Yalnızlık Üzerine Bir Yanılma/yanılsama
Eski bir yazım... Yalnızlık ve diğer bazı soyut kavramlar hakkında, hiçbir yerde geçen bir öykü...
"Bir kitap, yazarı uyurken de çalışmaya devam eden bir fabrikadır." - Gabriel García Márquez"
"Bir kitap, yazarı uyurken de çalışmaya devam eden bir fabrikadır." - Gabriel García Márquez"
Eski bir yazım... Yalnızlık ve diğer bazı soyut kavramlar hakkında, hiçbir yerde geçen bir öykü...
Tek başınalık bunaltsa da ruhumu; yazımı, sızımı ve sağlığımı bir arada tutarak yanan sobamızı düşünüyor...ben üşüyordum....
Önce bir çocuğu ağlattım sebepsiz yere.. Düşlerini kabusa çevirdim, şeker istedi, vermedim. Kötü karakter bulamamıştım o ana kadar, onu da buldum.. Bendim kötü karakter.
Bir yarın var, biliyorum, ama benim olmayan bir yarın. O yarın senin de değil. Onun da değil. Dünün de bize ait olmadığı gibi. Boşuna yarının peşinden koşma, yakalayamıyorsun.. Çok kurnaz bu yarın... Yakaladığım dediğin anda, bir bakmışsın bugün oluvermiş
Sırt çevirdim aynalara
(Sır)rımı gözlerimden bile saklayamıyorlar işte...
Herşeyi öğrendi kalbim...
Şiirlerde gizlenmiş bir imgedir sevgili
Kendini ararken dizelerde
Hayırlara yor kızım. Başa gelen musibettir, çocuğunu gölgeye götür, başında dur, ağlarsa gül, gülerse ağıt yak. Bize su yok bebem, ana sütünden mahrum, baba sevgisinden yetim, olmasın, kalmasın, yaşasın bebemiz… Dedemiz sevmedi bizi, iki inek bir köpek, anangiller çok çekti, sen çekme yavrum. Deden sever seni, hele bir
Sustukça dibim tutuyor...
Şimdi ağladığınız dilden konuşacağım...
Bir çocuğun ağaca sarılması gibi sarıldım yalnızlığıma
En hissiz günümdeyim
Hıçkırark ağlıyorum...
Biçim nedir sorusunu irdelerken bu yazının doğması çok şaşırtıcı, bir o kadar da doğaldı!
"Denizi vurmak öldürmek gibidir bir kuşu vurmak,
Avcının işi kuşlarla olmak,
Kuşun gönlünden geçeni okumak,
Kuşu açmak, çünkü kuşlar evrenin istiridyeleridir,
Ne zaman bir kuş havalansa penceremizden,
Aşık olmaya ne kadar da hazır olduğumuzu bilmelisin demişti dedem. Ve anlattığı aşk masallarında, hep kendimi aradığımı, şimdi biliyorum.
Ah!! Keşke o kitabı ben alsaydım... Hem belki okurdum da... Belki yeni umutlarım da olurdu... Hem o zaman ruhum da yanımda olurdu... Bana tercümanlık da yapardı... Mutlu da olurdum üstelik... Yeni düşlerim de olurdu. Daha güzel düşlerim... Sınırı olmaya
Anlayamadım, sizin onbeş günlük senelik izniniz mi var? O zaman mı hoplayıp, zıplayıp, metliyorsunuz günışığında?
Yalnızlıkların içinde kaybolmuş bir kişilik ve yabancılaşan benlik. Artık susmuştur dil, sönmüştür gözlerdeki ışık. Artık eşyalar konuşmaya başlar...
Randevusuna yetismek icin akla gelmedik zorluklar yasayan bir insanin öyküsü
büyüme sürecinde insanların karşılaştığı zorlukları aşmak için seçtiği yollar... bazen yanlışlığı bazen doğruluğu ve bunların sonuçları ile yüzleşme çabaları...
B. Nihan Eren