Çanakkale Geçilmez
Bir yanda gemisiyle,topuyla ve asker sayısıyla bizden kat be kat üstün olan düşman orduları,diğer yanda en önemli silahı göğsündeki imanı ve vatan sevgisi olan Türk Askeri
"“Yazarlık, gerçeklikten kaçmak için en pahalı yoldur; ama en ucuz terapi yöntemidir.” – Umberto Eco"
"“Yazarlık, gerçeklikten kaçmak için en pahalı yoldur; ama en ucuz terapi yöntemidir.” – Umberto Eco"
Bir yanda gemisiyle,topuyla ve asker sayısıyla bizden kat be kat üstün olan düşman orduları,diğer yanda en önemli silahı göğsündeki imanı ve vatan sevgisi olan Türk Askeri
Dostum, öyleyse bana söyleyebilir misin, her VAR OLAN GERÇEK midir, her GERÇEK VAR mıdır?
"İlk günden aynı sıraları paylaşarak başladı lise hayatımız. Her yeni şeyi beraber gördük, yaşadık. Umarım hep bu şekilde de devam eder hayatımız, beraberce."
Çok uzun yıllar geçiyor gözlerimden, Burgaz Ada da kollarımdan tutup bir çukurun üstünden hızla sallıyor babam, Kalpazan Kayadaymış bu çukur, ben hiç korkmuyorum, çünkü babam tutuyor, o beni düşürmez. Bana kediler getiriyor, birinin adı “Cingöz”, diğerinin de “Duman”.
Bankadan içeri girdim ve görüşmenin yapılacağı salonu gösterdi bana burnu yüzüne sonradan oturtulmuş gibi duran memur.Salonun kapısından başımı uzattım.İçeride bir masa ve etrafında oturmuş yedi-sekiz adam.Hepsi takım elbiseli ve istekli.Geri dönüş yoktu.Üzerimde kazağım ve montum,altımda kot pantolonumla başım dik,gururlu ve mağrur bir tavırla girdim içeri.Boş bir sandalye bulup
Ramazan geldi. İftarı, sahuru, davulu, teravihiyle... Bilmediğimiz yerlerde, aslında yakınlarda nasıl acaba tüm bunların anlamı... Üç tabağa sığan ümitlerin büyüklüğüne biz şaşırdık, siz de şaşıracaksınız...
Uzun zamandır görmemiştim onu.
İki belki üç sene.
Kızıl düz uzun saçlar , ufak göğüsler ve yarım gülümsemesiyle bana bakıyordu.
Kaptana kalırsa aradan geçen yıllar sonra şu deniz öyle dar gelmeye başlamıştı ki… Gemiyi terk etmek gerekse değmezdi buna. Bütün personeli bindirirdi de filikaya, kendisi binmezdi. Mavi gözleriyle hep güneşi arıyordu; evine hala dönmemişti.Oysa deniz güneşin eviydi: sabah ön kapıdan çıkar, akşam arka kapıdan girerdi.
Büyük bir evin içinden çıkan zincirlerin ucunda sallanan kozalakları, kırmızı çatısı ve kırmızı penceresi olan kahverengi o koskocaman güzel eve hayran, hayran bakıyorum. çok yüksekte. Ayak parmaklarımın ucunda yükseliyorum ve işte, o hiç unutamayacağım an; küçücük bir kuş çıkıyor, "guguk,guguk" diye öterken, geri. geri gidiyorum şaşkınlıkla, arkaya, bir
Bardan grup halinde çıktık. Tolga,Tanz,Buket,Öztürk,Ülkü,Pelin…vs.Yolda yürürken hafif yalpalıyor,sonra tekrar dengemi sağlıyordum.Uykumu yenmiştim.Bara girdik ve içerisi çok kalabalıktı.Kapalı bir mekan değildi allahtan.Havuz kenarındaydı herkes.Kendime fazla güvenemediğimden havuzdan uzak durdum.Bara doğru seyirttim ve bir soğuk bira istedim.
Sonra kenarda bir yerlerde durup dans edenleri izledim çakırkeyf gözlerle.Buket sokuldu
Yıllardır bilmediğim bir şey beni sonsuzluğa doğru sürüklüyordu.sonsuzluk ve bilinmeyen güç neydi sizce.
bembeyaz bir gemiydi çocukluğumuz, mavi bir denizde…tahterevalliden yelkenleri, kaykaylardan güverteleri, atlı karıncalardan tayfaları… bayram sabahlarının esintisi dolardı yelkenlerine ,dönme dolap gibi dolanır dururdu bayram panayırlarında…
Bir sarmaşığın dalına tutunarak çıkabiliyorum evin çatısına. Köylerde bütün evlerin bahçesi vardır; ve o bahçeye tepeden bakmak neredeyse bütün çocukların vazgeçilmez tutkusudur. Kiremitleri kontrol etmek için çıkan babaların unuttuğu merdivenler,onlara y
...çok erken kalkıyorsam hep bunu yaparım zaten; saatleri şaşırıveririm. Belki bunun nedeni öyle olduğu için değil, öyle olmasını istediğim içindir. Ama hayat her zaman insanın istediği gibi olmuyor...
Size okumayı öğreten insan yıllar sonra son dersini vermek için sizi çağırırsa?..
Oysa sadece bir resimdin ama o kadar sıcak bakıyordun ki , sanki yanımdasın ve gözlerimin içine bakıyormuşsun gibi hissettiriyordun bana.
Yaşarken ölmüş bir insanın öldükten sonra yaşama hikayesi. Zor bir hayat, pişmanlıklar. Sır bir arkadaş. Ve tarihe kazınan anılar.