Süt ve Simit

Kollarını kaşıdı. Bakmayı unuttuğunu farketmiş gibi aniden döndü, kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı. Tekrar yanıma geldi. -Simit vereyim, abi? Çok taze. -İyi hadi ver bir tane.

yazı resim

Arkamı döndüğümde kaldırım kenarında, kökü bütün şehri sarmış gibi görünen büyük ağacın önünde gördüm onu. Simit tepsisi önünde olmasında rağmen esmer başında hala o kumaş, yumuşak, tepsinin başında durmasını sağlayan halka duruyordu. Yüzünde ufak bir çizik vardı. Kollarında çok daha fazla yara. Utangaç, ürkek tavırlarına rağmen kollarını kendisi yaralamış gibi görünüyordu. Üzerinde eski, artık kendisine oldukça küçük gelen kirli bir kıyafet vardı. Gözü hep ağacın diğer tarafındaydı. Arada bir önünden geçenlerin yüzüne simit isteyip istemediklerini anlayacak kadar kısa bakıp tekrar çeviriyordu gözlerini o baktığı yere. Bankın bacağıyla kaldırım arasına sinmiş, tüyleri kabartılmış gibi duran yavru kediyi seyrediyordu. "Kirpi, yine mi geldin, kirpi!" diye seslendi kediye. Birden önüne döndü. "Abi simit vereyim, taptaze!" diye, aynı cümleyle, geçenlere hevesli hevesli seslenmeye başladı. Birkaç simit sattı, becerikli hareketlerle sarıp verdi. Aldığı paraları özenle toparladı, koşarak arkadaki bakkala girdi. Biraz sonra elinde bir sütle çıktı. Belki de yaralı kolları yüzünden kendisinden bekleyeceğim en son şeydi bu. Poşetten çıkardığı pet bardağın üst tarafını bıçağıyla kesti. O arada kedi yanına gelmişti. İçine biraz süt koydu. Kedinin önüne bıraktı. Kedi iştahla sütü içmeye başladı. "Kirpii, sen de az malın gözü değilsin kirpiii!" dedi. Kafasını kaldırıp etrafa baktı, beni gördü. "Nasıl da içiyor abi gördün mü?" dedi. Başımla onayladım. Gözüm tekrar kollarına kaydı. Onunkiler de. Hemen başını kediye çevirdi. Yanına bir yavru kedi daha gelmişti. "Hoppalaaa! Size mi çalışayım bütün gün arkadaş!" diye söylendi. Gitti, bir pet bardak daha alıp geldi, diğer kedinin önüne de süt koydu. Tezgahının başına geçti. Yanına yaklaştım.
-Adın ne senin?
-Samet.
-Senin mi kediler?
-Kirpi benim oldu sayılır. Öbürü de ara ara geliyor. Yazık, ona da süt veriyorum.
-O kadar paran var mı ki?
-Yetiyor ya işte.
-Ne kadar kazanıyorsun da kedilerin sütüne bile yetiyor?
-Benim oldu Kirpi. İnsan kendi kedisini aç bırakır mı?Hem süt almayıp da ne yapayım abi? Babam zaten bana bırakmaz ki kazandığım parayı.
-Niye bırakmıyormuş?
-Bırakmaz. Babamı ne bilirsin sen. Sağı solu belli olmaz adamın. Hem ben bazen onun aldıklarına daha fazla simit alıp ekliyorum fırından. Kalan parayı da saklıyorum. Kirpi aç kalmaz. Kardeşim olsaydı onu beslerdim.
-Kollarına ne yaptın öyle?
-Ne yapacakmışım kollarıma? İnsan kendi kolunu keser mi? Babam kızdı da yaptı. Gördükçe akıllanır adam olursun, dedi.
-Niye kızdı?
-Babamın sağı solu belli olmaz ki. İki simiti köpeğe attım diye tuttu kolumdan götürdü eve. Yazık, köpeği de tekmeleyip kovaladı. Senden adam olmaz namussuz, dedi bana. Evde de kızdı işte, kesti kolumu hep. Ben babamı dövemem ki. Babamdan güçlü olsaydım da dövmezdim. Köpek oralara dadandı diye tuttu buraya getirdi beni.
-E burada da kedi var, görürse?
-Sütü ben almadım derim. Ama Kirpi'ye de tekme atarsa, güçlü olduğum zaman döverim bu sefer işte. Bir de, bir de güçlü olduğum zaman, geçen gün beni ittirip burdan kovan simitçi abiyi döverim. Simitlerini de Kirpi'ye veririm.

Kollarını kaşıdı. Bakmayı unuttuğunu farketmiş gibi aniden döndü, kedilere baktı. Bir şeyler mırıldandı. Tekrar yanıma geldi.
-Simit vereyim, abi? Çok taze.
-İyi hadi ver bir tane.

Becerikli elleriyle çabuk çabuk sardı. Bozuk paraları aldı, cebine atacakken durdu.
-Abi fazla para verdin. Bir tane simit aldın ya.
-Geri kalanıyla birkaç gün Kirpi'yi beslersin. Fırından babandan habersiz simit almana gerek kalmaz, babanı da kızdırmazsın, fena mı?
Elindeki paralara bakarak biraz düşündü.
-Yok ya! Olur mu öyle?! O zaman Kirpi senin kedin olmuş olur. Benim Kirpi. Kendi paramla besliyorum ben onu. Sen bu paraları al, başka kedilere süt al.

Paraları elime tutuşturdu. Üstünde birkaç simit kalmış tepsinin yanından geçti, kedilerin yanına döndü. Arkasından bakakaldım. Kedilere baktı, bana dönüp yaşına fazlaca büyük gelen bir hareketle gülümseyerek elini "Çoktan bitirmişler" der gibi salladı. Gülümsedim, selam verdim, onu Kirpi'siyle ve diğer yancı ama hor görülmeyen kedisiyle başbaşba bıraktım.

Başa Dön