Bir klasik herkesin okumuş olmayı istediği ancak kimsenin okumayı istemediği eserdir. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
Dünya tarihini doğru şekilde inceleyen herkes görecektir. Sümer Uygarlığı'nın orta dönemine kadar, “Kral Tanrılar ile Kadın Tanrıçalar” toplulukları birlikte eşit şekilde yönetmişlerdi. Hatta M.Ö.500 ve M.S.800'lere kadar Med, Pers, Sasani ve Helen İmparatorluklarında, Kadın Tanrıçalar yönetime ortaktılar. Söz konusu imparatorluklarda krallar bir iş yapacağı zaman, eşine veya kadın yetkililere sorup onayını almadan asla girişimde bulunmazdı. Bu düşünce ve inancın bazı Dualist Dinlerde küçük çaplı yaşatıldığını görüyoruz. En somut örneği ise İslam'ın tüm baskı ve katliamlarına rağmen, Kızılbaş Alevilik'te görülür. Kızılbaş Alevilerin çoğunluğu, kadının erkekle eşit olduğu kültürün nereden geldiğini doğru düzgün bilmeden yaşıyorlar. İslam'ın Hz. Alici Şii inancıyla bağ kurmaya çalışsalar da, Şiilik yaşam ve inanç şeklinin, Sünni İslam'dan daha bağnaz olduğu gerçeği, Alevileri tamamen boşa çıkarıyor. Asıl konuya dönecek olursak, bilindiği gibi Mısır Firavun Krallığı'nın son dönemlerine doğru, İsrailoğullarından olan Hz. İbrahim ve karısı Sara, Firavun'a uzun süre hizmet etmiştir. Yaklaşık olarak M.Ö.2500'lerden itibaren, Hz. İbrahim “Tek ve Gök Tanrıcılık” adıyla yeni bir inanç ortaya çıkardı. Bu düşünceyi daha sonra geliştirerek tüm dünyanın başına bela eden kişi, Hz. Musa ve diğer Yahudi ileri gelenleridir. Yahudilik Din adıyla gelişip saçılan bu tek tanrılı din, ilk zaferini kadını sosyal ve siyasal yaşamın tüm alanlarından geriye iterek egemenliğini ilan etti. Buna karşı çıkan veya uymayan birçok anne, taşlanıp kafaları kesilerek öldürüldüler. Böylece kadınlara büyük bir korku verilmiş oldu. Bunun yetmeyeceğini düşünen birçok Yahudi Peygamberler, kutsal kitap olarak hazırladıkları Tevrat'ta, Adem ve Havva hikayesiyle dünya yaşamındaki tek suçlu günahkar ve akılsız kişi olarak Havva'yı gösterdiler. Ve erkekten başka hiçbir insanın peygamber olamayacağı, toplumu yönetecek tek gücün erkek cinsiyetçi egemenlik olduğu, her üç dinin kutsal kitabında belgelenip kabul edildi. Kadınların ilk önce aşağılanıp hayvan derecesine sokulması, Yahudilik, Hıristiyanlık' ve İslam'la devam ettirilmiştir. M.S.610 yılında ortaya çıkan İslam, her iki dine şükrettirecek biçimde daha bağnaz ve katliamcı düşüncesiyle, kadınları erkeğin hizmet ve seks kölesi konumuna getirdi. Kadınlara yapılan bu zulüm, yüce Allah ve de din adıyla hem psikolojik hem de fiziki katliamlarla gerçekleşti.1800 yıllarında kapitalist canavarlaşmayla gerçekleşen kadın katliamlarını gündeme getirmek yeterli olmamakta. Esas kadın katliamlarının tarihi, tek tanrılı dinlerle başğladığını herkesin görüp bilmesi gerekir. Dikkat edilirse, ortaya çıkan sosyalist ve komünist devlet yönetimlerinin dışındaki Şeriat, kapitalist, liberal ve muhafazakâr tüm yönetimler, dinlerin her türlü düşünce ve yaşam şeklini kutsayıp yüceleterek iktidar olurlar ve toplumu da buna göre eğitip yetiştirirler. İnsanlığın büyük bir çoğunluğu kutsal, din, ırk ve lüks yaşam için, serbest piyasa ekonomisi adıyla kapitalizme tapınması, kadını öldürmeden ve seks kölesi yapmadan asla mümkün değil. Kadının seks köleliği ve katliamı sadece piyasada kullanmak olarak görülmemeli. Erkek egemen cinsiyetçi anlayış ve dine göre hareket eden her ortamda kadın seks kölesidir. Kapitalist vb. gerici iktidarların elinden din ve kadını kullanan olanaklar alınsa, kapitalizm bir gün dahi yaşayamayacağını çok iyi biliyor. Bunun içindir ki, sosyetik aklı kısa, her gördüğüne ağzı sulanan modacı kadınların dışında kapitalizm ve dinler, felsefi siyasal düşünen her kadını katlederek kendisine yaşam kaynağı buluyor. Kapitalizmle birlikte hareket eden yönetimlerin ana kaynağı olan dinler, tüm yönleriyle ele alınmadan, hiçbir açıklama ve anma çok fazla bir anlam ifade etmiyor. Bu vesileyle başta Mazdeizm inancının kadın Piri olan Hürrem olmak üzere, Clara Zetkin, Rosa Luxemburg ve devrimci yoldaşları, aynı zamanda ırkçı ve dinci faşizme karşı savaşan Türk ve Kürt kadın devrimlerin mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyorum. Ve bir gün 8 Mart'ın insanlığın ilan tarihi olacağı umuduyla, tüm devrimci kadınlara başarılar diliyorum. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |