Zézé'ye Mektup\*
Yaşam sana bir hediye vermedi desem yalan olur Zézé, yaşam sana bir hüzün hediye etti. Senin payına düşen buydu...
Yaşam sana bir hediye vermedi desem yalan olur Zézé, yaşam sana bir hüzün hediye etti. Senin payına düşen buydu...
Bir çilingir sofrası kurmuş ki, değmeyin keyfime. Hoş beşi meze edip, raks içiyorum. Kafam olmuş dört köşe, ölüversem, sırıtarak gideceğim. “Hey Allah’ım,” diyorum; “her günümü böyle keyifli geçirtsen ölür müsün?”
Kalkıyorum, bu keyfin üstüne bir de cilalama yapalım, diyerek başlıyorum soyunmaya.
Bende “Sıhhatler olsun” derdim. “Sağ ol delikanlı” der demez elini cebine atar bir on kuruşu elime sıkıştırırdı...
Yankıyı sevmiyorsanız, yalnızlıktan uzak durmalısınız. Yalnızlıktan uzak durmak ilginç geldi değil mi? Boşluğa el sallayarak , yalnızlığa veda denemesi yapabilirsiniz.
"Ruhumuzda iki farklı saksıda, aynı topraklar kullanılarak ekilmiş iki bitki yetiştirdiğimizi varsayalım. Bitkiler ışık, su ve sevgi ile beslenir ve büyürler değil mi? Biz dert çiçeğimizi karanlıkta bırakacağız ve gözyaşlarımızla sulamayacağız. İlgilenmedikçe, üzerinde durmadıkça üzüntümüzün kaynağında ne varsa gün be gün solacak. Belli bir zaman sonra dertlerimizin kuruduğunu
Sonbahar rüzgârları başladığında annesinin sıcak nefesini hissetmek, ona sokulmak mutlu ederdi genç kızı, içi ürpererek daha bir sokulurdu annesine.
Her kes onu bahane bulma konusunda meşhur kılmıştı. Abidin Bahane. Aslında O’ bahane yaratmıyordu, her şeye ama her şeye yorum getiriyor, getirebiliyordu.
bu kısa öyküyü atatürk söylediği sözlerin felsefi değerinin olduğunu ispatlamak
Gülbahar'ın korktuğu soru gelmişti. Sanki kelimeler çile olmuş, harfler birbirine dolaşmış gibiydi. Dilinin ucunda çözebilse cevabını verecekti ama bir türlü olmuyordu. Duyguları ıslanmış da düşünceleri ondan okunmuyor gibiydi.
Masada yayılmış yufkalar hala bekliyordu, peynirli börekiçi ve patatesli, kıymalı börekiçi ile birlikte… İçini çekti. Ama, ama ben oturmak istiyorum. Ama, ben kitap okuyup, yazı yazmak istiyorum. Ben yufka böreği yapmak istemiyorum. Hem, hem güneş b
Şehrin kedi ve köpekleri, çocuklar ve yoksul insanlar boş arazilerde kesilip parçalara ayrılan hayvanların etrafında yutkunarak günlerdir süren bu kutsal şöleni en küçük ayrıntısına kadar takip ettiler.
Gözlerimi açtığımda hastanedeydik. Baş ucumda canım annem, eşim, ablam ve eşi vardı.,.
Evin içinde oradan oraya dolaşıyordu ama telefon sehpasına görünmez bir sicimle bağlıydı sanki.
“Evde değiller mi acaba?”
İşte bu soruyu sormamalıydım. Merak yaratan bir soru çünkü…
“Hırsızlık, köpeğin ve ev sahibinin evde olmadığı zamanlar yapılmayacaksa, daha ne zaman yapılacak?”
“Cesaretin yok mu, yoksa?”
Bu en son soru, en tahrik edici soru oluyor.
10 aralık 2007 gecesi Londra'da Led Zeppelin konseri var. Q2 arena ( Millenium Dome )Geçen yıllar boyunca Robert Plant ile Jimmy Page'in zaman zaman bir araya geldiklerinde 'bize Led Zeppelin demeyin Led Zeppelin tarih oldu' dediklerine tanık olmuştuk.Biz bu ikiliye hiç bir zaman Led Zeppelin dememiştik.