"Okumak, bize ait olmayan bir beyinle düşünmek gibidir." - Arthur Schopenhauer"

Öykü > Deneysel

düşündürücü

Ben/ Benlik Kılavuzu - II -

imdi seyrine doyulmaz kentte/ sıcacık gece, çöller yakıyor soğuğuyla başka bir coğrafyanın eteğinde .
ben yanlızca üşüyorum ve tarif edemiyorum.
ellerimde sıkı sıkı bağlı, uçan balon gibi buhran.
kessem elimde kan (da)mı kalacak/ günün biri özgürleştiğim anda bitiverirse yaşam? / tükendiğim anın

nötr

İki

Pencereye doğru yanaştı, kalın perdeyi çekti, içeri ışık girdi, umudu yaptırıyordu bunu ona, biliyordu. Tül perdeyi çekmedi, öyle öğretilmişti. Mahrem hayatlar tül perdelerini hiç açmazdı. Mahrem bir hayatı var mıydı, galiba yoktu ama kimse bundan söz etmek istemiyordu.

olumlu

Demir Çarıklar

Ah bu yorgun bacaklar!… Hani kısacık bir yürüyüşte yorulurdunuz. Şimdi bu güzel yerlerde nasıl da koşarsınız? Bu orman sizleri de çok etkilemiş. Ya şimdi o yerlerde olsak yine böyle koşar mısınız? Yoksa… Yoksa iki adımdan sonra yorulur, otobüse doğru yolunuzu mu değiştirirdiniz?

olumsuz

Dört

Devinimin bu kadar güçlü olacağını kestirememişti kız. Kaç gün olmuştu ki karar alalı? Karar alınır mıydı, verilir miydi, sıkıldı kız bu sorudan da, ne anlamsızdı. Günler mi, asırlar mı? Yine arasını telafuz edememişti işte. Ya gün vardı ya da asırlar, aylar ve yıllar hiç olmamıştı ki.

karamsar

Fahriye

öyle şeyler giriyorki insanın hayatına zaman zaman; elde tutmak, dilde tutmak, gönülde tutmak öyle zorki ;
zoru başaran insanlara ithaf olunur.

üzgün

Palamut

Düzen ve güvendir tek ürkütücü olan.Kaybedeceklerini düşünmektir insanı derin bir yeisin koynuna sürükleyen.

olumsuz

Beş

Köşeyi döndü. Bu yolun hiç anlamı yoktu, öylesine geçilirdi meydana kadar. Evin sokağına geldiğinde bir kez daha düşündü bu ölme işini. Ölmeliydi belki de bu aralar. Eve gidecekti, evin önünde bir ambulans, mahalleli kadınlar kapıda, hepsini yarıp usulca geçecekti aralarından, “çekilin” diyecekti, “yol verin, ben kendisiyim” O sırada

üzgün

Konuşmaya Susar Birileri

İki kişi bazen konuşur, iki kişi genellikle konuşur, iki kişi bazen susar. Hem de konuşmaya susar bazen... Belki bunlar sadece kelime oyunudur, gider sadece su içer bunun üzerine ve susuzluğunu giderir. Kim bilir!..

olumsuz

Kabus

Bir kabus gördüm. Bazen böyle gerçekmiş gibi rüyalar görürüm ve beni çok etkiler. Aslında onlar günlük yaşantımdan çıkan sembollere dönüşmüş şeylerdir.

üzgün

Değerliymiş aslında..

Gelirken bir gül almıştımda bana gülümsemiştin, hani sana doğru gelirken hayattan ödünç bir nefes almıştım, insanlar vardı çevremde ve hepsi birine veya birşeylere karşı sevgi besliyordu. Duygular vardı aşkın yanında yanlızlık,umutsuzluğun yanında umut...

umutlu

Dön Mehmet

Seni ne çok seviyormuşum, ölesiye özledim. Alışkanlık belki de. Hep yanımda yakınımda ol istiyorum. Seslendiğim zaman yan odadan ses ver. Eviyenin yanına diziverdiğin kirli bulaşıklar yüzünden kızdır gene. Her sabah düzensizce kapı arkasına çıkardığın ter

üzgün

Gidelim Köyümüze Hüseyin!

"Niye Hüseyin? Nasıl karıştın bu işe? Birgünden birgüne hayatımızdan şikayet ettim mi? Senden başkalarının karıları gibi, gücünün yetmeyeceği şeyler istedim mi?" diye düşünürdü Fatma.

Başa Dön