Fotoğraftaki Ayrıntı
Neden bu denli sevmiş ve bağlanmıştım?Tüm hayal gücümü onunla geçireceğim hayatı tasarlamakla harcamıştım, neden?
"“Yazmak, düşüncelerimi düzeltirken onları bozmaktır; belki de okuyucuyu en çok çileden çıkaran budur.” – Umberto Eco"
"“Yazmak, düşüncelerimi düzeltirken onları bozmaktır; belki de okuyucuyu en çok çileden çıkaran budur.” – Umberto Eco"
Neden bu denli sevmiş ve bağlanmıştım?Tüm hayal gücümü onunla geçireceğim hayatı tasarlamakla harcamıştım, neden?
Yolcular aceleyle indi-bindi yaptılar. Dakikti tren, otobüs dakikti, gemiler dakikti, insanlar dakikti, her şey bir saat gibi düzenli çalışıyordu.
dünyayı anlamaya, görmeye başladığım ilk an buydu.örümcek bana çok şey gösterdi.
Her sabah gördüğü ve fakat bugün nedense göremediği, mezar kazıcısı mı yoksa mezarlık dilencisi mi olduğunu bir türlü kestiremediği, paspal kılıklı, kısa boylu, biçimsiz suratlı adam neredeydi acaba. Hiç usanmadan, çekinmeden, mezarlığın önünden geçen herkese el açar, para ister, ne dediği pek anlaşılmazdı. Zaman zaman da kendisi gibi
Bir yağmur düştü toprağa önce, topraktaki bitkiler çiçek açtı. Tanrı, tüm cömertliğiyle yaklaştı bize. Ve sizler büyüdünüz, bizleri her geçen gün küçülterek...
Gözlerimi açtığımda hastanedeydik. Baş ucumda canım annem, eşim, ablam ve eşi vardı.,.
"Düşündükçe derinleşiyor senden geriye kalan yara. Anladım. İnsan bir kere reddedilince anlamalı. Ama keşke daha önce anlasaydım beni bu kadar önyargılı dinlediğini. Görseydim bana ördüğün duvarları. Sarılacak yeni şeyler bul demiştin. Çok ağrıyınca sol bacağıma ve ağrımadığı zamanlarda ağrısız zamanlarıma bile sarılıyorum. Bilmiyorsun. "
Yazı yazarken kalemi değil, duygularımızı kullanırız..
Eve dönerken eşim, “İyiki annem ve babam çok büyük miras bırakmamış,yoksa kocalarımız kalan mirası paylaşırken kimbilir kimler hapse,kimlerde mezara girerdi” dedi.
.....Son bir kez geri dönüp baktı ve kendini boğazın karanlık sularına bıraktı….
Sonbahar rüzgârları başladığında annesinin sıcak nefesini hissetmek, ona sokulmak mutlu ederdi genç kızı, içi ürpererek daha bir sokulurdu annesine.
Sorun çıkarmak yerine, sorunlardan mutluluk çıkarmak.........
Çünkü elinden bir şey gelmiyordu inanmaktan başka. Zaten biz insanlar inanmadan yapamayız. Bir şeylere inanma gereksinimi duyarız.
İnsan, bazen yapabileceği işleri bırakıp, yapamayacağı işler yapmaya yeltenir. Haliyle başarılı olamaz.Bunu bir şekilde örtbas etmeye çalışır ama sonunda kaybeden kendisi olur.