..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Benim yaradılışımda fevkalade olan birşey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Günlük Olaylar > Salih Zeki Çavdaroğlu




22 Nisan 2011
Mevlid Ne Kadar Kantat Ya da Oratoryo Olur?  
Salih Zeki Çavdaroğlu
Selman Ada tarafından çok seslendirilen Mevlid Kantatı' nın müzikal ve dini açıdan eleştirisi...


:BDAJ:

“ Mevlid “, “ Kantat “ ve “ Oratoryo “ birbirlerine o kadar uzak üç kelime.
“ Hilâl “ ve “ Sâlip “ , “ Doğu” ile “ Batı “, “ Tevhid “ ile “ Teslis“ gibi, birbirlerinin zıddı iki kelime.
Kelime olduğu kadar müzikal terim olarak da bir araya gelmesi o kadar kolay olmayacak üç farklı terim…
Biri geleneksel mûsıkîmizin cami musıkîsi dalında bir format, diğer ikisi klâsik müziğin teması kahramanlık ve din konuları olan şiirlerin bestelenip orkestra eşliğinde seslendirilmesi, ya da solo sesler, koro ve orkestra için yazılmış, oyun ögesi bulunmayan, kutsal nitelikte müzik eseri anlamlarına geliyor.
1409 yılında Süleyman Çelebi tarafından bestelenip, altıyüzyıldır başta ülkemiz olmak üzere bütün İslâm coğrafyasında büyük bir coşku ve keyifle icra edilen “ Mevlid” imiz, Selman Ada isimli kompozitörce ana ezgileri aynen korunup, senfonize edilerek 20 Nisan akşamı 452 kişilik çok sesli koro eşliğindeki dünya prömiyeri, İstanbul Kongre Merkezi’ nde dinleyici önünde icra edildiğini televizyon haberlerinden öğrendim.
Bu organizyosyonun yapımcısı Ahmet San, Selman Ada'nın bestelediği eserden basında her ne kadar "kantat" diye söz edilse de bunun aslında klasik formatta elli beş dakikalık bir "oratoryo" olduğundan söz ediyor.
Kantat ya da Oratoryo hiç farketmiyor. Her ikisi de klâsik müziğin Hristiyan-dini formları.
Kantat’ ın üç-beş dakikalık bölümünü yine televizyondan dinledim. Müzikal değeri nedir bilemem ama, bir Müslüman olarak otantik okunan Mevlid’ in verdiği lezzetten eser olmadığı ortada.
Konuya felsefî açıdan baktığımızda,“ Müzik müzik içindir “ tezine göre doğru olabilir; ama “ Müzik insan içindir “ antitezi karşısında, hele insan faktörü Müslüman kimlikli ise problemli bir durum ortaya çıkıyor.
Konser salonlarında Müslüman olmayan kimliklere belki müzikal bir tat verebilir ama, otantik mevlid karşısında alternatif bir yorum şansı hiç yok.
Kantat’ a ilk tepki İstanbul Hafızlar ve Mevlithanlar Cemiyeti Başkanı Hafız Halil Akıncı’ dan geldi. Başkan ”Mevlit formatında bir mevlit değil, eser sadece yepyeni bir beste halinde sunulmuş. Mevlid’ le uzaktan yakından alakası olan bir format değil” sözleriyle otantik mevlit formatının yerine konan böylesine çalışmaların halktan asla kabul görmeyeceğini söylüyor. Gerekçesinde de okunuş üslûbu,tarzı ve formatını gösteriyor.
Buna rağmen Mevlid’ in dünyaya tanıtılması açısından geniş kapsamlı ve mükemmel bir organizasyon olacağından faydasının da inkâr edilemeyecek kadar çok olacağını söylüyor.
Ve sözlerini şu cümlelerle bağlıyor ve adeta ders veriyor :
“…Bazı bölümlerde koro halinde Salât-ı Ümmiye’leri kullanıyorlar. Mevlidin bazı bölümlerini de koro halinde okuyorlar. Mevlidin bölümleri tamamen solo okunur, koro okunmaz. Koro okunduğu zaman hiçbir şey belli olmaz. Tamamen bir gürültü duyduk ama mevlidin cümleleri o kadar nettir ki o cümleleri tek solistin okumasından ancak anlayabilirsiniz. Mevlit, baştan sona vaazdır, koro halinde hocalar vaaz eder mi? Böyle bir eserin var oluşunu, dünyada başka dillerde okunmasını olumlu buluruz ancak icrası bakımından kendi ülkemizde böyle bir icrası mümkün değildir.” 1
Bir şekilde bir araya gelmiş iki formun tarihi örneklerinde olduğu gibi bunda da yine kompozitörün hazır melodik yapı üzerine giydirdiği senfonik elbise ile karşı karşıyayız.
Açıkcası 1930’ lu yıllarda benzeri bir çokseslendirmeyi dinleyen üstâd Süleyman Nazif’in ifadesiyle : “ Rum Patriği’ nin teravih namazı kıldırması” gibi bir şey olmuş.
1943’de Ahmet Adnan Saygun tarafından yapılan “ Yunus Emre oratoryosu için rahmetli Cinuçen Tanrıkorur’ un yaptığı yorum aklıma geliyor. Tanrıkorur bu oratoryo için : “…Türk velisi Yunus’ a Katolik kilisesinde oratoryo söyletip, ney gibi gönüller yıkayan ilâhî bir Türk sazını, soğuk sesli obua ve flütün yerine kullanmayı havsalası dahi almayan…” 2 lara serzenişte bulunuyordu.
Mevlid Kanta’ tı da her şeye rağmen 90 seneye yakın bir zaman içinde çok seslendirilen Salât-ı Ümmiye, Tekbîr gibi âbide eserlerin çakma versiyonu olmaktan öteye gidemeyecek ve hâfıza-i beşerin nisyânına ( İnsan belleğinin unutması gerçeği ) mâhkum olacaktır.
Çünkü Müslüman/ Türk kimlikli kulaklarımızın Rast’ lardan, Hicaz’ lardan, Uşşak’ lardan aldığı tadı ve cezbeyi, klâsik müziğin katı ve soğuk “ majör “ ve “ minör “ lerden alması mümkün değil de ondan…
D İ P N O T L A R :

1 www.haber7.com/haber/20110420/Mevlidhanlar-Mevlid-Kantati-begenmedi.php

2 Cinuçen TANRIKORUR , “ Gerçek Yobazlık “, Aksiyon Dergisi, 30 Aralık 1995, sayı:56

http://ferahnak.wordpress.com/2011/04/21/%e2%80%9cmevlid%e2%80%9d-ne-kadar-%e2%80%9c-kantat-%e2%80%9c-ya-da-%e2%80%9c-oratoryo-%e2%80%9c-olur/



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın günlük olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türkiye’ Nin Önüne Konmuş ‘batılılaşma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlış Bir Hedef Olduğunu Artık Anlamamız Gerektiği Günlerdeyiz
Ülke Olarak Yıllardır Sosyal Şizofrenlerimizle Uğraşıyoruz…
İstanbul' da Başka Mekân Kalmadımıydı?
Face Book" Taki Anlamsız Paylaşım Tartışmaları

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mukaddes Kitabımız’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Işığında: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Yazdıkları İle Yaşadıkları Aykırı Bir Sanat ve Edebiyat Adamı
Cumhuriyetimizin Kuruluş Felsefesi
1923’ Te Okullarda Türk Mûsıkîsi Öğretimi Yasaklanmıştı!..
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleştirme’ Adına Yapılan İhanetler ve Bunun Sonuçları
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doğrusu Bu İddiaları Ne Kadar Doğru?
Türkiye’ Nin 'Batılılaştırılma 'Projesi Kapsamında Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Emperyalist Dünyanın Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde
Ziya Gökalp
Cinuçen Tanrıkorur

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Vefatının 67. Yılında Ziya Osman Saba’ Yı Rahmetle Anıyoruz... [Şiir]
İki Bedene Tek Ruh [Şiir]
Adı Konulmamış Duygular [Şiir]
Aşk Bir Terennüm İse [Şiir]
Hayal Bazan Gerçeği Aşar [Şiir]
Sensizlik Beyitleri [Şiir]
Yağmuru Beklerken [Şiir]
Her Şey Geçmişte Kaldı [Şiir]
Vesvese [Şiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradır "" [Şiir]


Salih Zeki Çavdaroğlu kimdir?

Otuz yıldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musıkisi eğitimi aldım. Üsküdar Musıki Cemiyeti' nde 20 yıl korist - solist olarak görev yaptım. Bu güz Türk Musıkisi üzerine makaleler yazıyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiği Yazarlar:
N.Fazıl , C.Meriç, B.Ayvazoğlu,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.