Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Psikoloji, Sosyoloji ve Tıp Bilimleri, insanın tüm yaşamsal faaliyetleri karakterini yansıttığı gibi, temizlik kültüründe bunun daha açık şekilde görüldüğünü ifade eder. Temizliğin, karakterle doğrudan bağlantısını ilk önce şu noktadan kurabiliriz. İnsanın temiz bir ortamdan yoksunluğu durumunda, birçok hastalığa yakalanarak ölme ihtimalinin yüksek olmasıdır. Veya ölmese bile insani vasıfları zayıflayarak bundan en az 35 bin yıl önceki gibi, ağaç ve mağara kovuklarında hayvanlar şeklinde yaşaması demektir. Düzen ve temizlik en belirgin şekilde, kadınlar tarafından M.Ö.15 bin yıllarında Neolitik Çağda başlatılmıştır. Bu tarihi devrimin temeli “ANANIN” çocukları için sıcak ve temiz bir yuvaya ihtiyaç duymasına dayanır. Neolitikle; aile ve küçük topluluklar olan insan, ilerleyen zamanlarda temizliği daha fazla hissetmesiyle, bunu yeni kuşaklara anne ve babalar öğretmişlerdir. Sümerlerden itibaren temizlik kültürünü toplumsallaştırmak adıyla Zigurat, Havra, Manastır, Medrese gibi kurumlarda devam ettiğini görüyoruz. Temizlik başta olmak üzere yaşamın gerekli diğer tüm alanlarında, toplumlar bilinçli, düzenli ve sistemli kültür yapısına ancak Yeni Çağla geçebilmişlerdir. Hatta bazı toplumlar modern imkân ve olanaklara rağmen, Yeni Çağın koşullarına uygun temizlik kültürüne hâlâ sahip olamadıklarını, Afrika, Orta Doğu ve Türkiye gibi Müslüman ülkelerin yaşamlarından biliyoruz. Temizlik bir eğitim ve kültür meselesidir. Toplum ve bireyde temizliğin karaktere dönüşmesi için, birçok egoist özel duygular, gerici inanç, örf ve adetlerin terbiye edilmesi ya da atılması şarttır. Bunun gerçekleşmesi de devletin doğru ve gerçek bir temizlik kültürüne sahip olmasına bağlı. Türkiye devletinde temizlik ciddi ve gerçek bir kültür politikası olarak ne kabul edilmiştir, ne de bununla ilgili bilimsel bir proje bulunmamakta. Mevcut olanlar sağlık sektöründe çalışan doktor ve diğer ilgili kişilerin inisiyatifiyle yapılanlardan ibarettir. Özellikle Türkiye ve İran'da bireylerin temizlik kültürü, devletlerin kültüründen daha ileridir diyebiliriz. Hatta temiziliğin bireysel olarak düzenli ilk kültür haline dönüşmesi İran, Anadolu ve Yunanlı insanların eseridir. Buna rağmen İran ve Türkiye gibi Müslüman ülkelerde temizliğin toplumsal kültür şekline dönüşmemesinin temelinde, devletlerin dini gericiliğinden kaynaklıdır. Çünkü söz konusu ülkelerin yönetimleri çağdaş yaşam anlayışından uzak, daha çok Orta Çağdan kalma din kurallarına göre topluma yön vermekteler. Bilindiği gibi yüksek toplumsallaşma ve millet olma kültürü, İlk ve Orta Çağlarda tek tanrılı dinlerin dünya görüşüne göre biçim almıştı. Söz konusu Çağda toplumların büyük çoğunluğu bilinçli ve düzenli bir temizlik kültürüne sahip değillerdi. Çünkü nüfus oranın azlığı ve dağınık yaşaması. Fabrika gibi birçok sanayi atığının bulunmaması, doğal olarak Orta Çağ insanın temizlik anlayışı, daha çok bireysel ve dinin emrettiği şekilde kalmıştır. Dinlerdeki temizlik kültürü ve düşünce yapısı, sadece bireyin bedenini temiz tutmasıdır. Bunu isteyen uygular istemeyenin kendi sorunu şeklinde görüldüğünden, temizlik toplumsal kültür haline dönüşememişti. Yeni Çağla birlikte her türlü sanayi üretiminin yükselmesi, nüfusun hızlı artışı, insanların sanayi şehirleri ve yakın çevresinde toplanmaları, modern temizlik kültürünü her geçen gün şart koşuyordu.. Yahudilik ve Hristiyanlığa inanan toplumlardan Avrupa ve Batılı ülkeler, Orta Çağ temizlik analayışla yaşanamayacağına inanarak, modern toplumsal temizlik kültürünü geliştirdiler. En az 10 Avrupa ülkesinin başkentlerini görüp incelemiş birisi olarak, Paris'in bazı merkezi semtlerinin dışında, hepsi temiz ve yeterli yeşil alana sahiptir. Avrupa devletleri gerek çevresel açıdan gerekse bireysel ve toplumsal temizlik kültürüyle, insanlarını eğitmeyi başardıklarına şahit olmuşumdur. Türkiye ve Müslüman ülkelerse hâlâ Orta Çağdan kalma bireysel ve dini temizlik anlayışla, devlet sorumluluğundan kaçtıklarını görüyoruz. Müslüman devletler temel eğitim aşamasında çocuklara kabaca temizlik bilgileri verseler de, her şey ilk öğretimde son buluyor. İleri temizlik kültürüyle ilgili eğitim ve yönlendirme söz konusu değil. Bu ülkelerde istisna bazı göstermelik yerler temiz olsa da, bunlar devletin ve toplumun genel kirlilik karakterini değiştirmiyor. Örneğin devlet yöneticileri, insanların çoğunluğu egoist içgüdülerinin yönlendirmesinde hareket edip, elindeki çöpü, çöp kutusu dururken yerlere atması. Yere tükürüp sigarasını olur olmaz yerde içmek, sürekli sesli ve bağırarak konuşmak. Temizliği sadece evde banyo yapmak ve yeni elbise giymekte görmek. Toplu kullanım alanlarında, babasının tarlasındaki gibi hareket edilmesi. Düğün vb. özel günlerde toplum içerisinde silah kullanıp, bir sürü insanın öldürülmesi. Yerleşim alanlarında yeşillik ve ağaç diye bir şeyin bırakılmaması. Dinim daha kutsaldır deyip bunun gereği olur olmaz yerde kurban kesip çevreye leşlerin bırakılması. Su ve ekmek başta olmak üzere her şeyi ihtiyacının dışında ganimet bulmuş talancı gibi kullanması. Devlet yönetimi, zengin, bürokrat, orta ve alt tabakaya kadar hepsi, gördüğü ve duyduğu her şeye maymun gibi ağzını sulandırıp, neyin gerekli gereksiz olduğunu düşünmeden saldırmak gibi. Bunları önlemeyen ya da önlemek istemeyen bir devlet sistemi, yerin dibine girse daha iyi değil mi? İşte Türkiye devleti ve toplumun temizlikle karakteristik bağı kısaca bunlardan ibarettir. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |