Böbreğini Alabilirmiyim
Bir müddet sonra otobüsümüz yolcularıyla birlikte tekrar yola koyuldu. Ben başımı otobüsün camına dayamış dışarısını seyrediyordum.
Bir müddet sonra otobüsümüz yolcularıyla birlikte tekrar yola koyuldu. Ben başımı otobüsün camına dayamış dışarısını seyrediyordum.
Sorun çıkarmak yerine, sorunlardan mutluluk çıkarmak.........
Çünkü elinden bir şey gelmiyordu inanmaktan başka. Zaten biz insanlar inanmadan yapamayız. Bir şeylere inanma gereksinimi duyarız.
İnsan, bazen yapabileceği işleri bırakıp, yapamayacağı işler yapmaya yeltenir. Haliyle başarılı olamaz.Bunu bir şekilde örtbas etmeye çalışır ama sonunda kaybeden kendisi olur.
Ve fark etti, en zifiri karanlıklarda bile insanın içinde bir umut, ışıltısıyla öylece durup bulunmayı bekliyor...
Kapı çalınca Sahra’yı öylece bırakıp kapıyı açmaya gitti. Arda okuldan izin alıp gelmişti. Faruk şaşkınlığını gizleyemedi. “Senin ne işin var bu saate?” diye sordu. Çantasını yere atıp üzerinden atlayan çocuk “ Bugün annem hastaydı. Onu merak ettiğim için erken geldim.” dedi.
Henüz bir çocukken, akşamları yatağıma yattığımda gözlerimi odanın kapısından alamaz, uyuyana kadar devamlı kapıya bakardım. Nedense bana hep sanki orada, kapının eşiğinde bir şey varmış ya da oradan bir şey çıkacakmış gibi gelirdi.
Kristal şekerlik, koca bir yıl özlemini çektiği rengârenk şekerlerine kavuşmanın tatlı sarhoşluğunda büfede yerini almıştı. Gümüş tabak da aynı yerde pırıl pırıl parlıyor sanki "ben de beyaz bademlerimle sütlü çikolatalarımla buradayım" der gibiydi. Hemen yanı başında arzı endam eden desenli antika kolonya şişesi ise limon ferahlığını üç gün
Doğduğu günden beri hep ağlamış Fidan. Sanki hiç doğmak istememiş de, zorla gelmiş gibiymiş dünyaya. Ne emmek istemiş, ne yemek istemiş, ne uyumuş, ne de avunmuş. Kahretmiş Hacer’i, Hasan’ı. Köyde herkes konuşur olmuş bu mutsuz, uykusuz, avunmasız bebeği.
Evin içinde oradan oraya dolaşıyordu ama telefon sehpasına görünmez bir sicimle bağlıydı sanki.
Ne zaman
Ne zaman kapıyı çarpsa çıksa
Arkasına dönüp bir baktı ürpererek
Bir kedi var mı diye..
Yürüdü..Cebinde biriktirdiği bütün bozukluk sevişmeleri, önüne çıkan ilk dilenciye verdi. Dilenci şaşkın, o şaşkın, gece şaşkındı olancası...
Gece,ucuz ve nahoş rayihalarla doluyken ay işveli ve oynak bir kadın edasında tavırlar sergiliyor ışığı müstehcen ve davetkar öpücükleri yolun kıvrımlarında arsız bir sırıtışken bir de yağmurun sesleri rüküş havanın kokoşluğunda kendine yer ediniyor anıların fısıltıları rüzgarın kahkahalarında boğulurken adamın adımları unutulmaya yüz tutmuş birininki gibiydi.
Doğum günlerim benim için hep özel günler olmuştur. Bu günler, sevdiklerim, özellikle eşim tarafından genelde unutulduğu ve ben çok hayal kırıklıkları yaşadığım için, benim açımdan daha da özel olmuştur.Hiç unutmayacağım günler olmuştur.