"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."

Öykü

Bir Lokma Düş

Annesi sürekli "kurtulacaksın" diyordu.
Bir süre sonra annesini de duyamaz oldu.
Çok küçüktü o zaman anlamadı.
Kurtuldu.
Büyüdü, büyüdükçe anladı.

yazı resimYZ

Gün Doğarken Temmuzda

Ü… Duygusal bir kızdı, hassas ve kırılgandı, kimseye kötü bir söz söylemez, söylenen yerden de uzaklaşırdı. Yumuşak, nazik davranışlarıyla herkese kendini sevdirmişti. Çok anlayışlıydı. Onun gülümsemesine herkes hayrandı. Çünkü gülümsediği zaman oradan kötü olan her şey uzaklaşıyordu. Bir huzur basıyordu her yeri…

Sevgili Günlük

Sonbahar rüzgârları başladığında annesinin sıcak nefesini hissetmek, ona sokulmak mutlu ederdi genç kızı, içi ürpererek daha bir sokulurdu annesine.

Ay ve Yıldız Bir Seyfullahtır.

Babamın vücudundan akan kanlara gebe olan bulutların taşıdığı ıstırap havasını kaldıramayacak kadar küçüktü yüreğim. Henüz hiçbir şeyi idrak edemeyecek kadar manasız ve tenhaydı içimdeki mücerret denizi. Ne annemin yorgun ve kurumuş gözlerinin altındaki endişeyi anladım ne de babamın al bayrağa sarılmış çıplak tabutunun içinde ki yüksek kudreti. Benim

Masal Bu Ya/ Eke" Yi Beklerken 1

Kurt bir Merotel’in Recep/siyon/ unda görev almaya kadar yükselmiş. Siyon kardeşleri bunu bağırlarına basmışlar ya gerisi kolay. Basamakları çifter çifter atlayarak yükselmiş. Burada gelen evrak giden evrak, gelir gider, geçer gider işin raconunu öğrenmiş.

Hastanedeki Kara Talih

Hastane binalarının karanlık koridorları el ele uzanmış mezar taşlarını andırıyordu. Küçücük bedenlere gizlenmiş hastalıklar o koridora girince kafese tıkılmış bir maymunmuşçasına ürkek ve kararsız davranıyordu. Aylarca orada yaşamak zorunda kalan çaresiz çocuklar adeta güneş görmemiş meyveler gibi eksik ve yaralı olarak olgunlaşmak zorunda kalıyordu.

Doğa İle Başbaşa

Ne kadar geniş bir otlaktı burası. Neredeyse diz kapaklarına dek yükselen otlar arasında iki kardeş, bir birlerine baka kaldılar. Vakit bir hayli geç olmuştu. Çiftlik evine dönmekle, önlerinde güneşin battığı yöne doğru uzayıp giden çayırlığı keşfetmek arasında ikilemde kalmışlardı. Gittikçe kuvvetlenen esinti, yemyeşil çimenleri bir oraya bir buraya

Kurbağa ve Akrep

çığlıklar içinde sudan çıkmak için birbirleri ile yarışıyormuş sanki, iki yaban ördeği havalanmış, üç timsah sudan kendini dışarıya can havli ile atmış, bir kunduz kıyıya çıkarken beş balık sudan zıplayarak toprağın üstünde çırpınmaya başlamış, kocaman bir su yılanı kıvrıla kıvrıla otların arasından son bir umut der gibi kendini

Başa Dön