Kendi görüşlerim var -sağlam görüşler-, yine de her zaman onlara katılmıyorum. -G. Bush |
|
||||||||||
|
Oğlum bundan tam yedi sene önce bana bir soru sormuştu. -Anne dünyada imkânsız olan nedir? Akıllı oğlum bu kadar basit bir soruyu bana neden sordu ki? Aklımdan "ölüm" geçerken oğlum ekledi; -Ama öyle bir şey söyle ki bana "ölüm" olmasın. Çünkü o elimizde olan bir şey değildir, "doğum" gibi... Olacak iş miydi? Ben bu kadar basit bir soruya yanıt vermek için beş dakika düşünecektim. Sordum kendime; -Nedir imkânsız olan? Dalgın halim hoşuna gitmiş olmalı ki, oğlum sürdürdü konuşmasını; -Annem, Tanrı hiçbir şeyi nedensiz yaratmaz değil mi? Hoppala, şimdi de dini konuları mı söyleşeceğiz oğlumla? Sabırlı olmalıydım. Gençler çok akıllı. İnternette sörf yaparken çok bilgiyi yüklüyorlardı belleklerine. Onunla çatışmadan, dinlemeliydim önce...Onayladım sorusunu. -Evet, oğul. Allah, nedensiz yaratmaz. -Peki, annem, Tanrı'nın insanı yaratmaktaki amacı neydi? Düşünmeliyim... İkinci sorduğu soru, birinci sorduğu ile bağlantılı olmasa, oğlum bu soruyu bana yöneltmezdi. Ona, doğru ve sağlıklı bilgiler vermeliydim. -Bunu da durup dururken nereden çıkarttın oğul? Düşünmeliydim... Ve oğluma sorduğu sorunun açılımını yaptırıp, düşünme süremi uzatacaktım, aklım sıra zaman kazanacaktım, nerdeee? -Sen öncelikle soruma yanıt ver annem, Tanrı bizi yani İNSANI niçin yarattı? Ama bana fırsat vermeden sorusunu yinelemişti. -Oğul, bu sorun basit görünse de çok geniş açılımlı bir soru sordun. Sana dini açıdan bir yanıt versem kabul etmeyeceksin. Bilimsel ve kanıtlanmış veriler de bende değil. Yaradılışla ilgili Darvin teorileri bile ancak 150 sene oyaladı insanlığı. Din ve bilim örtüşmedi çoğu zaman. Sen biliyorsan yanıtını bana söyle oğul. İçimden "oh be" çekmiştim. Bakalım ne yanıt verecekti us yürüten oğlum. -Bence Tanrı'nın canı sıkıldı anne. Sonra da insanı yarattı. Ah, gençlik ah! Böyle bir yanıtı verebileceğini tahmin etmeliydim... -Töbe de oğul, günaha gireceksin, bu nasıl yanıt böyle, fetva verir gibi? -Annem, fikir ve düşüncelerim, senin inançlarınla örtüşmeyebilir, ama beni ikna etmelisin ki, senin fikirlerini kabul edeyim. -Haklısın da oğul, yine de sen günaha girme... -Madem Tanrı bize akıl vermiş. Madem düşünce yetisi de vermiş, nesi günah bunun annem? -Oğlul, bazı sorular bizim boyumuzu aşar, daha yetkili ağızlardan dinlemek gerekir. Şimdi sana ben ne desem sen şu küçük ama içindekiler büyük olan fen kafanı ikna edemem. Oğlum haklı olarak merakını gidermek istiyordu. Çünkü vardı ve düşüncesi de sonsuzluğa uzanmaktaydı. Öyle ya gittikçe büyüyen ve gelişen bedeni için protein, vitamin, mineraller ve karbon hidrat miktarlarını düşünerek besledik, bunca yıla gelene dek. Şimdi ise gelişen teknolojiye birlikte çok zeki ve aydın bir gençlik yetişmekte. Aklını da beslemeliydik doğru ve çağdaş akılcı bilgilerle. Devam etti konuşmasına... -Devam Edecek- Emine Pişiren/04.10.2009/Edremit-Akçay
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |