..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Cahit KILIÇ




6 Haziran 2009
Aydın Kimdir, Nasıl Aydın Olunur?  
Cahit KILIÇ
Aydınlanma Çağını bilmeden nasıl aydın olunur? Kendini " aydın" diye tarif eden herkes aydın mıdır?


:BDBG:
Epeydir kafamda tasarladığım ama bir türlü oturup da yazamadığım bir konudur bu. Son birkaç yılda ülkemizde önüne gelen “ Aydınlar olarak” “ Ben bir aydın insan olarak” “Aydınlar mektup yazdılar” “ Aydınlar özür dilediler” ve sair söylemlerle bir Aydın havası çalıyor.

Geliniz “Aydın” tarifi yapmadan önce bir “ Aydınlanma Çağına” kadar gidelim. Neler olmuş, kimler bu akıma katılmış ve ‘Aydınlanma Manifestosu’nu kimler kaleme almış, kimler nasıl savunmuşlar ve nereye ulaşmışlar ona bir bakalım.

AYDINLANMA ÇAĞI

Aydınlanma nedir: Eleştirel felsefenin babası kabul edilen Immanuel Kant (22 Nisan 1724 Königsberg – 12 Şubat 1804 Königsberg, bugünkü Kaliningrad) şu tarifi yapar “ Aydınlanma, insanın kendi kusuru nedeniyle içinde bulunduğu erginlik öncesi durumdan çıkışı olarak tanımlanır. Ergin olmayış, insanın bir başkası tarafından yönetilmeksizin kendi aklını kullanma yeteneğinden yoksun olma durumudur. Bu durum, akıl yetersizliğinden değil de, insanın başkasının yönetmesine gerek kalmadan kendi kendini yönetecek kararlılık ve yüreklilik eksikliği sonucu ortaya çıkıyorsa, bütünüyle bizim hatamızdan kaynaklanıyor demektir. Sapare aude! Kendi aklını kullanma yürekliliğini göster. İşte Aydınlanmanın sloganı.” (1784)

XVIII. yy ENTELEKTÜEL HAREKETİ VE BU HAREKETİ BAŞLATAN AYDINLAR

XVIII.yy aydınları “ İnsanın belirgin özelliği bilme ve öğrenme yetisidir; insanlar yetisini önyargılara ve kör inançlara karşı kullanmak zorundadır.” teziyle ilk kez ilahi esine ve dini otoriteye karşı önceliği akla ve deneyime vermiş olan Galilei’nin , Descartes’ın ve Newton’un mirasçıları olarak, ve o yüzyılın aydınları John Locke (29 Ağustos 1632 – 28 Ekim 1704) ve Pierre Bayle’İ (1647-1706) izleyerek ermişlerin yaşamı gibi sözde ilahi gerekçeleri veya doğaüstüne dayalı açıklamaları çürütmek amacıyla, eleştirel bir yöntem belirler ve aynı süreçte ilahi hukuka dayanan monarşiyi eleştirmeye başlarlar.

Montesquieu (1689 – 1755) Avrupa ve özellikle İngiltere’ye yaptığı bir seyahatten sonra, yeni bir tarih felsefesi formüle eder. “ Her monarşi yönetiminde, gerek ahlaki, gerek maddi birtakım genel nedenler vardır. Bu nedenler o monarşiyi yükseltir, destekler veya yıkılıp gitmesine neden olur; meydana gelen olaylar bu nedenlerin etkisiyle gerçekleşir.” ( Considerations sur les Causes de la Grandeur des Romains et de Leur Décadence, 1734)
Montesquieu, 1748 yılında Kanunların Ruhu Üzerine (Del’ Esprit des Lois) adlı eserini yayımlar ve büyük bir başarı kazanır. Bir dönüm noktası olan bu eserinde, siyasi düzenleri analiz ederken bir ülkenin yasalarını, onun törelerine, iklimine ve ekonomisine bağlayan kaçınılmaz ilişkileri açıkça anlatır. Monarşik düzenin göreceliğini açık saçık ortaya koyar.
Bir yıl sonra Denis Diderot, (5 Ekim, 1713 - 31 Temmuz, 1784) Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup ( Lettre sur les Avaugles à L’usage de Ceux Qui Voient, 1749) adlı eserini yayımlarken Geroges Buffon ‘da (1707 – 1788) Genel ve Özel Doğa Tarihi ( Histoire Naturelle Générale et Particuliére, 1749) adlı eserinin birinci cildini yayımlar. 1751’de de gene Diderot ve Jean le Rond d'Alembert’in (1717 – 1783) hazırladığı Ansiklepodi’nin birinci cildiyle, Voltaire’in XIV. Louis Asrı (Le Siecle de Louis XIV) eserleri yayımlanır.

Böylece 1750 – 1775 yılları arasında Aydınlanma Çağı’nın temel düşünceleri netleşir ve yayılmaya başlar. İngiliz kurumlarının ve İngilizlerin sahip olduğu özgürlüklere hayran olan Voltaire, (1694 – 1778) XV. Louis’in yönetimine şiddetli eleştiriler yöneltir. Voltaire, gerek Felsefe Mektupları (Lettres Philosophiques) gerekse İngiltere mektupları (Lettres Anglaisas 1734) ve de kitaplarında bilhassa da yazışmalarında entelektüel bakış açılarını ortaya koyar ve büyük bir etki sağlar. Toplumsal konularda ılımlılık göstermesine rağmen, adalet konusundaki haksızlıklara, fanatizme ve hoşgörüsüzlüğe şiddetle karşı çıkar. Ve onun döneminde Fransız Aydınlanması, Avrupa’nın kültürlü kesimini adeta fetheder. Voltaire, 1765’te şunları yazar : “ Akıllarda bir devrim gerçekleşti, Aydınlanmanın her köşeye yayıldığına şüphe yok.”


AYDINLANMA ÇAĞINDA ANA UNSURLARIN TARİFİ (ÖZETLE)


Aklın hakları: Lambert Markizi 1715’te “ Felsefe yapmak, akla onurunu bütünüyle teslim etmek, ona haklarını kazandırma, geleneğin ve otoritenin boyunduruğunu sarsmaktır” diye yazar. Aydınlanma düşüncesinin ortak temeli, aşkınlığın gerçeklikten önce geldiğini savunan metafiziği dışlamaktır.

Doğa rasyoneldir: Gerçeklik, fiziki dünyada, pratik evrende aranır. Dogmalar ve esinlenmiş gerçeklikler bir kenara atılarak gözler insanların ve nesnelerin somut dünyasına çevrilir. Akıl, dinin her şeyi açıklama, her şeye nokta koyma iddiasına karşı çıkar.

Özgürlük: “ İnsanın doğadan aldığı ve sahip olabileceği iyi şeylerin en değerlisi olarak kabul edilen durum, özgür olmaktır; bu durum ne bir başka durumla değiştirilebilir, ne satılabilir, ne de yitirilebilir; çünkü bütün insanlar doğal olarak özgür doğar, yani bir efendinin boyunduruğu altında değillerdir; kimsenin bir insanı mülkü olarak görmeğe hakkı yoktur. Bu durum gereğince de insanlar, kendilerince iyi kabul ettikleri her şeyi yapma gücünü, doğanın kendisinden almışlardır. Eylemlerini kendi keyiflerine göre yapma, mülklerini istedikleri gibi tasarruf etme hakkına sahiptirler. Yeter ki tabii oldukları hükümetin yasalarına aykırı bir şey yapmasınlar.” Louis de JAUCOURT (1704 – 1779)



AYDINLANMA’NIN MANİFESTOSU – Encyclopédie- Ansiklopedi


Filozof Denis Diderot ve matematikçi d'Alembert’in ortak hazırladıkları ve yayımcı Le Breton’un yayımladığı ve onlarca yazarın yer aldığı, 71.818 madde, 25 yıllık bir çalışmanın sonucu ortaya çıkan 17 cilt metin, 11 cilt tutan resimli oymabaskı planşlar. Kendi yüzyılının bir yayıncılık şaheseridir. Aydınlanma’nın en ateşli savunucusu Diderot ‘un yanı sıra Voltaire, Montesquieu, Rousseau, Buffon, Helvétius, d’Holbach, Quesnay, de Jaucourt, Grimm ve Turgot’nun katkılarıyla Aydınlanma Çağının başlamasını ve yayılmasını sağlayan ve de Aydınlanma’nın tüm ana fikirlerini ortaya koyan gerçek bir manifesto.
Ana başlıklar: Keyfiliğe karşı özgürlük için mücadele, Hoşgörüsüzlüğe karşı çıkma, Doğal eşitlik, Liberalizm ve yararcılık, Duyularla öğrenme, Aydın despotluğunun çelişkileri, Akılcılık.

Ayrıca radikal demokrat kavramları savunan Jean-Jacques Rousseau’nun,(1712 – 1778) Toplum Sözleşmesi ( Du Contrat Social, 1762) isimli eserini de bu kategoriye dâhil edelim.


AYDIN İNSANIN TARİFİ


Sözlük tarifi: Okumuş, kültürlü, ileri düşünceli, geniş bir bilgi birikimine sahip, ülkesinin ve insanlığın sorunlarıyla ilgilenen ve çeşitli biçimlerde (özellikle yazarak) kendini ifade eden kişi. Entelektüel. Münevver.


Bir başka tarif: 1960'larda Zeki SOFUOĞLU'nun bir konferansında söylediği ve Şevket Süreyya tarafından 1970'li yıllarda yazdığı bir yazıda yer alan "aydın" ın nitelikleri:
- Aydın, evvela, bir fikir, amaç (ülkü) ve karakter sahibi olacaktır. Amaç, ya da ülkü bir inanıştır. Bu inanılışa ise ihanet edemez.
Aydın, kandırmaz. Fakat inandırır. İnandırma yolunda ise, ancak bilime ve yüksek müspet bilgilere yer verir. Kafasında dokunulmaz "tabu"ların yeri yoktur.
Aydın cesurdur. Medeni cesaret sahibidir. Medeni cesaret ise, aydın için kahramanlık değil, doğal vasıftır.
Aydın hakikat bildiği, gerçek bildiği şeyi kendisine saklamaz. Onu yaymayı da vazife bilir.
Aydın toplumun hayrını ve çıkarlarını, kendi hayrının ve çıkarlarının üstünde tutar. Topluma verir, ama toplumdan karşılığını beklemez.
Aydın, bağlandığı ilkelere uygun bir yaşam sürdüren, dürüst ve feragatli bir insandır. Onun yaşamı ile prensipleri arasında çelişme yoktur.



Cahit KILIÇ
6 Haziran 2009 / İstanbul






.Eleştiriler & Yorumlar

:: Haklısınız Hocam..
Gönderen: Şenol Durmuş / , Türkiye
15 Temmuz 2010
Değerli Hocam geniş boyutlu bu önemli yazınızı yeni okudum...Avrupa toplumlarında ki gerçek aydınlar sayesinde günümüzün modern dünyası oluştu..Her ne kadar bizim gibi geri kalmış hatta kalmak da ısrar eden toplumlar bu dünyayı yaşamasa da... Haklısınız, tespit ettiğiniz bu sözde aydınlar sayesinde de ortalık aydın pazarına dönmüş..Ne alırsan 500 misali.. Televizyonlar, gazeteler, köşeler vakıflar, dergiler, üniversiteliler bunların barınma geçinme alanı ve rant kapısı oldu.. Ben bu insanların ne aldığı eğitimi ne diplomasını ne de ünvanını önemsiyorum.. Ben bunları eğitimli köylü kurnazı olarak görüyorum..Tarlada çalışan, sonra komşusunun tarlasına, yeni aldığı traktörüne göz diken bir köylü olarak görüyorum... Bu adamlar çıkarları uğruna kalemini, makamını, düşüncesini satan şehirli köylülerdir.. Düşünmekte zorlanan, sorgulama yeteneği olmayan bir toplumda böyle aydınların çıkması gayet normaldir.. Bunların köylü olduğunun ve sorunlu insanlar olduğunun ispatı da televizyon ekranlarıdır.. Siyaset programlarında nasılda bağırarak, haykırarak, sinirlenerek kavga ederek, tartışıyorlar..Aynı mecliste olduğu gibi.. Aynı köy, mahalle kahvesinde olduğu gibi... Avrupa da bir adam bağırarak konuştuğu zaman insanlar hemen ondan kaçar yahut ona bir psikolog tavsiye eder..Çünkü o adamı delirme aşamasına gelmiş bir hasta olarak görürler.. İşte bizim aydınımız, memurumuz, işçimiz, siyasetimiz, edebiyatımız hemen her şeyimiz artık bu aşamaya gelmiş.. Değerli Hocam naçizane görüşümü belirttim...Sizin gibi değerli bir düşünceyi bir büyüğü tanıdığım için onur duyuyorum.. Fikir mücadelemizin daim olmasını diliyorum..Sonsuz saygımı sevgimi sunuyorum.. Sağolun, varolun..İyi ki varsınız...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Twitter Yazıları
Kars'ı ve Kars'ın Değerlerini Yazmak
"Dünya Problemlerinin Halli"
Biz, Biz Miyiz!
Cevapsız Sorular

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Âşıklık Edebiyatı
Edebî Sohbetler!..
Bizim Eller
İzedebiyat Çökmesin!
Ey Sevgili!
Ey Sevgili - II -
Şair-i Şuara
"Ay Mehemmed"
Kültür Bilinci
Yolda Geçmişe Kısa Bir Yolculuk!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Haccac-ı Fırat [Şiir]
Aklıma Şaşıyorum! [Şiir]
Sürgünler Şehri [Şiir]
Son Arzu… [Şiir]
Kimdir Gelen! [Şiir]
Uzaklar [Şiir]
Derkenar [Şiir]
Adamım! [Şiir]
Kars Eli [Şiir]
Derdimend! [Şiir]


Cahit KILIÇ kimdir?

‎"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!. . " (Cahit Kılıç)

Etkilendiği Yazarlar:
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.