Eðer bir kelebeði sevebiliyorsak, týrtýllara da deðer vermemiz gerekir. -Antonie de Saint-Exupery |
|
||||||||||
|
Bürosundaki aynanýn karþýsýnda yaklaþýk yarým saattir duran Cafer bey birkaç þiþe parfümü de çýkartmýþ saçlarýna, koltuk altýna hatta fermuarýný açarak aletine dahi sürüp fýsfýslýyor. Arada bir markasýndan pahalý olduðu belli olan saatini sürekli kontrol ediyor. Saçlarýný durmadan geriye doðru tararken arada bir diþlerine de bakýyor.Diþlerinden biraz ürküyor. Adeta beygir diþleri gibi. Yakýþýklý Cafer bey’in tek kusuru, belki de bu diþler . Bürosunun arkasýnda çok büyük bir atölye var ve o bu iþyerinin patronu. Kýrk civarýnda iþçi harýl harýl eþek gibi çalýþýyor. Bu arada bir kaç iþçi çaktýrmadan Cafer bey’i izliyor.Bazýlarý korkuyor.Acaba bugün sýra kime gelmiþti. Pimapen demir doðrama imalatý yapan bu iþletmeyi on yýl önce kurmuþtu. Memleketinden yirmi yýl önce üstelik on sekiz yaþýndayken Ýstanbula gelen Cafer bey, þimdi artýk patron. Üstelik yanýnda çalýþan bütün iþçiler köylüsü, akrabasý, yani faydalý bir hemþeri.Ýþçileri ile ailece görüþür, onlarýn her türlü sýkýntýsýný giderir, elinden gelen yardýmý yapardý. Onu izleyen iþçiler bu yüzden olacak ki patronlarýyla gurur duyuyordu. Bürosundan çýkan Cafer bey saatine bir kez daha baktýktan sonra seslendi: -"Murtaza usta" Kýsa boylu þiþman, fýrça býyýklý Murtaza usta hemen koþar adým geldi. -"Buyur Cafer abi." -"Murtaza usta Akýn inþaatýn doðramalarý bugün mutlaka takýlacak he, aman aksilik olmasýn." Fýrça býyýklý Murtaza usta mahçup bir þekil de baktý: -"Sen merak etme Cafer abi" Saatine tekrar bakan patron Cafer bey, tekrar baðýrdý: -"Haydar usta-- Yaþlý bir adam da ayný Murtaza usta gibi koþar adým patronun yanýna geldi: -"Haydar emmi bugün iþlerimiz çok. Adamlarýna söyle bugün saat dokuz’a kadar mesai yapsýnlar olur mu?" Yaþlý Haydar usta kendisinden yaþça çok küçük olmasýna raðmen Cafer bey’e bir büyük gibi davranýyordu: "Olur Cafer abi sen ne diyorsan olsun" Haydar usta bürodan çýkarken paniðe kapýldý.Yoksa sýra ondamýydý.Daha bir ay bile olmamýþtý.Karamsar bir halde düþünürken, makinayý tekrar çalýþtýrdý. -Haydar emmi, patron nereye gidiyor, biliyonmu?- Murtazanýn sesiyle irkildi.Kýmýzý suratlý, tombul yanaklý Murtazanýn da suratý kahverengiye dönmüþtü.Ýki iþçi de birbirine ayný yüzle, endiþeyle bakýyordu.Sýra kime gelmiþti.Can sýkýntýsý bir yana düþüncesinden sýyrýlan Haydar usta kýzdý.. --Ne bilim lan, koca patron iþi vardýr.Bankayamý ne gidecekmiþ-- Murtaza az da olsa rahatlamýþtý.Sýra onda deðildi, demek. Ýki ustasýna talimatlarýný yaðdýran patron iþçilerinin arasýnda bir film aktörü gibi geçerek kapýnýn önünde park halinde duran son model mercedes’ine bindi. Kendisine bakmaya doyamamýþ olacak ki bu kez aracýnýn dikiz aynasýna dikkatle baktý. Aman Allah’ým ne müthiþ yakýþýklý bir surattý. Heyecan içersinde kývranýyordu.Uzun süredir peþinde olduðu iþi nihayet bitirecekti. Cafer bey çapkýn bir adamdý. Fakat bu çapkýnlýðý anormal bir çapkýnlýk sayýlýrdý. Ýþte bir kusuruda buydu. Önünde hangi diþi kuyruk sallarsa onu becermekten hiç çekinmezdi. Üstelik tercihi hep evli olanlardan yanaydý. Ustalarýndan birisi olan akrabasý Murtaza’nýn karýsýný becermiþti. Atölyesindeki üç köylüsünün karýsýný becermesi yetmezmiþ gibi, yaþlý Haydar ustanýn karýsýný bile becermiþti. Þimdi de uzun süredir peþinde koþtuðu köylüsü belediyede çöpçü olarak çalýþan Þaban’ýn karýyý becericekti. Ailece görüþtükleri Þaban’ýn karýsýndan iþi kapmýþ gibiydi. Bundan emindi, çünkü zampara adam yanýlmazdý. Uzun süren yoklamalar ve telefonlar ile sonunda bugün öðlen saat iki’de randevuyu kapmýþtý. Kadýn sonunda "evet" demiþti. Aslýnda parasýyla istediði kadar bu yaþamý hem de en lüksüyle yapabilecekken Cafer bey, seksin bu türünden hoþlanýyordu. Yani tanýdýklarýnýn karýsýný becermek en büyük zevkiydi. Zevkler ve renkler tartýþýlmazdý. Siyah renk son model mercedes Cafer bey’in yönetiminde ana caddeye doðru çýktý. Aslýnda gideceði yer hemen iki arka sokakta bulunan apartmandý. Caddeden ilk sokaða girdikten sonra park edecek bir yer aradý. Nihayet boþ bir arsanýn önüne aracýný park etti.Yakýþýklý suratýný ayna da bir süre daha seyretti.Kravatýný düzelttikten sonra aracýndan indi. Baþka bir yere park edemezdi. Becereceði kadýnýn oturduðu apartmanýn önüne park etmesi herhalde akýlsýzlýk olurdu. Çok akýllý, kurnaz ve sinsi bir adamdý. Karda yürüyüp izini belli eden eþeklerden deðildi. Koþar adým diðer sokaða girdiðinde bir tilki dikkati ile bütün çevreyi, apartmanlarý kontrol etti. Bu zekasý ve dikkati olmasaydý Ýstanbul gibi bir yamyam þehirde patron olabilir miydi. Aksi halde, belki de hýrsýz olurdu. Zaten gireceði apartmana da bir hýrsýz gibi girdi. Onu Tanrý’dan baþka hiç kimse görmemiþti. Apartmanýn merdivenlerinden bir kanguru gibi hýzla zýplayan Cafer bey’in en üst kata ulaþmasý bir dakika sürmüþtü. Zamparalýkta süratte çok önemliydi. Köylüsü Þaban’ýn tombul karýsýný becerme hayali ayaklarýný titretirken, çelik kapýnýn önünde zile bastý. Kapý hemen açýldý. Þabanýn karýsý onu bekliyordu. Hemen ayakkabýlarý ile içeri girer girmez, zampara gülüþü ile sordu : -"Lan kýz çocuklar falan yok deðil mi?" Kadýnýn suratý biraz asýktý. Ama ilk iþi olduðu için belki de o da heyecanlý sayýlýrdý. Kadýn kafasýný salladýktan sonra cevap verdi: -"Kimseler yok." Keçiler gibi sýrýttýktan sonra ceketini çýkartýp salondaki bir koltuða fýrlattý. "Kýz çabuk bu iþi halledelim he nerede yapalým-- " Kadýn konuþmuyordu.Þaban’ýn tombul karýsý Cafer bey’i hala mahzun bir bakýþla izliyordu. Kýsa bir süre donuk bir þekilde baktý.Yatak odasýnýn kapýsýný açarak içeri girdi.Sevinci adeta tavan yapmýþtý. O da kadýnýn arkasýndan odaya girdi. Kadýn pencerelerin perdelerini tamamen kapatmýþtý. Kadýnda tedbirliydi. Kravatýný çýkartýrken tekrar sýrýttý: -"Hadi len acele edelim daha ne bekliyon--" Kadýnýn suratý hala donuktu ve sanki piþman olmuþ gibi davranýyordu. Cafer bey kadýna moral vermek için hala sýrýttý birþeyler söyledi ama kadýnýn duruþu hala deðiþmiyordu.Aniden sýrtýnda korkunç bir acý hissetti. Kalp krizi geçiriyormuþçasýna yere kapaklandý, boylu boyuna yere halýnýn üzerine düþtü.Korkunç bir biçimde acý ile yerde kývranmaya baþladý.Aðzýndan, burnundan kan boþalýyordu.Kadýnýn ayak bileðini bir eliyle tuttu.Kalkmak için çaba sarfetse de, baþaramadý.Kadýn ayak ucunda kývranan adama hala buz gibi bir suratla bakýyordu. Cafer baþýný çevirdiðinde onu gördü.Þabanýn elinde ki býçak son gördüðü sahneydi..
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |