rabbim, Yaradan Allah’ým! Kime ne ettim ki ben? Ne yaptýðýmý ne ettiðimi de bilmiyorum ki þimdi? Kapý çalýyor

-     Týk, týk, týk

-     Buyurun, girebilirsiniz

-     Merhaba Fatih bey, ben Komiser Sedat

-     Evet memur bey þöyle oturun lütfen

-     Teþekkür ederim

-     Rica ederim.

-     Fatih bey, malumunuz sizi bu hale sokanlarý kýskývrak yakaladýk. Adalet kollarýna teslim ettik.

-      Sað olun memur bey. Neden beni bu hale sokmuþlar. Sordunuz mu onlara?

-      Fatih bey sizi bu hale sokan kiþiler toplam üç kiþilermiþ. Bir de üç kiþiden ayrý bayan var bu iþin içerisinde.

-     Bayan mý?
-     Evet. Hepsini teker teker gözaltýna aldýk. Ýki kiþi iri yarý kuvvetli delikanlýlardý. Diðeri de çelimsiz birisi. O iri yarý delikanlýlara sorduk neden böyle bir þey yaptýnýz diye. Onlar da kuzenimizin sevgilisine sulanýyordu o yüzden bu hale soktuk dediler. Kuzenimiz dedikleri o çelimsiz adam da onlarla birlikteydi. Onu da göz altýna aldýk. O da sizin kendisi hakkýnda yazýlar yazdýðýnýzý, yazýnýzda kendisiyle dalga geçtiðinizi söyledi. Kuzenlerine de sizin onun sevgilisine sulandýðýný söylemiþ. Ve diðer kuzeni iþbirlikçi Hacer isminde bir bayana da sizin telefon numaranýzý vererek arattýrmýþ. O bayan kendini Emine diye tanýtmýþ ve Sizi Aða kapý’sýnda bir konu üzerine konuþmak üzere davet etmiþ. Siz de tam o görüþmeye giderken yolda kýstýrýlmýþ ve eþek sudan gelesiye kadar dövülmüþsünüz.

-     Memur bey inanýn dediklerinizden hiçbir þey anlamýyorum.

-     Normaldir Fatih bey, hafýzanýzý yitirmiþsiniz bir süreliðine, normaldir, normaldir. Sizi bu hale getiren de sizin çok yakýn arkadaþýnýz. Durun bakalým tanýyacak mýsýnýz?

-     Ýsmi nedir arkadaþýmýn?

-     Süleyman.

-     Süleyman mý? O da kim?



Fatih KAYABAÞI