Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve çabalardan sonra alnýnda ýþýðý ilk duyan insandýr. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Allah rahmet eylesin, Necmettin Erbakan’ýn vefatýndan sonra hemen herkes görüþlerini yazdý. Bizim de birkaç satýr karalama hakkýmýz var. Hem bir vatandaþ olarak, hem de bu ülkede son 40 yýlýn politikasýný bizzat yaþamýþ, birçok tarihi hadiseye tanýklýk etmiþ biri olarak... 28 Þubat sürecine kadar merhum Erbakan’a zerrece sempati duymazdýk. Kim olduðumuz, gençliðimizde kimin yoluna baþ koyduðumuz bizi tanýyan herkesçe malûmdur. Daha önce birçok yazýmýzda da dile getirdiðimize göre, yazýlarýmýzý takip eden deðerli okurlar da kim olduðumuzu bilirler. 28 Þubat sürecinde yurt dýþýndaydýk. O vakitler bugunkü gibi internetten ülkemizi birebir takip etme imkâný yoktu. 3 günde bir gelen THY uçaðýndan çýkacak gazetelere kalmýþtýk. O da artýk kim kaparsa, kimin elinde kalýrsa... Bilgi kýrýntýlarýyla da olsa, ülkemizde olup bitenleri takip etmeye çalýþýyorduk... Kýsa bir süre sonra yurda döndük ve olaylarý daha yakýndan görmeye ve anlamaya çalýþtýk. Ez cümle; 28 Þubat sürecinde merhum Necmettin Erbakan’a ve onun þahsýnda demokrasiye, milletin özgür iradesine indirilen darbeyi içimize sindiremedik... Sýradan, daha da ileriye giderek toplumun en alt tabakasýndan bir vatandaþ ama zulüm, haksýzlýk, baský, adaletsizlik, hakkaniyetsizlik kimden gelirse, kime gelirse gelsin karþý çýkmayý þiar edinmiþ biri olarak, 28 Þubat’ý içimize sindirmemiz mümkün de deðildi zaten... *** Yazýlarýmýzda sýk sýk hukuka atýf yapýyoruz, hukukçu olmasak da hukukun bilincine varmýþ biri olarak, hukukun üstünlüðünü savunuyor; daðda koyun otlatan çobandan, Sirkeci hanlarýndaki hamaldan, devletin en tepesindeki cumhurbaþkanýna kadar herkesin teminatýnýn hukuk olduðunu vurguluyoruz... Hukuk, þu veya bu þartlar altýnda gücü elinde tutanlarýn silahý olmadýðý sürece hukuktur... Hukukçu, þu veya bu þartlar altýnda gücü elinde bulunduranlarýn tetikçisi olmadýðý sürece hukukçudur... Çokça dile getirildiði gibi: Hukuk, hukukun üstünlüðü egemen kýlýndýðý sürece hukuktur. Üstünlerin hukuku egemen kýlýndýðýnda hukuk, hukuk olmaktan çýkmakta, bir zümrenin, bir politik gücün veya gücü ele geçiren herhangi bir kesimin, meselâ cuntacýlarýn, cuntacýlardan nemalananlarýn, onlara yamanmaya çalýþanlarýn vs silahý olmakta; adalet daðýtmak yerine zalimin zulüm saçan silahýna dönüþmektedir... Bu, bizim ülkemizde hep böyle olmadý mý?! Ýmparatorluk dönemini es geçelim... Hadi geliniz tek partili cumhuriyet dönemini de es geçelim. Çok partili döneme girildikten sonra, hani demokrasimizin baþlangýcý olduðu söylenen 1946’dan sonraki dönemi baz alýrsak... Eðer hukuk, hukukun üstünlüðünü egemen kýlsaydý: Hiç ama hiç kimse 27 Mayýs darbesini gerçekleþtirmeye cüret edemez, milletin hür iradesini yok sayamaz, milletin seçtiklerini deviremez, özel mâhkemeler kurup devletin 10 yýl baþbakanlýðýný yapan Menderes’i ve arkadaþlarýný emirle yargýlatamaz ve emirle idâm kararý verdirip dâraðacýnda sallandýramazdý... Bu ülkede, herkesten önce hukukçular, hukukun üstünlüðünün egemen kýlmaya çalýþsaydýlar: 27 Mayýs’ý gerçekleþtiren bir avuç çapulcunun tetikçileri olmaz, tam tersine darbeye teþebbüs edenleri yargýlar, onlarý kodese týkarlardý... Ýþin temeli, mihenk taþý ve çürümenin baþladýðý nokta 27 Mayýs’týr. Hukuk, 27 Mayýs günü bizzat hukukun uygulayýcýlarý tarafýndan 27 Mayýs cuntasýna teslim edilmiþ, hukukçular kendi ayaklarýna kurþun sýkmýþlardýr... Olayýn veya olaylarýn özü budur. Bu çürüme ve teslimiyet sonrasýnda 12 Mart meydana gelmiþ, gene millet iradesiyle birlikte hukuk da katledilmiþtir. Eðer hukuk, bir hukuk devletine yakýþýr biçimde iþlemiþ olsaydý, Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý da dâraðacýna gönderilmezdi... Siz býrakýn 12 Mart savcýsýna, hâkimine, idâm için parmak kaldýran Süleyman Demirel ve Adalet Partisi grubuna kýzmayý... Onlar olmasaydýlar da o üç genç asýlcaktý. Onun kararý, hukuk ve millet iradesini yok sayanlarca verilmiþti zaten. Engellemeye bir tek hukukun gücü yeterdi, o da kendisini dâraðacýna asmýþtý çoktan... Hem, 27 Mayýs’ý alkýþlayan sizler, sözde "9 Mart Sosyalist Devrimi" darbe hazýrlýðýnýn bizzat içinde olan sizler, 28 Þubat sürecinde darbecilerden daha çok darbeci olan gene siz þakþakçýlar hangi yüzle kýzýyorsunuz ki? *** Eðer bu ülkede... Hukuk, hukuk gibi iþleseydi... Hukukçular, herkesten daha çok hukukun egemenliðini saðlamak için gayret etselerdi... Hukuk ve hukukçular, bireyleri hukukun üstünlüðüne inandýrsalardý... Eðer bu ülkede hukuk, daðdaki çobandan, þehirdeki simitçiden cumhurbaþkanýna kadar herkesin teminatý olmayý baþarsaydý... Ne 27 Mayýs, ne 12 Mart, ne 12 Eylül öncesi yaþanan anarþi dönemi ne de 12 Eylül olurdu... Eðer bu ülkede hukuk, apoletlisinden apoletsizine kadar herkesi, her zümreyi eþit þekilde hukukun üstünlüðüne ram etseydi... Milletin diþinden, týrnaðýndan artýrak verdiði vergilerle beslediði, ellerine kýna yakarak davul zurnayla teslim ettiði evlatlarýndan oluþan orduya hükmeden çevik birileri, ortalýklara çýkamaz, eli sopasýz itsiz köyde dolaþamaz, onu bunu tehdit edemez, milletin evlatlarýný ve milletin silahlarýný milletin kendisine döndüremez, 28 Þubat'ý gerçekleþtiremez, millet iradesini yýkamazdý... *** Bu ülkede hukuk, istisnasýz herkesi hukukun üstünlüðüne ram etmek yerine; tam tersine hukuku, belli bir zümrenin, elitist egemen güçlerin, cumhursuz cumhuriyet tasarýmcýlarýnýn, elitist burjuvanýn, çýkarcý medya patronlarý ve onlarýn elitist tetikçilerine ram etmiþtir... Eðer iþin özüne bakmak istiyorsanýz; önce bunlara bakacaksýnýz. Yoksa hasbelkader medyada yer kapmýþ “tatlý su demokratlarý” vaveylasý koparan birtakým çapsýz lümpen tosuncuklarýn kuru gürültüsüne deðil... *** Son olarak... Merhum Erbakan’ý saðlýðýnda ötekileþtirenler... Aðýza alýnmayacak sözlerle hakaret edenler, sarakaya saranlar, alay edenler... Mürteci diyenler, hayâlperest diyenler, iftiralarla itibarsýzlaþtýrmaya çalýþanlar... Partilerini kapatanlar, mâhkemelerde süründürenler, milletin verdiði yetkiyi elinden alanlar... Ne hikmetse ölümünden sonra birden hakkaniyetli adam rolü oynamaya baþladýlar. “Mücadeleci adamdý, inatçý adamdý, dâvâ adamýydý, büyük liderdi” vb sözlerle ortalýkta arz-ý endam etmeye, güya hakkýný teslim etmeye baþladýlar... Nedir bu? Ölümünden sonra “takdir etme riyakârlýðýdýr...” Arsýzlýktýr, ikiyüzlülüktür, utanmazlýktýr... Bunlara raðmen... On binlerce insanýn toplandýðý, 4 kilometrenin 2.5 saatte katedildiði bir cenaze merasimi her fâniye nasip olmaz!.. Hak etmeseydi o on binler oraya akmazdý!.. Allah rahmet eylesin... Cahit Kýlýç Ýstanbul, 02 Mart 2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |