Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Sabık Irak lideri Saddam ise Kaddafi’ye eşdeğer zamanlamada İslami camiaya yaptığı Halep’çe katliamıyla müslüman ancak İslam düşmanı bir lider olarak anlatılıyordu. Saddam’ın da Kaddafi’nin de Esat’ın da Nasır’ın da birer Saddam, Kaddafi, Esat ve Nasır olmaları kendilerinden değil Batıdan kaynaklanıyordu. Batının yetiştirdiği bu liderler ortadoğu halkına despotluk yapıp zulmettiler. Özellikle siyasal İslami oluşumları gayri kanunide olsa aldıkları tedbirlerle engellediler. Batının desteğiyle palazlanıp güçlenen bu liderler belli bir güce ulaştıklarında batıyla çıkar çatışmasına girdiler. Durum bu boyuta ulaştığında Batının gözden çıkardığı ilk lider Saddam oldu. İlk körfez müdahalesinde hala uslanmayan Saddam, ikinci körfez hava ve kara müdahalesiyle sonunda yakalanıp dünyanın gözünde bir cani ve zalim lider olarak idam edildi. Her iki Körfez olayında da günlerce devam eden müdahale boyunca İncirlik’ten kalkan Amerikan uçaklarının seslerini doğup büyüdüğüm köylülerim duydular. Bazı hafta sonları gittiğim köyümde görünmeyen ABD uçaklarının derinden seslerini bende dinledim. Körfez müdahalelerinin ekonomik acısını ülke olarak biz çektik. Özal dönemi belli bir ekonomik büyümeye ulaşan ülkem sonrasında hep geriye ket vurdu. Haçlı seferini andırır tüm Batının Libya’ya yaptıkları hava saldırısı doğal olarak ilk körfez müdahalesini hatırlatıyor. Batının gözden çıkardığı ikinci lider Kaddafi’de Saddam benzeri aynı şekilde bertaraf edileceğe benziyor. Klasik söyleyişle ortadoğu tarihi yakın bir periyotta tekerrür ediyor. Başta bahsettiğimiz başlangıçta oluşturulan kamuoyu yönlendirmesiyle Saddam’ın alaşağı edilmesine içten içe destek verdik. Halepçe’de yüzlerce masum müslümanı katleden zalim cezasını buldu diye düşündük. Şimdi dindarlığından şüphe ettiğimiz, Müslüman halkına zulmeden olarak bildiğimiz Kaddafi için Saddam benzeri yaklaşımlara sahibiz. Ama şunu hep göz ardı ediyoruz: Bu zalimleri ortadan kaldırmak için saldıran Batı, bu halklara da acımadığı gibi gerektiğinde işkenceler yapıp acımasızca öldürüyor. Bir Müslüman olarak dini perspektiften baktığımızda saldırıya uğrayıp işkencelere, katledilmelere maruz kalanlar bizim din kardeşlerimiz. Bu noktada büyük bir çıkmazdayız. Batının menfaatleri söz konusu olduğunda bir gün sıranın bize gelmeyeceğinden emin değiliz! 1991’den buyana Batının, Ortadoğu müdahalelerine sessiz kalıp bir anlamda onayladık. Ama alttan alta hedeflediğimiz güce ulaşabildik mi? Tüm dünyayı kendi çıkarları doğrultusunda düzenleyen Batı karşısında ne kadar güç imkanlarına sahibiz? Onların Ortadoğu düzenlemelerine sessiz kalarak biz ne kazandık? Esasında neler kaybettik? Bu noktada yazımı bir masalla bitiriyorum: “Geniş bir aslan ailesi güzel bir ormanda yaşarlarken günün birinde uzaktan gelen onlardan çok daha büyük ve güçlü bir aslan üzerlerinde hakimiyet kurar. Ailenin en büyük ağabey aslanı alt edemeyeceğini bildiği güçlü aslanla iyi geçinmeye çalışır ki alttan alta çalışarak aslanın gücüne ulaşmak ve sonrasında onu alt etmek hedefidir. Ancak ailesini kendi kontrolünde tutamaz. Küçük kardeşler onun gibi düşünmüyordur. Hem onun liderliğinde de gözleri vardır. Aslan başlangıçta ona kafa tutan kardeşlerden en tehlikelisini büyük kardeşe senin yerine geçmeye çalışıyor ailenden diğerlerine zarar veriyor diyerek kanlı bir saldırıyla ortadan kaldırır. Ağabey aslan kardeştir acısını duyar ama hainliğini düşündüğünde iyi oldu diye içinden sevinir. Ağabey aslan onca uğraşlara rağmen aslanın gücüne bir türlü ulaşamaz. Küçük kardeşe yapılan müdahale onu daha da zayıflatır. Diğer bir kardeş aslanda bu defa kral aslana alternatif güç olmaya başlar. Gücünü elde tutmak için en ince detayları hesap eden aslan benzer bahanelerle ikinci aslanı da ortadan kaldırır. Ağabey aslanın artık kral aslanı alt etme gücü kalmamıştır. Tek umudu ailesinden yeni gelecek aslanların kral aslanı bir gün ortadan kaldırabilme ihtimalidir. Ancak yeni yetme aslanlara bunu kraldan habersiz gizli gizli anlatmak pekte mümkün olmaz. Zaten ailedeki tüm aslanlar iri büyük gösterişli kral aslana hayran ve her şeye rağmen ona benzeme gayretindedirler. Ağabey aslan çıkmazdadır. Ne yapacağını kara kara düşünür. Aslında sıranın artık kendine geldiğini de sezmektedir. O ortadan kaldırıldığında tüm ailesi artık kral aslanın ailesi olacaktır. Onun gibi düşünüp onun gibi davranacaklardır.”
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © hasan tülüceoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |