..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Aþk Romaný > Ýsa Kantarcý




17 Aðustos 2024
Ýki Kýz Bir Erkek 10  
Ýsa Kantarcý
GENÇLÝK.................


:GI:
ONUNCU BÖLÜM


Zuhal, epey süredir bir cep telefonu istiyormuþ, derslerinde baþarýlý olunca annesi buna bir cep telefonu almýþ. Zuhal’ýn babasý iþ kazasýnda ölmüþ, annesi bahçede yetiþtirdiði sebzeleri satarak ve ineklerden elde ettiði süt, çökelek, tereyaðý satarak yetiþtirmiþ üç çocuðunu. Komþularýnýn ya da baþka köylünün tarlasýnda çalýþmýþ. Evin en küçüðü Zuhal, diðer ikisi erkek, gurbete çalýþmaya gitmiþler. Onlar eve para göndermeye baþlayýnca durumlarý iyiye gitmiþ; ama sonra oðlanlar kýz bulup evlenmiþler ve evi unutmuþlar. Ana kýz birbirine daha sýký sarýlmýþlar. Bir akþam vakti Zuhal annesine yalvar yakar aldýrdýðý cep telefonunu kurcalarken, (bir sürü özelliði var, kullanmasýný öðrenmeye çalýþýyor) telefon çalýyor, þaþýrýyor, kimseyi aramamýþ henüz, açýyor telefonu, tanýmadýðý biri. Yanlýþ numarayý aradýnýz diyor kibarca; ama karþý taraf onu lafa tutuyor, Zuhal de boþ bulunuyor, konuþacak kimsesi yok, yalnýzlýk acýsý çekiyor ve karþý tarafýn ses tonu yürek okþayan cinsten; duygulu, mýknatýs gibi içine çekiyor, bu þahýs düþünceli, ince konuþuyor. Sözleri kullanmasýný biliyor, uður böceði gibi konuþuyor ve laf uzuyor, genç adam espriler yapýyor. “Ne hoþ sesiniz var, iyi ki de yanlýþ aramýþým, ömrümce doðru kiþileri aradým da ne oldu, kuyumu kazdýlar. Sizden hiçbir þey istemiyorum, hayallerinizin arkasýndayým.” Zuhal, annesi çaðýrýnca telefonu kapatmýþ. Ertesi gün yine, bir ertesi gün yine konuþmuþlar. Üçüncü gün, gece vakti Zuhal’i konuþurken yakalamýþ annesi. Þoke olmuþ, kýzý birin mi buldu, bu muhabbet ne böyle?
“Hem telefonu kýrarým, hem kafaný! Tanýmadýðýn ya da tanýdýðýn adamlara güven olmaz! Onunla konuþmayacaksýn bir daha.”
Zuhal, aðlamaya baþlamýþ: “O çok iyi biri, ondan zarar gelmez” diye diretmiþ.
Anne, “ara onu, ben konuþacaðým onunla, sen de ses etme; dinle.”
Anne karþý taraftaki adamla konuþmaya baþlamýþ, onu sorgulamaya. Genç adam sinirlenip kontrolünü kaybedip küfürler yaðdýrmaya baþlamýþ. Zuhal, ayýlmýþ, onun numarasýný engellemiþ. Bu gece telefonuna bir mesaj gelmiþ. “Evin aþaðýsýndayým, az gel de konuþalým” demiþ. Baltayý arkasýna saklayýp konuþmaya gitmiþ, annesine haber verecekmiþ; ama olay büyümesin diye dememiþ. Çekip gitsin diye, “bir daha beni arama, benden uzak dur” diye konuþacakmýþ, meseleyi güzellikle halledecekmiþ. Karanlýkta çok zayýf ve ufak tefek birini görmüþ. Yahu bu 13 yaþýnda görünen bir çocuk gibi biri. Telefonda 1:80 boyunda olduðunu söylemiþti, menekþe yeþili gözleri vardý, e bu ne? Zuhal ince ve uzun kýz, genç adam kýzýn yanýnda çok kýsa kalýyor gibi. O telefondaki caným ses ve bu fizik hiç uyuþmuyor, o romantik sözler bu bücürden mi çýktý?
“Kimsin len!” diye sormuþ.
“Bir daha beni arama, buraya gelme, seni çok fena döverim ya da baþkalarý döver!”
“Beni sevgili gibi sevmek zorunda deðilsin, dost olalým.”
“Mümkün deðil.”
“Sen dostum olacaksýn, baþka çaren yok.”
Zuhal bir tokat patlatýyor.
“Dostluðu kabul etmiyorsan benden günah gitti! Benim olacaksýn” diyor genç adam, belinden býçak çýkarýyor, “gel benle; yoksa öldürürüm seni, anneni de.”
“Git bak kötü olur!”
Genç adam onu bir koldan tutup çekmek istiyor. Zuhal, arkasýna sakladýðý baltayý bir savuruyor, gen adam atik davranýp baþýný kaçýrmak istiyor; ama bir kulaðý kaptýrýyor.

Keskin balta jilet gibi kesip biçiyor kulaðý, baþta hiçbir þey hissetmiyor; ama az sonra; “yandým anam!” diyor, iki eliyle kanayan kulaðýný tutup kaçýyor. Zuhal dona kalýyor. Yardým etmek için peþinden koþacaðý sýrada duruyor, aklýna kesik kulak geliyor, kulaðý arýyor, az sonra onu bulup cebine koyuyor, baltayý da alýp fýrlýyor, onun gözden kaybolduðu yere gidiyor, sesleniyor: “Kaçma, gel, sana kesik kulaðýný vereceðim. Korkma, gel bu iþi güzellikle halledelim. Seni kulaðýnla hastaneye yetiþtirmemiz lazým.”
“O kulak senin olsun, seni kaçýrýp zincire vuracaðým.”
Sesin geldiði yöne giderken düþüyor, tepe taklak oluyor.
Hiçbir sözüne inanmadým, çaktýrmýyorum.
“Aslýnda amacým diðer kulaðýný da koparmak. Çünkü son dedikleri çok canýmý sýktý.”
“Bence sen evine git.”
“Yok, onu bulacaðým. Çok hýzlý koþuyor, av köpeði gibi.
Yoksa onu yakalardým.”
“Seni evine býrakalým.”
“Olmaz, bana tecavüz edeceðini söyledi. Ona bu gece iyi bir ders vermem lazým, anlasýn kiminle dans ettiðini. Saklanýyor, onu bulamayacaðýmý sanýyor. Bu iþi oyun olarak görüyor, beni takip ediyor. Buralarda bir yerde olmalý. Muhakkak bir saldýrý yapacak.”     
“Kaçýp gitmiþse? Bence kaçýp gitmiþtir.”
“Yok, buralarda bir yerde, hissediyorum.”
“Biz seni evine götürelim, baþýna kötü bir þey gelmeden.”
“Yok; ben ona bir ders vereceðim.”
Benle oyunun nelere mâl olduðunu görmeli.
Hadi çirkinsin, kýsasýn, bir þey demedik. Ama hep yalan dolan. Sürekli. Adam olsaydý dostum olurdu. Acýmýþtým o fareye.”
Zuhal, derede elini yüzünü yýkayýp geldi.
Ayak sesi duyuldu.
Gelen Melek!ti.
Zuhal ve Melek ortaokuldan arkadaþtý. Kucaklaþýp öpüþtüler.
“Nereye kayboldun?” dedi Seher.
Dolaþtým, eve gittim, ses çýkarmadan eve girdim, babam televizyon izliyordu, onu korkuttum, çok kýzdý, küfürler yaðdýrdý, kafama takýlmýþtý, onunla arkadaþlýk yapayým dedim, caný sýkýlýyordu, haydi kampa gidelim dedim, gelemem dedi, gelirsem Seher’e kýzýp orayý daðýtýrým.”
“Zevzeklik ettin.”
“Gelmeyeceðini biliyordum, gönlünü aldým. Ne yapýyorsunuz orada dedi, takýlýyoruz, gece çok güzel dedim, muhabbet ediyoruz. Yarýn da oradayýz, oradan býkana kadar, bize izin verirsin, deðil mi dedim. Umurumda deðil; isterseniz eve hiç gelmeyin. Ciddi misin dedim, evet dedi, zincirini kýran köpek gibi dýþarýlarda kalmak olur mu dedi. Orada gençlerle ortam baþka baba dedim, biz insan deðil miyiz? Gençliðimizi yaþasak ne olur, sen genç olmadýn mý? Anlayýþ gösterdi, yumuþadý. Peki dedi, kalýn istediðiniz kadar; ama evden ekmek yemek almak yok. aç köpek gibi kalacaðýz orada öyle mi, sen haz mý alacaksýn, gülmeye baþladý bu kez. Baba çok ilkelsin dedim þakadan, bir þekilde uçup gideriz evden, o zaman çok ararsýn bizi. Sonra aðladý, gidip ona sarýldým. Geçen seferki kapýþmadan dolayý çok kýrgýn ve kýzgýn. Ona dediðin laflarý deyip deyip durdu, ben babamla asla böyle konuþmadým dedi, çok üzüldüm haline.

Seher, kulaktan, olaydan söz etti, Melek de: “Hani nerde, gösterin?” dedi. Zuhal, kulaðý çýkardý. Melek, eline aldý kulaðý: “Vay be, bu gerçek bir kulaksa eðer, anlamanýn tek yolu altýný diþler gibi diþlemektir” dedi, ýsýrdý, çiðnemeye baþladý kulaðý. Þoke olmuþtuk. Melek kulaðý birden Seher’in aðzýna dayadý: “Sýra sende muþamba suratlý!” Bastýrýyordu, ilk kan aktý ve bu gece oluk olup kan akacak, ye þunu!”

Seher itti, direndi, Meleði tutup çekmek istedim, Zuhal, beni tutup çekti, karþý koydum, baltanýn sapýyla kafama vurdu.
Melek geri durdu, kulaðý çiðniyor, gülüyordu. Seher ise aðzýndaki þeyleri tükürüyordu.
“Seni öldüreceðim kardeþim!”
“Gerçek deðil ki bu.”
Zuhal de kulaðý alýp çiðnemeye baþladý: “Caný çekti annemin. Anneme pasta yaparken Melek geldi, gel kamp kurduk dedi, böyle bir þaka ayarladýk.”
“Þakanýza baþlarým!” dedi Seher, Zuhal hemen kaybol buradan!”
“Özür dilerim Seher abla.”
“Kabul etmiyorum!”
“Ya zaten fazla kalmayacaktým ki, anneme Melek’lere gidiyorum, az oturup geleceðim demiþtim, Melek çok ýsrar etti, bu þaka onun icadý.”
“Öyle mi kardeþim?”
“Öyle?”
“Peki, bir süre bizle takýlýrsýn.”
Zuhal þöyle dedi: “O bücür çocuk olayý gerçek ama. Buraya geleceðini söyledi.”
Epey sohbet ettik ve Zuhal’in eve gitme vakti geldi, Melek yorgun hissediyordu, uzanmýþtý, bizle gelmek istemedi, Zuhal ile yol çýkacaktýk.
Seher þöyle dedi: “Ne yalan söyleyeyim, bu kulak iþinin þaka olmasý bende hayal kýrýklýðý yarattý. Ýyiydi, güzeldi hikaye, tehlikeliydi; ama zýrt bitti.
Zuhal: “Böyle hemen final yapmayacaktýk; ama Melek sonlandýrdý.”
Ýlerledik. Uzun bir süre sessizdik.
Zuhal dedi ki: “Seher abla bu ara depresyonda, annesi bize gelip annemle sohbet eder, dert yanar.”
“Normal olmayan kim var ki?”
“Orasý öyle tabi. Sen ona vurgunsun galiba.”
“Yok ya.”
“O sýkýntýdýr, bence uzak dur ondan, kendini bulamadý, hayatta ne yapmak istediðini bilmiyor, onu iyi bilirim, sen iyi birisin. O sevdiði erkeðin bütün güzel enerjisini sülük gibi çeker alýr, doymaz.”
“Hep evde misin?”
“Lokantada çalýþýyorum, garsonum, adamýn sigarasý bitmiþse bana aldýrýyorlar, yapýlacak iþ deðil. Ama ne yaparsýn, para için katlanýyorsun. Þapþalýn biri var, beni seviyor, arkadaþý ona diyor ki: Oðlum seviyorsan git söyle, çiçek al. O þapþal da diyor ki: Ben anneme bile çiçek almadým, ona neden alayým? Bunu duydum, iðrendim ondan. Ýnsan uzaktan da sevebilir, en iyisi bu olsa gerek. Bir onla muhatap olacaktým, þansýný kaçýrdý. Ama yalnýzlýk zor bazen. Birini sevmem gerekecek, ciddi biçimde, buna deðecek biri olsa bari.”
“Umarým. Sana dua edeceðim.”
Güldü sevinerek: “Teþekkür ederim. Arkadaþlýk etmeyi seviyorum, hiç erkek arkadaþým olmadý. Kýz arkadaþlarým bir sürü sevgili edindi, ben bir iliþki bile yaþamadým.”
“Çok parlak bir þey deðil.
“Öyle diyorlar onlar da heyecanlarý gidince. Lanetler okuyorlar. O zaman seviniyorum iyi ki yalnýzým diye. Evlilik bana çok ters geliyor.”
“Neden?”
“Sabah solumdan kalktým, yüzüne gülümsemek zorunda deðilim. Bu kýz çok suratsýz diye düþünür, kahvaltý yapmak gelmez içimden, yapmam. O yapmak ister. Bu kýzýn nesi var der, hasta. Kendime dayanamam bazen, baþkasýna nasýl dayanýrým?”
“Zamanla bakýþ açýn deðiþir. Sen de sert bir kýzken yumuþak bir kýz oluverirsin.”
“Sevdim bu kelimeleri. Sen insan ruhundan anlýyorsun?” “Beni yanýnda ne olarak görmek isterdin?”
“Bilmem.”
“Açýk konuþ. ‘Sevgili’, ‘kardeþ,’ ‘komþu kýz,’ ‘dost kýz.’ Sadece seç birini, oyun gibi düþün.”
Çekiciydi, ‘sevgili’ demek içimden geçti.
“Dost kýz” dedim.
‘Sevgili’ demek istedin, diyemedin.”
Güldük.
“Ben aþýk olunca onunla birlikte yaþamak isterim. Evlenmek gerekmiyor ki.”
“Sözünü ettiðim aþk sayýlmýyor.”
“Neden?
“Ýnsan aþýk olunca evlenmek ister çünkü.
Annem düþüncelerimi bilmiyor. Bilse çok kýzar. Ben bebekleri çok severim. Saðlam, güçlü bir erkeði sevmek isterim, babamý hiç görmedim, fotoðraflarda gördüm, abilerimi de küçüklüðümden hatýrlarým. Bir devlet dairesine bir yere annemle bir iþi halletmek için girdiðimde garip bakýyorlar, bazen annem bir þey diyor þiveyle, aptal köylü karý diye düþündüklerini biliyorum. Annem doðal, basit biridir. Okumasý yazmasý iyi deðil. Kadýný çok kolay ezebiliyorlar, baþýnda bir erkek olsa baþka. Polis olurum herhalde, kafaya koydum. Ama sinirlenirim, vururum birini. Biri tokat atar, bir yumruk, zýmbalarým onu kurþunla yere.” Güldü. Küçükken polis olmak isterdim. Simental cinsi inek alýp üretmek, sütünü satmak. Böyle bir hayalim var, 5 tane olsa, sonra 10. Anneme diyorum, koca ahýr yapmak lazým, yaparýz diyorum, sütü, eti fazla bu ýrkýn, yerli ýrklar öyle deðil. Bir de keçi iþine girdik mi, koyun da olabilir. Diyelim ki ben üniversite bitirdim, ki bitireceðim, veteriner olacaðým, mücadele lazým. Umarým günün birinde gücüm tükenmez.”
Sustu.
“Güvenebileceðim tek arkadaþým Melek. Onunla ayný sýnýftaydýk, o býraktý. Bir çocuk vardý, onunla çok iyi arkadaþtýk. Bebeksi bir arkadaþlýktý.
“Bu bebeksi arkadaþlýk demeni anlamadým? Ruhsal temasý mý kast ettin?
“Hah! Dile getiremediðim buydu dedi, evet ruhsal bir zevk verirdi çocuk. Aðzý çok laf yapmazdý; iyi hissettirirdi. Ruh nedir? Ben ruhumu görmek isterdim. Ruhu nasýl görebiliriz?”
“Bilmem.”
“Neye benzer?”
“Iþýk gibi beyaz bir þey sanýrým.”
“Melekler ne benzer?”
“Kanatlarý varmýþ.”
“Rüyanda hiç gördün mü?”
“Hayýr.”
“Þeytan neye benzer? Þeytan insaný nasýl ele geçirir?”
“Yavaþ yavaþ ya da bir anda.”
“Seni ele geçirdi mi?”
“Arada.”
“Ondan kendini nasýl korursun?”
“Annem bazý þeyler öðretti, dua filan. ‘Ýçinde pis þeylere yer verme’ gibi öðütler.”
“Benim hep düþündüðüm þeyler bunlar, kafamda canlandýrmaya çalýþýrým. O çocuk taþýnýnca okuldan ayrýldý. Bir parçam da onunla gitti. Annemin öðrettiði dualar iþe yaramadý. O salak zaten aptal ve kötü kýzýn birine meylederdi. Görünce sinirlenirdim. Ýkisi de pataklamak isterdim sopayla. Karpuz yetiþtirebilirim, sera kurmak lazým, adamýn biri kekik aromalý karpuz yetiþtiriyor serada, karpuzlar bir kiloya gelince damla sulama sistemiyle doðan topladýðý kazanlarda kaynattýðý kekikleri veriyor karpuzlara, ayrýca pekmez de veriyormuþ, ne pekmezi demedi, ama keçi boynuzu pekmezinin bitkileri deli dehþet hýzla büyüttüðünü biliyorum. Adam o karpuzlarý kilosu 6 liradan satýyor. Müthiþ talep varmýþ. Bir diðer üretici: Topraksýz çilek ya da marul üretimi diye bir þey var. Çok yere gerek yok, raf raf yapmýþ adam. Satýn aldýklarý marullar acýymýþ, tatlýsýný üretelim demiþler, iþe böyle girmiþler. Topraksýz biçimde üretiyorlar serada. Sera kursam bana yardým eder misin?”
“Ücretimi ödersen neden olmasýn?”
“Seversek birbirimizi, evlenirsek?”
“Olur olur, kaderse varsa olur.”
“Bu kader þeysini de anlamýyorum.”
“Bizim tarlada iyi mýsýr olur, annem onlarý pazarda satar. Bazýsý çok alýr. Sahilde dört tekerli arabalarda haþlayýp ya da közleyip satýyorlar. Ben yapsam o iþi diyorum. Annem gecelerde kalýp baþýma bir þey gelir diye korktuðundan sen beceremezsin o iþi diyor. Sence ben ne iþ yapmalýyým, buraya ne gider?
“Koyun iþinde iyi para varmýþ, yaptýðýn yatýrýmý 2 senede çýkarýyorsun diyor üreticiden duydum. Belgesellerde gördüm, internette okudum. On koyun, 2 koç alýp girsen bu iþe mesela, öyle koskoca bir aðýl yapmana gerek yok.”
“Ya bizim altý inek var, bakmasý çok zor.”
“Onlar hazine. Ahýrýn sahibi sen olsan?”
“Bambaþka olur, ahýra sevinçle girerim.”
“Sahip ol o zaman. Annen seni motive etmesini bilmiyor. Annende güven duygusu yaratman lazým. Çünkü ondan kendini, düþündüklerini saklýyorsun.”
Güldü: “Doktor gibisin. Sevdim seni! Bazý köylüler var, sütlerini þehirde belli müþterilerine götürüyorlar, küçük ticari araçla, ta kapýya kadar, sütün parasýný alýyorlar kapýda, pazarda beklemek derdi yok. Annemin pazarda caný çýkýyor. Bir ehliyet almam lazým, bu iþi yapabilirim, anneme bir þeyler kanýtlamalýyým.”
Eve geldik. Tek katlý bir evdi, sývasý yoktu,
“Bekle az dedi, evin bir tarafýna gitti.
Evin çevresi koca koca aðaçlarla dolu, yanda bir ahþap ev var, eski, sanýrým ilk evleri bu olmalý, sonra tuðla ev yapmýþlar. Bu ahþap evde yaþamak isterdim. Tahtalar gýcýrdar, tahta kokar. Ahþap evler çok ilgimi çeker, kayýkhanedeki ahþap kulübelere bile bayýlýrým. Issýzlýktaki ormanlýk alanlarda köpekler için kulübeler yapar býrakýrlar. Onlar bile bana yaþanýlasý gelirdi bana.
“Bizim kümesten.” Poþeti uzattý, “Seher ablaya ver. Ýçinde 10 yumurta var.”
Bir süre onu hayranlýkla izledim, içi çok güzeldi, umutlarý, hayalleri, tazeliði, bastým, Ýlerliyordum.
Koþarak gelmiþ, bir omzuma dokundu.
“Bir þey unuttum.” dedi.
Gülmek geldi içimden: “Nedir?”
“Sana sarýlabilir miyim?”
Birbirimize sarýldýk. Bunu çok istemiþ; ama söyleyememiþtim. Ýçim ferahladý.
Bir süre sýk sýký öyle kaldýk, yanaklarýný öptüm ve beni býrakýp güvercin gibi fýrlayýp gitti.
Biraz yürüdüm ve topraða oturdum, duygulaným halini korumak ve hissetmek istemiþtim, yürüyerek onu harcamak istemedim, bir süre meditasyon yapar gibi durmaya karar vermiþtim. O sihirli þeyi iyice hissetmek…
Gökyüzündeki aya baktým. Bir cýrcýr böceði ötüyordu. Evden sesler geldi, ayaða kalkýp baktým, kapýnýn ýþýðý yanýyor. Bir adam sesi ve Zuhal’in sesi.
“Nerdeydin?
“Seni ilgilendirmez. Çekil önümden.”
“Dur yeðenim, konuþmamýz lazým.”
“Býrak kolumu!”
“Býrakmam. Nerdeydin?”
“Biraz gezdim; sen bana karýþamazsýn tamam mý?”
“Bak sabah biri bana seni sordu, evin önünden birkaç kez geçti.”
“Nasýl biri?”
“Bücürün teki, çocuk gibi bir genç adam. Ne yapacaksýn onu dedim?”
“Hiç dedi, okuldan arkadaþým. Nerdeyse dövecektim onu. Þimdi anlat bana, kim bu bit, neden dolanýyor burada, senle ne alakasý var?”
“Kolumu býrak!”
Adam inledi; “ah baþým!” diyordu, “baþým gitti... Kaçma kýz… gel buraya konuþacaðýz…”
Zuhal, koþarak geliyordu bana doðru. Yanýmdan geçiyordu, ses verdim, durup baktý. Gel iþareti yaptý. Biraz koþtuk ve ekin tarlasýnýn içine dalýp saklandýk.
“Annem endiþelenmiþ. Telefon etmiþ Seher’lere, burada yok demiþler, o da dayýma bak demiþ. Biri beni kaçýrdý diye düþünmüþ. Dayým dediðim tip de benden 3 yaþ büyük. Malýn teki. Evden çýkarken annemden izin almadým, izin vermezdi. Melek odamýn camýna týklattý.”
“Þimdi ne olacak?”
“Güldü: “Evine gider, yarýn sanayide iþi var.”
“Annene iyi olduðunu bildirsen.”
“Yok; dayým söyler. Ölürüm de bu gece kalmam o evde.”
Kendini babam yerine koymayan çalýþan pislik, içmiþ, kokuyordu, kafasý güzel. Hayatta hiçbir þey deðil; olamadý, sen mi beni koruyacaksýn. Kimsin ki sen, adi herif! Bir gram iyiliði yoktur bana, küçükken beni olur olmaz sebeple döverdi. Hiç sevmem onu. Bir kere de bizi önemsediðini görmedim, bir hediye getir, bir iþ yap; yok. Annem ondan yardým istediðinde bir yalan atar; gelmez.”
Kadýn sesi duyduk.
“Bu annem.” dedi Zuhal.
“Lan it, kýzý neden kaçýrdýn, onu getir demedim mi?”
“Ya abla, itti beni, konuþacaktým. Baþým fena çarptý duvara.”
“Defol git lan, bir daha da gelme buraya, senden yardým istedim; her þeyi berbat ettin!”
“Kusura bakma abla.”
“Ýçmiþsin bir de, seni hergele!”
Dayý, uzaklaþýp gitti. Anne kapýdan seslendi, aðlýyordu:
“Ah Zuhal kýzým neden böyle yaptýn, dayýnýn baþýný yardýn, sen iyi bir kýzdýn, sana ne oldu, gel anlat derdini, gel haydi, seni bekliyorum. Lütfen gel.”
Zuhal þöyle söylendi: “Of, gitsem mi… içim acýdý. Annemi üzmek istemem. Çok üzülürüm…”
Zuhal baðýrdý: “Aðlama anne, ben kötü bir þey yapmadým, az hava alayým diye çýktým.”
“Tamam; gel içeri.”
“Sabah gelirim.”
“Aklým sende kalýr.”
“Kalmasýn; sabah görüþürüz, bir komþuya gideceðim.”
Ýlerliyorduk.
Eh, artýk zincirleri kýrayým artýk. Sabýr sabýr. Bu annem üzülmesin þeysi de hasta etti beni. Tarih yazacaðým ben.” Güldü: “Anne þeysi engel.”
“Ne tarihi?”
“Tarih yazan insanlar sokaklarda yetiþir, piçtirler. Çete, örgüt, mafya kurarlar.”
Kavgadan gelirler ve kavga etmeyi iyi bilirler. Bu kimseler ilginç boyutlara gitmekten çekinmezler, delidirler, onlarý unutulmaz yapan, baþarýlý kýlan budur. Bazen beni hasta ediyor bazý sevgiler. Can çekiþen ve ölen bir hasta gibiyim bazen, ölü bir süreç yaþarým, boðulan biri gibi, bu süreçte enerjim bitiktir, gücüm yetersiz, farkýndalýk bitik, cansýz durumda kalýrým, dayanýrým bu berbat hale ve belli bir zaman sonra suni teneffüsle hayata döndürülen hasta gibi kendime gelmeye, canlý nefes alýp vermeye baþlarým.”
“Dayýnýn baþýna ne yaptýn?”
“Ben ona bir þey yapmadým ki. Koldan tuttu, ittim, düþtü. Kaza.”
Sustu.
Az sonra aðlayacak gibi dedi ki: “Ya aslýnda dayýmý çok severdim. Hiç böyle olmamýþtýk. Keþke ona itmeseydim, aðlamaya baþladý, ben bu duygusallýkla tarih yazamam, bir þey olamam. Onun iyi yönleri de var. Sinirden neler dedim.”
Karþýda biri vardý. Aniden fark ettik onu. Zýnk diye durduk.
Ses geldi: “Zuhal, kaçma, az gel konuþalým” dedi dayý,
“Yanýndaki kim?”
“Sevgilim.”
Bir ses geldi: “Neler oluyor orada?” Kenan’dý bu.
Dayý bize doðru geldi. Bana ters ters baktý. Dayý benden uzun ve yapýlýydý. Bana dalacak gibiydi.
Kenan tam bu sýrada geldi: “Hasan, seni Ýsa’yla tanýþtýrayým. Seher’i okulda korumuþtur, harika biridir.
Dayý: “Hý, bu iyi oldu.” Bana elini uzattý, el sýkýþtýk.
“Onlarý rahat býrak, ben sana eve git demedim mi kardeþim, kafan güzel, çok içtik, býrak çocuklarý, takýlsýnlar, kamp yapýyorlar derede. Melek de orada. Zuhal sabah döner, tasa etme. Bak iþine.”
Kenan, onu koluna girdi, onunla uzaklaþtý oradan.
Kenan olmasaydý dayýyý yere sermeye kafaya koymuþtum. Neyse ki kavga çýkmadý. Kafasý güzel adamý dövmek kolaydýr.
“Kavga olsa dayýmý dövmeye gücün yeter miydi?”
“O bana yumruk atana kadar ensesinde Trabzon ekmeði piþiririm.”
Zuhal, delice gülmeye baþladý.
“Ama o yýllarca lisanslý boks yaptý, seni hurda haþat eder.”
“Ben de güreþ bilirim. Ellerim ayý pençesi gibidir, bir yakaladým mý iþi biter.”
Geriden ses geldi, Hasan ve Kenan geliyordu. Bekledik.
Hasan’ýn gözleri yaþlýydý.
“Zuhal sen git, biz Ýsa’yla bir þeyler konuþacaðýz, sen kampa git, Ýsa gelir” dedi Kenan.
Zuhal gitti. Hasan çocuk gibi aðlamaya baþladý.
“Neyin var Hasan kardeþ?” dedim.
“Ya” dedi Kenan, “caný sýkýldý, tam evinin yoluna girdi, köpek gibi aðlamaya baþladý, ne yapacaðýmý bilemedim, kendimi öldüreceðim dedi, bana söyledin gibi uygun þeyler söyler de içi rahat etsin.”
Ne diyeceðimi bilemedim.
Hasan þöyle dedi aðlayarak: “Hayatým berbat. Sorunlarýmý çözmem lazým. Ümit yok. Ýnsan yalnýzca acýyla büyür dedi iþ yerinden bir arkadaþ. Bu acýlar canýma tak etti. Ýyi þeyler olsun istiyorum; ama olmuyor, mücadeleden yoruldum. Sanayine çalýþmak çok zor. Bir kýz sevdim; vermediler, kýz benle iliþkiyi gizlice sürdürdü, þehirde oturalým dedi, kirayý nasýl vereyim dedim, ben çocuk büyüteceðim dedi, tek ben çalýþýrsam geçinemeyiz dedim, sonra pes etti, gelecek yok dedi, paran yok dedi, en iyisi ayrýlalým, terk etti beni, parasý olan bir adamla evlendi. Onu unutamadým. Babam yok, annem yok, onlardan kalma eski evde oturuyorum.”
“Aþk acýsý zamanla geçer. Bence sen gayeti güçlü, dirayetli birisin. Mücadeleci birisin.”
“Nerden anladýn?!” dedi þaþkýnlýkla.
“Öyle hissettim.”
“Sen motivasyonu yüksek birisin. Tuttuðunu koparan birisin. Yalnýz sorun þu; fazla bira içtin, zihnin geçmiþe gitti, kafan bulandý, unuttuðun kýzý hatýrladýn, zihnin kontrolden çýktý. Aslýnda sen bu deðilsin. Þimdi kafan uçtu. Uçtuðu için her þeye olumsuz ve duygusal açýdan baktýn, çok karanlýk hissettin. Bütün mesele bu.”
Hasan, büyülenmiþ gibi baktý bana. Gülümsedi: “Evet ya, evet ya! Baþta harika hissediyordum.” Gülmeye baþladý. Güldü ve rahatladý.
“Tamam; biz gidelim” dedi Kenan, “sende bir ýþýk var.”
“Yok; kitap okumanýn faydasý, yoðun sevgi, biraz sezgi.”
Onlar giderken oradan uzaklaþtým. Sonra Zuhal koþarak yanýma geldi.
“Ne oldu?”
“Hiç.”
“Çok merak ettim?”
“Sohbet. Ýyi biri dayýn. Arkadaþ olduk.”
“Hadi be, kimseyle arkadaþ olmaz ki o.”
“Benle oldu.”
“Hayret. Ne yaptýn ona?”
“Hiç.”
“Bir þey yaptýn?”
“Yok; sohbet ettik.”
“Ne yaptýn?”
“Bilgi verdim.”
“Ne bilgisi?”
“Hayata tutunma bilgisi.”
“Nasýl yani?”
“Gazete okur musun?”
“Yok; zaman kaybý.”
“Haber izler misin?”
“Kötü haberler moralimiz bozuyor, asla izlemem.”
Sessizlik oldu.
“Aslýnda dünyayý gezmek isterdim; ama burada küçük sorunlarla boðuþ dur. Kendini kanýtlayýnca da sorun bitmiyor ki.”




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk romaný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýki Kýz Bir Erkek
Ýki Genç Kýz Sohbet Ederken
Ýyi Kýzlar Aþýk Olur 1
Ýki Kýz Bir Erkek 4
Köylü Kýz Kezban
Ýki Kýz Bir Erkek 3
Ýki Kýz Bir Erkek 12
Ýki Kýz Bir Erkek 5
Ýki Kýz Bir Erkek 7
Ýki Kýz Bir Erkek 13

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Murat, Mevlüt, Muzaffer ve Ýsa
Vahþi Ormanda Tek Baþýna 2
Vahþi Ormanda Tek Baþýna
Sokaklarýn Ruhu
Kurtlar ve Ýnsanlar
Silikon Kadýn
Ýki Kýz Bir Erkek 14
Silikon Kadýn 2
Kurtlar ve Ýnsanlar 6
Vahþi Ormanda Tek Baþýna 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Göðsümde Ateþ Böceði Gibi Parlayacak [Þiir]
Þimdi Yak Bir Sigara [Þiir]
Rüya Tarlasýnda Bitmiþ Bir Kýz Gördüm [Þiir]
Sahil Olduklarýný Hatýrla [Þiir]
Bir Kadýnýn Geliþim Süreci [Þiir]
Remzi [Þiir]
Seni Mutlu Edeceðim [Þiir]
Birds And Girls [Þiir]
Kapý Açan, Cebrail [Þiir]
Hayraný Olduðum Tek Þey [Þiir]


Ýsa Kantarcý kimdir?

yazar

Etkilendiði Yazarlar:
jack london


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ýsa Kantarcý, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.