Bizim Mahallenin İnsanları - 1 -
Bir yağmur düştü toprağa önce, topraktaki bitkiler çiçek açtı. Tanrı, tüm cömertliğiyle yaklaştı bize. Ve sizler büyüdünüz, bizleri her geçen gün küçülterek...
"Yarın ne okuyacağını bilmeyen bir yazar, bugün ne yazacağını bilmeyen bir yazardır." – Umberto Eco (kurgusal alıntı)"
"Yarın ne okuyacağını bilmeyen bir yazar, bugün ne yazacağını bilmeyen bir yazardır." – Umberto Eco (kurgusal alıntı)"
Bir yağmur düştü toprağa önce, topraktaki bitkiler çiçek açtı. Tanrı, tüm cömertliğiyle yaklaştı bize. Ve sizler büyüdünüz, bizleri her geçen gün küçülterek...
Bende “Sıhhatler olsun” derdim. “Sağ ol delikanlı” der demez elini cebine atar bir on kuruşu elime sıkıştırırdı...
“Bayıldımdı ! Annem üstelemeseydi yanına gelmeyecektim bile.”
“Beni gönderen de babam. ‘Arkadaş arkadaş diyordun , haydi git bakalım,’ dedi.”
Sonbahar rüzgârları başladığında annesinin sıcak nefesini hissetmek, ona sokulmak mutlu ederdi genç kızı, içi ürpererek daha bir sokulurdu annesine.
Yaklaşıyordu. ‘Dilerim evdedir. Üç mektup!! Olacak şey değil.’ Son birkaç yılın en mutlu gününü yaşıyordu. Az sonra onu görebilecekti. Düşledikçe adımları sıklaşıyor , onun sevineceğini de düşünmek ...
İçimde bin yıldır devam eden bir savaş var sanki ve yarın o savaşın yıl dönümü. Umutların yıkıldığı, mutluluk planlarının bir suikastte kurban gittikleri gün ve o günden sonra başlayan savaşta daha doğmamış çocuklar babalarını savaş meydanında kaybedeceklerdi. Umutlar çocuk gibidir ilk görüşte başlayan aşkla dünyaya gelecekleri kesinleşen. Umutlar
.....Son bir kez geri dönüp baktı ve kendini boğazın karanlık sularına bıraktı….
Birinin sağında , öbürünün solunda onca yer olmasına karşın bitişik sandalyelerinde omuz omuza oturan iki yaşlı , “Eee?” diye üsteledi.
Bir müddet sonra otobüsümüz yolcularıyla birlikte tekrar yola koyuldu. Ben başımı otobüsün camına dayamış dışarısını seyrediyordum.
Çünkü elinden bir şey gelmiyordu inanmaktan başka. Zaten biz insanlar inanmadan yapamayız. Bir şeylere inanma gereksinimi duyarız.
Yankıyı sevmiyorsanız, yalnızlıktan uzak durmalısınız. Yalnızlıktan uzak durmak ilginç geldi değil mi? Boşluğa el sallayarak , yalnızlığa veda denemesi yapabilirsiniz.
Adını bilmediğim bir sarmaşık lila renginde çiçek açmış, pencerenin bir yanından yukarıya doğru sarılıp tırmanmıştı. İçimde o tanıdık, gittiğim her yerde beni bulan o acıtan boşluk hissi; bu manzaranın içinde de yoktum...
Gitme vakti gelmişti, gitmeliyim...
En kötü yalnızlık kalabalıklar içinde yalnız olmaktır. Bir yığın insan dolu salona giriyorsunuz, gözünüz tanıdık birini arıyor bulamıyorsunuz. Ya ben yanlış yerdeyim yâda onlar. ..
İnsan, bazen yapabileceği işleri bırakıp, yapamayacağı işler yapmaya yeltenir. Haliyle başarılı olamaz.Bunu bir şekilde örtbas etmeye çalışır ama sonunda kaybeden kendisi olur.