Tüm mutsuzluklar yokluktan deðil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Bikinili genç kýz dudaklarýnýn sýcaðýný yanaðýmda býrakarak gözden kayboldu gitti. Üstelik þortu ve tiþörtü de teknede kaldý. Bir sürü erkek içinde öpmek için neden beni seçti? Erkek olduðum için deðil beni babacan bulduðu için böyle davrandý. Kesinlikle öyle… Aklým karýþtý, düþüncelerim bulandý. Raký bende hep rehavet yapar. Millet dilli düdük olur ben ise iyice içime kapanýrým. Gidip teknenin kamarasýna uzandým. Oracýkta uyuyup kalmýþým. Uyandýðýmda tekne limana baðlýydý ve ortalýkta hiç kimse yoktu. Sabah olmuþtu ve güneþ yeni bir güne yükseliyordu. “Eyvah þimdi moku yedim iþte. Evdekiler gece gelmediðim için canýma okuyacaklar. Ne yapsam da kendimi affettirsem? Gerçi arkadaþlarla içtiðimi tahmin etmiþlerdir. Zaten bir araya gelince baþka bir halt yediðimiz mi var? Tekneden inip çarþýya gittim. Çiçekçiye gidip kocaman bir demet nergis aldým. Bu mevsimde nergis bulmak imkânsýzdýr oysa. Çocuklar için de bir kilo karýþýk pastane dondurmasý. Kýzým meyve parçacýklý olanlara bayýlýrdý. Köye döndüðümde evde in cin top oynuyordu. Evin etrafý dolaþtým. Kapýya, pencerelere baktým. Bana yazýlmýþ bir not bulurum umuduyla her tarafý araþtýrdým. Sonra elimi aðzýmda yuvarlayarak koruluða, tarlanýn aþaðýsýna doðru baðýrdým. Ben çaresizlik içinde dolanýrken dondurmalar erimeye, çiçekler boyunlarýný eðmeye baþladý. Derken albayý getiren helikopter tozu dumana katarak komþu evin önündeki tarlaya indi. Pilot benim tanýdýðým herif deðildi. Albay helikopterden annesini ve basaný indirip gitti. Yaþlý karý kocanýn yanýna doðru gittim ve bizimkileri sordum. “Biz de dün akþamdan beri burada deðiliz, görmedik“ dediler. Elimdekileri paketleri “Bunlarý bir zahmet sizin dolabý býrakalým, Ama bunu buzluða koymalýyýz,” dedim. Elimdekileri aldýlar ve evlerine girdiler. Uçaðýmýn üzerine týrmanýp kokpite girdim. Uçaðý çalýþtýrýp taþlý yolda yavaþ yavaþ ilerlemeye baþladým. Hýzlandýkça uçaðýn sarsýntýsý azaldý. Yeterli hýza ulaþýnca gazý tam kökleyip kolu çekince gökyüzüne yükseldim. Göstergeler çýldýrmýþ gibi dönüyorlardý. Ýngilizce olduðu için çoðunun ne söylediðini anlamýyordum. Anlamadýðým bir yana dönerse dönsünler takmýyordum. Bütün sahili havadan taradým. Hamsilos Koyu’na Sarýkum’a baktým. Bizimkiler ortalýkta görünmüyordu. Bulutlarýn altýndan geçerken, güneþe doðru körleþmiþ gözlerle uçarken aklýmda komþuya býraktýðým dondurma ve çiçekler vardý. Hazýr havalanmýþken son bir umutla Çiftlik ve Demirci ve Korucuk köylerinin sahillerine de baktým. Çocuklar eðer evde deðillerse mutlaka denize gitmiþlerdi. Sinop’un üstünden geçip ada burnundan döndüm ve tekrar köye geldim. Uçaðý evin önüne deðil kumsala indirdim. Caným sýkkýn ve çaresizlik içinde eve döndüm. Kapýnýn önündeki erik aðacýnýn altýna oturdum. Yorulmuþtum, ter içindeydim ve susamýþtým. Sapýna ip baðlanmýþ paslý kovayý kuyuya saldým. Çekip baþýmdan aþaðý suyu döktüm. Su buz gibiydi ama bataklýk kokuyordu. Bu nedenle içemiyordum. Son günlerde bana bir þeyler oluyor. Bu köy, önünde oturduðum bu ev, bu boþ anýz ve tarlanýn sýnýrýndaki koruluk kolaj bir resim sanki. Ýçinde her þey var. Biraz Manisa, biraz Ordu, azýcýk Sinop ve Elbistan’ýn düz damlý kerpiç evleri. Baþýnda oturduðum bu kuyu buraya ait deðil. Seksenli yýllarda Mardin Ömerli’nin bir köyünde görmüþtüm galiba. Sanki o kuyu sökülüp binlerce kilometreden buraya getirilmiþ. Taþlarýndaki ip çizgileri en az iki asýrlýk. Sadece baþýnda mor çemberli, çeneleri çiçek dövmeli Kürt kýzlarý eksik. Nereye baksam, nereye gitsem her þey alaca, bütün imgeler dolaþýk. Gölgesinde oturduðum erik aðacýnýn burada ne iþi var? Ben bu aðacý çocukluðumdan tanýrým. Yaz akþamlarý çeþmeye taktýðým hortumu dalýndan sarkýtýp duþ alýrdým. Yaðmur gibi erik dökerdi dallarýndan. Süpürüp çöpe atardýk. Ziyan olmasýna kýyamadýðý için annem bir iki kez toplayýp kak kurutmuþtu. Yüzüne bakan olmayýnca oda vazgeçmiþ çöpe süpürmeye devam etmiþti. Bana bir þeyler oluyor, balatalara baktýrsam iyi olacak. Fazla ihmal etmeden en geç yarýn erkenden kalkýp hastaneye gideyim. Ben annem, babam ve çocuklarýn eve dönmesini beklerken ve kendimle didiþirken Panama þapkalý bir adam uçaðýn yanýna geldi. Uçaðýn etrafýnda dolaþmaya baþladý. Sonra evin önünde beni fark etti. Yoldan yukarýya, yanýma doðru yürümeye baþladý. - Bu uçak senin mi? dedi. - Evet benim - Sürekli bizim evin üzerinden uçuyorsun, görüyorum. - Olabilir , umarým size bir zararým dokunmuyordur? - Bize deðil ama hayvanlar ürküyor. - Nasýl yani, - Tavuklar yumurtayý kesti, yüklü ineðimiz danasýný attý. - Siz nerede oturuyorsunuz? Eðer tarif ederseniz evinizin üzerinden uçmamaya özen gösteririm. Kolunu koruluðu doðru uzattý. - Þu tarafta çamlýðýn yanýndayýz. - Tamam abi, þu anda sizin için yapabileceðim bir þey var mý? - Tavuklarýmdan ve ineðimden kaynaklanan zararýmý ödeyebilirsiniz. - Bu zararý nasýl belirleyeceðiz. - Gönlünüzden ne koparsa, üç beþ bir þey verseniz olur. - Yani çýkarýp beþ lira versem razý olur musunuz? - O kadar da deðil, birkaç tane yüzlük verirsen belki biraz ödeþmiþ oluruz. Ýþte þimdi papazý bulduk diye düþündüm. - Burada baþka uçak sahipleri de var. Söylediðiniz zararlara onlarýn neden olmadýðý ne malum. - Ben sizin uçaðýn plakasýný almýþtým. Bu sözü üzerine ben de film tamamen koptu. - Güzel abim hadi iþine git. Uçaðýn plakasý mý olur? Gövdesinde rakamlar var ama onlarýn çoðu uçarken yerden görünmez. Sen benle kafa bulmuyorsun dimi? Kamera þakasý falan olmalý diye kýllanmaya baþladým. Etrafa bakýndým. Adamýn þapkasý, yabancýlar gibi yanlýþ tonlama ve yarým sözcüklerle konuþmasý zaten yetirince ilginçti. - Seninle niye kafa bulayým. Ben sadece hakkýmý arýyorum. - Seninle bu þekilde anlaþamayýz. Sen elbette hakkýný aramaya devam et. Beni mahkemeye ver örneðin. Mahkeme falan deyince adam sinirlendi. Panama þapkasýný eline aldý. Baþý terden sýrýlsýklam olmuþtu. Anlamadýðým bir dilde kendi kendine konuþarak uzaklaþýp gitti. Þaka falan bir yana adam son derece ciddiydi. Gidiþine ve öfkesine bakýlýrsa beni kesinlikle mahkemeye verecekti. Hadi kolay gelsin. Çocuklar, eþim, annem ve babam evde yoklardý. Nereye gittikleri de belli deðildi. Panama þapkalý bir Hintli komþum beni mahkemeye verecekti. Hâkim uçaðýn ruhsatýný ve plakasýný isterse ne yapacaðýmý bilmiyordum. Balatalarýn sýyýrdýðý artýk gün gibi ayan beyandý. Zaman geçirmeden balatalara baktýrsam iyi olacaktý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © seyfullah ÇALIÞKAN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |