Kahvaltı Sofrası
zaten o zamanlar her şeyden utanıyordum. hiçbir eksiği olmayan üniformamdan, her sene yeni alınan ayakkabılarımdan, pantolonumdan, bacaklarımdan, babamın bıyıklarından, evimden, kendimden
zaten o zamanlar her şeyden utanıyordum. hiçbir eksiği olmayan üniformamdan, her sene yeni alınan ayakkabılarımdan, pantolonumdan, bacaklarımdan, babamın bıyıklarından, evimden, kendimden
Ne zaman karşıki pastaneden bir parça börek alsam hep akılama o gelir. Belki de yirmi yıl o küçük kentin en ünlü börekçisi oydu. Küçük, camekânlı bir arabası vardı. Üç tekerleği olduğu halde hiçbir yere gitmedi. O tekerlekler belki de cadde üzerinde on tur bile dönmedi. Beton elektrik direğine
Bu sıra yine kaşınıyorum. Hayalimin yaratıp, dağarcığımın seslendirdiği yazılası karakterler doluşuyor rüyalarıma. “Okunası bir kitabım var diyenin saf bir yanı kalmalı, yazanlar da en az karakterleri kadar, inanılmaz olana inanmalı.” Diye fısıldıyor her biri kulağıma...
Dünya ölümlü, gün akşamlı derler. Akşam oluvermişti… İlk yalnızlık akşamı, geride kalanların. Bir nefes eksik artık. Bir ses eksik
"nereye gitmek istersiniz?" diye sordu adam.
kadın cevapladı: cennete...
bu bir amerikan aksiyon filmi olsaydı: adam, çok yakışıklı, atletik, delici bakışlı, karizmatik;
hatun da, güzel, iyi bir kariyere sahip olmanın verdiği özgüven ve tarza sahip olurdu.
hava: güneşli, buram buram
Tüm enerjiyi bir anda tükettikten sonra elde kalan bir yokluğa yenik düşmenin hikayesi.
eğitimci yazar hasan tülüceoğlu'ndan anlatım harikası okul günleri öyküsü
Sıradan bir gündü. Sabah zoraki açtı gözlerini. Birkaç saatlik bir uykudan sonra kendine gelmesi zor olacaktı.
Dalmışım. Büzüldüğüm yerden doğruluyorum. Gözlerim yaşarmış yine; nedensiz. Ne zamandır oluyor. Sebebini bilmiyorum.
Elimle buğulanmış camı şöyle bir silip dışarıyı izlemeye koyuluyorum. Karşı evin oğlu dışarıda top oynamaya çıktı. Arkadaşları da doluştu sokağın ortasına. Maç yapacaklar. Bir keresinde beni de çağırdılar, ama gitmedim. Önceden hiç konuşmazlardı
Haksızlık eden, haksızlık ettiği kişinin bu haksızlığı kaldıracak kadar güçlü olduğunu mu düşünür yoksa güçsüz birine haksızlık edecek kadar aciz midir?
Sonu, merak unusurna yer açmak gayretinden değildir.
Yağmur gibi yağsam, aşkla sarsam yinede yokum düşlerinde, gözlerinde... işte bu acıtıp kanatır kalbimin duvarlarında yazılı olan isminin bütün harflerini
En kısa ve yazarken en çok keyif aldığım yazım olma özelliğinden başka bir özellik daha; içinde kadın yok...
Geminin her demirleme ve demir alması, benim için işte böyle bir labirentten diğerine geçme, karmaşa ve kendimle konuşma, çatışma zamanıydı. Bu işlem süresince, zincirin denize akma ya da denizden alınması sesinin bir an önce bitmesini isteyerek; ateş karşısında, terler içinde cehennemde çalışan babam, gözümde canlanır ve bu soruların
İçimde bin yıldır devam eden bir savaş var sanki ve yarın o savaşın yıl dönümü. Umutların yıkıldığı, mutluluk planlarının bir suikastte kurban gittikleri gün ve o günden sonra başlayan savaşta daha doğmamış çocuklar babalarını savaş meydanında kaybedeceklerdi. Umutlar çocuk gibidir ilk görüşte başlayan aşkla dünyaya gelecekleri kesinleşen. Umutlar