Tanrı ve Test

Dışsal etkenler ne olursa olsun, kendini arayan birinin öyküsüdür. "Hepimiz, diğer yarımızı arıyoruz" düşüncesiyle kaleme aldığım bu yazımda 2 kelimeyle ne aradığını bilen bir deliyi anlattım.

yazı resim

Bir gün tanrı dünyaya baktığında bir şeyler dikkatini çekmiştir. Sistem oturmuştur ve artık tatminsel doygunluk da evrimini tamamlamıştır. Bu nedenle gelişmeler de durmuş, canlıların değişikliklere adaptasyon yeteneği de zayıflamaya başlamıştır. Gerçi insanlar, yine rutin telaşlarının peşinde koşturup durmaktadırlar ama tanrı, bu tür klişeleşmiş günlük uğraşlardan da hoşnut değildir.
Aniden aklına, dünyadaki canlıların ani ve şok değişiklere karşı göstereceği reaksiyonu test etme fikri gelir ve hemen yanındaki görevlilere döner.

“Şimdi dünyada nisan ayı yaşanıyor. Takvime hiç dokunmadan, mevsimi, yani sadece iklim koşullarını üç ay geriye alın. Bakalım canlılar ne yapacak? Bir test edelim ani değişikliklere reaksiyonlarını?..” diye emir verir.

Tanrının buyruğuna karşı durulur mu hiç? Hemen dünyaya ocak ayı iklimi hakim kılınıverir, aynı dakikada.

Baharı yaşayan dünyaya kış geri gelivermiştir işte!.. Tüm bahar çiçekleri ölür; aynı yeni doğan kuzular gibi. Hayvanların ve bitkilerin müthiş derecede olumsuz etkilendiği bu iklim değişikliğine çabucak adapte olan tek canlı türü ise insan olmuştur. Dolaplarına kaldırdıkları kışlık giysileri, botları, çizmeleri, kürkleri tekrardan çıkararak ani iklimsel değişikliğin olası olumsuzluklarını bertaraf edivermişlerdir hızla. Sadece sokaklarda yaşayan savunmasız insanlar yitip gitmiştir bu ani değişiklikte!..

Tanrı, olanları izlemek için dünyaya baktığında bir çok şeyin yanında, bir kişi de çok dikkatini çekmiştir. O, ana caddenin, diğer caddeyle kesiştiği köşedeki direğin dibinde hiç kıpırdamadan duran orta yaşlı adamdır tanrının dikkatini çeken kişi!.. Günler, haftalar geçer ama adamda en ufak bir kıpırdanma bile yoktur. Onca değişikliğe rağmen, olduğu yerden kımıldamayan adamın bu tavrının, daha doğrusu tavırsızlığının nedenini merak eden tanrı yanındaki can alıcı'ya dönerek,

‘Git şu adamı al yanıma getir, neymiş bakalım derdi, bir öğrenelim!’ diyecek olur ama aynı anda bu düşüncesinden ‘Zamansız ve gereksiz bir şey yapmış olmamak’ için vazgeçer ve tanrı, kendi kendine ‘O zaten kışlık giysileriyle durduğu için uzun süredir orada bekliyor olmalı. Onun için etkilenmemiş olabilir kış ikliminin geri gelmesinden!’ deyip, yanındaki görevlilere yeni bir talimat verir.

“Dünyayı tekrar yaşadığı tarihteki iklime geri getirin ve bir gün sonra da aniden yine takvime hiç dokunmadan dünyayı iklimsel olarak üç ay ileriye yani temmuz ayı iklimine taşıyın” der ve içinden ‘Bakalım şimdi ne yapacak o adam?’ diye sorar içinden.

Tanrının buyruğuna karşı durulur mu hiç? Hemen dünyaya bir günlüğüne tekrar nisan ayı iklimi ve ertesi günde temmuz ayı iklimi hakim oluverir kısa sürede.

Ve bu yeni durumdan da, yine en çok etkilenen hayvanlarla, bitkiler olmuştur. İnsanlarsa yine bu değişikliğe en çabuk adapte olan canlılar olmuşlardır. İnsanlar, bu kez yazlık giysilerini dolaplardan çıkararak üstlerine geçirmişler ve takvim uygun olmasa da iklimin uygunluğu nedeniyle tatil yerlerine koşmuşlardır.

O, köşedeki direğin dibinde dikilen adam da ise hiçbir değişiklik olmamıştır yine!.. Hiç kımıldamadan öylece beklemektedir, sessizce ve tepkisizce.

Bu duruma çok şaşıran tanrı, onunla konuşmayı kararlaştırır ve o gece yarısı, el ayak çekildikten sonra o adamın karşısına geçer.

“Ben tanrıyım, senin durumun dikkatimi çekti!.. Dünyayı bir mevsim geri aldığımda sen hariç her bir şeyler değişti, etkilendi. Daha sonra dünyayı iki mevsim ileri aldım birer gün arayla. Yine, sen hariç her bir şeyler değişti, etkilendi!.. Niçin sende bir değişiklik olmadı? Kimsin sen?”

Direğin dibinde dikilen adam, tanrıya doğru bakarak tek kelimelik bir cümleyle yanıt verir.

“Deliyim”

Tanrı ^çok şaşırmıştır.

“Peki burada; neyi, kimi bekliyorsun?”

Deli tekrar tanrıya bakarak tek kelimelik yanıtlarından sonuncusunu verir.

“Ötekimi”

O. L. Boya

Yorumlar

Başa Dön