..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Ýnsanlýðý tanýmak insanlarý teker teker tanýmaktan kolaydýr. -La Rochefoucauld
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Tarihsel Olaylar > Salih Zeki Çavdaroðlu




9 Mayýs 2020
Ziya Gökalp’' In Musýki Ýnkýlâbý Günlerinde Kendinden Menkul Müzikologluðu  
Salih Zeki Çavdaroðlu
Cumuriyet inkýlaplarý döneminde musýkimiz...


:GFD:
Cumhuriyet’ in kurucu iradesi, yeni rejimin kuruluþunun daha dördüncü ayý bitmiþken, ülkenin mevcut kurum ve deðerlerini, “ inkýlâp” adý altýnda peþpeþe ve sür’atle deðiþtirme hareketleri baþlatýr.
3 Mart 1924 günü Hilâfet müessesesi ile Þer’ iye ve Evkaf Vekâleti kaldýrýlýr, ayný gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüðe konur.
20 Nisan 1924 günü Ýkinci Anayasa kabul edilir.

4 Mart 1925 Takrir-i Sükun Kanunu, 25 Kasým 1925 Þapka Kanunu kabul edilir, 30 Kasým 1925 Tekke ve Zaviyelerin kapatýlmasý kararý alýnýr, 26
17 Þubat 1926’da Medeni Kanun kabul edilir, 1 Kasým 1928’ de Harf Ýnkýlâbý baþlatýlýr.

Daha bunlar gibi irili ufaklý nice “inkýlâp” uygulamasý 1930’ lu yýllarýn ortasýna kadar bütün sýcaklýðý ile devam eder. Ülkede yaþanan böylesine yoðun çalkantýlarýn baþlangýcýndan itibaren mûsýkimiz de nasipsiz (!) kalmayacaktý. Ama mûsýkîmizin belirgin olarak böyle bir iþleme konu olmasý , Mustafa Kemal’ in 9 Aðustos 1928 akþamý Türk, Mýsýr ve Ýtalyan Müzisyenlerce verilecek olan konseri dinlemek için Sarayburnu Gazinosu’na geliþi ve burada yaptýðý konuþma ile baþlayacak ve akabinde neredeyse 1950, hatta onun da ötesinde 1970’ li yýllarýn son senelerine kadar bütün dramatik sonuçlarýyla devam edecektir.

Hemen hemen bütün inkýlâplarýn teorik planlamasýnda olduðu gibi mûsýkî bahsinin yol haritasýsýnýn çiziminde de Ziya Gökalp rol alacaktý.


“Mûsýkî” de yapýlmasý gereken deðiþime, Gökalp’ýn hem Meþrutiyet döneminden Cumhuriyet’ e kadarki yazdýðý makalelerde; hem de “Türkçülüðün Esaslarý”nda oldukça özel bir önem verilmiþtir.

Gökalp, bir müzikolog veya müzisyen olmamasýna raðmen;
“…ülkemizde yan yana yaþayan iki musiki olduðunu , birisinin Türk halký tarafýndan kendiliðinden oluþturulmuþ Türk Musýkîsi, diðerinin Farabî tarafýndan Bizans’ tan ithal edilenOsmanlý Musýkîsi olduðunu, Halk Müziði’ nin kültürümüzün, Osmanlý Musýkîsi’ nin ise Medeniyetimizin musýkisi olduðu “ iddiasýnda bulunur ve hemen peþinden “Osmanlý Musýkîsi’ nin belli kurallardan meydana gelmiþ bir bilim olduðunu,Türk Musýkîsi’ nin ise naif, belli usul ve kurallarý olmayan, bilim kalýplarý dýþýnda içten melodilerden ibaret olduðunu” ilmî bir kesin hüküm imiþþcesine ve de hiçbir hata payý ihtimali gözetmeyerek, kendince tescil eder.[1]

Böylesi bir hükme varýnca, gerisi oldukça kolaydýr. Osmanlý mûsýkîsi de, tu-kaka edilmeli ve yasaklanmalýdýr. Peki Osmanlý Musýkîsi’ ni attýðýmýzda, Halk Musýkîsi yeterli olabilecek midir? Hayýr!.. O zaman ne yapýlmalýdýr?.. Kolayý var :
“…Millî Mûsýkîmiz, memleketimizdeki halk mûsýkîsiyle, garp mûsýkîsinin imtizacýndan (uyumundan) doðacaktýr. Halk mûsýkîmiz, bize bir çok melodiler vermiþtir. Bunlarý toplar ve garp musýkîsi usulünce armonize edersek hem millî, hem de Avrupaî bir musýkîye malik oluruz…” [2] demekle kolayca bir çözüm bulunacaðýný zanneder. Oysa vardýðý bu hükümü de yanlýþ bir örnek ve temel üzerine kurmaktadýr. Yani Halk mûsýkîsi naðmelerinin , polifonik yöntemlerle armonize edilerek oluþturulacak sentez fikri :
“….Berker’ in de belirttiði gibi, Gökalp’in kafasýndaki millî müzikte sentez fikri,19. yüzyýlda Rus Beþleri diye bilinen bestecilerin tecrübelerinden çýkan modele dayanmaktadýr…” [3]

Bu görüþ aslýnda Gökalp’ten önce, Meþrutiyet dönemlerinde Necip Asým Yazýksýz ve müzikolog Mahmut Ragýp Gazimihal’ ce de dile getirilmiþti.
Hatta: “…Türk musýkîsi’nin Yunan kaynaklý olduðunu, bize Araplar ve Acemler vasýtasýyla geldiðini iddia eden ilk yazar Necip Asým Bey’ dir…” [4]

Ziya Gökâlp’in ileri sürdüðü bu görüþlerden çok önce, Necip Asým 1918’ de þunlarý yazacaktýr :
“…Millî bir müzik ibdaý hususundaki muvaffakiyetleri herkesin müsellemi olan Macarlar gibi biz de millî müzik vücuda getirebilmek için Macaristan’ dan bir müzik âlimi getirmek, bu külliyatý ona tevdî etmek gerekir..”(Necip Asým, Dilimiz, Musýkimiz,Türk Yurdu Dergisi,Yýl:7,Cid:XIV,sayý:157,1334’ten aktaran Cem Behar)Nitekim,yýllar sonra Macar Besteci Bela Bartok Türkiyeye gelir…”[5]

Necip Asým’ýn tezine göre mevcut olmayan (!) “milllî musýkimiz”i oluþturmak üzere Macaristan’ dan müzik uzmaný ithal etmekten baþka çaremiz yoktur.

Ragýp Gazimihal ise 1929’da yazdýðý“Þarkî Anadolu Türkü ve Oyunlarý” baþlýklý kitabýnda; Gökalp ile ayný þeyleri düþündüklerini þu sözleriyle anlatýr:
“ Kendi yazdýklarýmý Gökalp’in düþüncelerinden evvel getiriþim, O’ nun benden fikir aldýðý maksadýyla deðildir. Bilâkis benim onun tesiri altýnda kalmadýðýmý göstermek içindi. Gökâlp gibi alimlerimiz musikiþinas olmamak yüzünden sýk sýk musýki hatalarý yapmýþlar ise de, bizce muhterem olan cihet onlarýn cesaret-i medeniyeleri ve esas içtihatlarýdýr…”
Yani diyor ki Gazimihal: Gökalp’ in mûsýkî hakkýndaki sözleri yanlýþ bile olsa, deðilmi ki , inkýlâplarýn bütününe hizmet ediyor, o zaman her þey gibi o da mübahtýr.
Tabii bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan Gökalp’ e hak ettiði cevap, çaðdaþý olan, Mûsýkî’miz otoritelerince verilecekti:
“…Gökalp’ in bu görüþlerine ilk kapsamlý cevap RAUF YEKTA Bey’ den gelmiþtir. Rauf Yekta Bey Geleneksel Osmanlý/Türk müziðinin aslýnda bir tek müzik olduðunu söyler. Türk müziðinin de gerek tarihsel, gerekse teknik açýlardan birbirinden ayýrt edilmemesi gereken ‘avam’a hitabeden spontane bir Halk Müziði kanadý ile, daha ince ve rafine bir zevke hitabeden bir ‘havass’ kanadý bulunduðunu ön sürer…”
“ …Rauf Yekta’ nýn bu bakýþ açýsý daha sonra baþta Hüseyin Sadeddin Arel ve Dr. Suphi Ezgi olmak üzere bir çok yandaþ bulmuþtur…” [6]

O devirde belki bir þeyler ifade eden bu tezlere günümüz gözüyle bakýldýðýnda; bunlarýn ciddiye alýnmayacak derecede gerçek dýþý, tutarsýz ve komik yargýlar olduðu ortaya çýkar. Ayrýca, mûsýkîmizin Bizans’ tan ithal edildiði görüþünde olan bir sosyolog’ un bu mûsýkîyi atýp, yerine kendi “öz musiki”mizi meydana getirirken, Batý’ nýn ” polifonik” sistem ve tekniðini ýsrarla savunmasý da her halde ilginç bir paradoks olmalýydý. Bu yüzden diðer görüþlerindeki tutarlýlýk ve doðruluk payý tamamen veya kýsmen olsa bile, bu onun musýkîye dair bütün tezlerinin hiçbir akademik deðerinin bulunmadýðý gerçeðini deðiþtirmeyecektir.

Kendisinin çaðdaþý olan, Yakup Kadri Karaosmanoðlu, Yahya Kemal Beyatlý, Nurullah Ataç, Falih Rýfký Atay, Hamdullah Suphi Tanrýöver, Ahmet Aðaoðlu v.d. isimler ölümü sebebiyle verdikleri demeçlerde sosyologluðu, Türkçülüðü ,metodu, þairliði ve diðer özelliklerini göklere çýkarsalar da, bugünün hakkaniyet sahibi ve objektif deðerlendirmede bulunan düþünürleri çok deðiþik görüþleri dile getirmektedirler.
Özellikle musýkîye iliþkin görüþleri, bu gün Mûsikîmiz hakkýnda kulaktan dolma bilgi sahibi olan kiþilerce dahi, tebessümle karþýlanmaktadýr.

Gökalp’ in Türk Musýkîsi hakkýnda yanlýþtan öte, bir Osmanlý fobisinden kaynaklanan husûmet ekseninde ortaya koyduðu tezlere karþý tarihî þartlar gereði, biraz geçte olsa, oluþan antitezlere bir göz atalým:
Türk Musýkîsi’ nin son devirde yetiþtirdiði deðerlerden birisi olan rahmetli Cînuçen Bey, Gökalp’in savurduðu yâveler için bakýn ne diyor :
“…Osmanlý Musýkîsi’ nin Farabî tarafýndan Bizans’ tan tercüme ve iktibas edildiði iddiasýna gelince, Fransýz Müzik bilginlerince yazýlmýþ olan LAROUSSE’ “de le Musýque’ teki ‘Bizans Müziði’ maddesine bir göz atmak dahi, bu iddianýn ilmî disiplinden ne kadar uzak olduðunu isbata yeter. Aynen tercüme ediyorum: (Bizans musýkîsinin yüzyýllarca Türk musýkîsinin büyük etkisi altýnda kalmýþ olmasý, XIV. yüzyýl’ dan önceki hali hakkýnda fikir edinilmesine imkân býrakmamaktadýr…)”
“…Her iki türün, adý geçen konularýn gösterdiði farklýlýklar, kesin olarak kök ayrýlýðýndan deðil, icra edildikleri çevrelerin þart ve özelliklerinden kaynaklanýr. Yoksa þehirde UÞÞÂK, köyde KEREM diyen; AKSAK usülünü basitçe 9 ZAMANLI olarak öðrenen; þehirde TANBUR, köye (ayný aileden) BAÐLAMA çalan; tanbur’ la TAKSÝM, baðlama’ yla AÇIÞ yapan; þehirde GAZEL, köyde BOZLAK söyleyen ve nihayet ‘Beni candan usandýrdý, cefâdan yar usanmazmý? / Felekler yandý âhýmdan, murâdým þem’ i yanmazmý?’ diyen þehir kültürüne, ’Hüsnüne maðrur olma,Yusuf-u Kenan’ mýsýn? /Mâh yüzüne bir nikâb çek, ben yandým el yanmasýn’ diye cevap veren köy kültürü, olsa olsa birbirinin kardeþidir…” [7]

Mûsýkîmiz konusunda yerinde tesbitleri olan ve klâsik kliþe görüþleri çürüten bayaðý üretken bir akademisyene kulak verirsek:
“…Ziya Gökalp (1876-1924) müzisyen ya da müzikolog deðildi. Böyle bir iddiasý da yoktu zaten. Bu konuda yazdýklarýna bir asýrlýk bir mesafeden baktýðýmýzda müzikten az çok anladýðýný da söylemek zor…” [8]

“…Aslýnda bu Gökalp’çi müzik politikasý Gökalp’in en genel sosyolojik düzeyde yaptýðý ‘hars/medeniyet’ ayýrýmýnýn müzik alanýna yansýmasýndan ibarettir. Müzikte ‘Çaðdaþ uygarlýk seviyesine’ eriþmenin temellerini de bu ayýrýma dayandýrýr…” [9]

Ziya Gökalp’ in halk ve elit’ in mûsýkîlerinin farklý olduðu iddiasýný kabul edilemez bir yanlýþ olduðu hususunda bir baþka yazar, aþaðýdaki satýrlarý yazacaktýr:
“…Ziya Gökalp’ in Osmanlý tarihine bakýþý korkunçtur. Korkunçtur, tehlikelidir, bu gün çocuklarýmýza verdiðimiz takdirde kendi milliyetçiliðimize, kendi dünya görüþümüze ve büyük devletimize söðün demenin yolunu açmýþ gibi oluruz.
Türk Musýkîsine bakýþý terstir, yanlýþtýr, fecîdir.Gökalp’in, daha doðrusu bütün yüksek sanatlarýmýza bakýþý yanlýþtýr. Milleti halktan ibaret saymakta, halka ait ne varsa iyi, hoþ ama yüksek zümrenin yaptýðý ne varsa divan edebiyatý, divan musýkîsi, tezhib bilmem mimârî-mimârîye pek ses çýkarmýyor, bunlara karþý bir tepki içinde…” [10]

Büyük üstâd Cemil Meriç herhalde Ziya Gökâlp’ e en acýmasýz eleþtirileri getiren kiþi olacaktýr :
“…Ziya Gökalp, Gazalî deðildir. Gökâlp minnacýk bir adamdýr. Elindeki imkânlarla baþka çaresi yoktu. Ýster istemez intihar edecekti. Ýntihar kapýyý açmýyor…
…Ziya Gökalp‘ le Gazalî arasýnda mahiyet farký var. Ziya Gökalp , batý’ nýn sofra artýklarýyla geçinen bir zattýr; onlarý atýþtýrýr, zaman zaman da kusar. Peyami Safa’ nýn çektiði ruh çilesini çekmemiþtir. Sahtekârdýr. Her devirde dalkavukluk yapmýþtýr.Talât Paþa’ ya ve Ýttihad Terakkî’ ye meselâ. Tarihin þýmarttýðý bir adamdý…”[11]

Gökalp, yukarda Cemil Meriç’in deðindiði gibi, deðiþken fikirlerinin verdiði boþluktan dolayý bir ara intihar teþebbüsünde bulunur.
“…Gökâlp dindar ve tutucu bir çevrede yetiþmiþti. Bu çevrenin aþýladýðý inançlarla, Batý felsefesinden ve biliminden edindiði görüþler ve bilgiler arasýndaki uzlaþmazlýk,þiddetli bir düþünce bunalýmýna düþmesine yol açtý.Ýntihar giriþimi ölümle sonuçlanmadý ve sýktýðý kurþun beyninde kaldý.Abdullah Cevdet tarafýndan tedavi edildi…”[12]

Ancak o belli bir noktaya oturmayan, içinde bocaladýðý zýt inançlar sebebiyle, hep panik atak içinde bir hayat yaþayacaktýr. Hatta dünyaya vedâ ederken de: “…Allah’ a küfrederek,baþýný hastane duvarýna vura vura…”[13] ölecektir.

Bir baþka açýdan Ziya Gökâlp deðerlendirmesinde ise, milliyetçiliði üzerine þu tesbit yapýlýr:
“…Meselâ MUSÝKÝ ANSÝKLOPEDÝSÝ’nde okuyorum,Yýlmaz Öztuna’ nýn. Ziya Gökâlp, alýþýlmýþ, prototip geleneksel deðerlere baðlý milliyetçilerin seveceði bir tip deðil…”[14]

Büyük bir gelenek düþmaný olmasýna raðmen Nurullah Ataç, 5 Mart 1953 tarihindeki bir yazýsýnda doðrudan doðruya olmasa bile, dolaylý yoldan Gökalp’in , Klâsik-Halk Musýkîsi ikilemine þu satýrlarýyla karþý çýkýyordu:
“…Niçin halkýn ezgileri millî olsun da, Dede Efendi gibi büyük ustalarýn özene bezene yaptýklarý besteler millî olmasýn? ’Millet’ sözünün ne demek olduðunu düþünmüyorlar, akýllarýnýn ucuna ne gelirse söylüyorlar. Lâubalilik, hep lâubalilik…’Aydýn’ denilen kimseleri bu lâubalilikten vazgeçirmeye bakmalýyýz. O zaman alaturka musýkîden de belki kurtuluruz. Avrupa musýkîsinde millî eserler yaratýrýz…”[15]

Ataç gerçekten hem divan þiiri, hem Osmanýlýnýn her þeyine olduðu gibi, mûsýkisîne de ömrü boyunca savaþ açmýþ birisidir. Burada, ilk etapta Dede övgüsü bizi aldatýcý birifade olmasýn. Zaten yukarýdaki sözlerinin son iki cümlesi de, onun açýsýndan acý bir itiraf özelliðini taþýmaktadýr. Müzik inkýlâbýna baþlanalý neredeyse çeyrek asýr olmuþtur. Ortada hiçbir þey yoktur. Batý yanlýlarýnýn, Osmanlý müzik deðerlerini sözümona aþaðýlamaktan baþka yaptýklarý bir þey yoktur. Ataç onlara diyor ki, siz önce Batý Müziði sisteminde deðerler ortaya koyun da, böylelikle eski musýkîden hep beraber kurtulalým.
Ziya Gökâlp’ in musýkîdeki bu temelsiz görüþlerinin taraftarlarýndan Mahmut Ragýp Gazimihal ; “…1927 yýlýnda yazdýðý bir yazýda her iki musýkinin arasýnda ‘menba’ ve ‘bekâret’farký olduðu belirtilmiþtir.Hatta iþi daha da ileri götürerek,türküleri bile ayýklayarak ‘sanat müziðinin etkisinde kalanlarý ayýrmak gerektiðini’…” söyleyecek kadar derin bir husumet ile savaþ çýðlýklarý atmaktadýr.Böyle bir düþünce müzik üzerinden,büyük bir medeniyet ile ,sözde hesaplaþmadan baþka bir þey deðildir.

Özellikle Türk Halk Musýkîsi’ de Ziya Gökâlp’ in yaný sýra,Necip Asým,Fuat (Köprülü),hatta Rauf Yekta Bey deðiþik zamanlardaki yazýlarýnda Anadolu Halk musýkisinin mahalli geziler yapýlarak derlenmesi konusunu dile getirirler ve bunun kaçýnýlmaz bir zorunluk olduðunu söylerler.:
“…köysel Anadolu müziðinin ancak yöreden, alandan toplanabileceði görüþleri, 20. yüzyýlýn baþlarýndan itibaren bu alana gereken ilgiyi yöneltmiþtir. Örneðin, Mart 1915’ te Musa Süreyya Bey’ in Yeni Mecmua’nýn Çanakkale nüshasýna yazdýðý makale, halk müziði derlemelerinin önemine iþaret eden ciddî bir yazýdýr….” [16]

Bu düþüncelerin teþvikiyle 1926’ dan itibaren yerinden “türkü”derleme çalýþmalarý seferberliði büyük bir hevesle baþlatýlýr.
Gökâlp’ in “ulus”devletin oluþumuna esas teþkil eden görüþlerinin,özellikle Türk Musýkîsi’ne iliþkin görüþlerinin , o dönemdeki Türk aydýnlarý tarafýndan deðerlendirildiði muhakkaktýr. Ancak bu konuda Gökalp’in ortaya attýðý tezler en çok :
“…Mahmut Ragýp Gazimihal,H.Bedii Yönetken,C.Reþit Rey,Adnan Saygun ve Türk Beþleri’ nin diðer üyeleri baþta olamk üzere,müzik adamý kimlikleri aðýr basan isimlerin yaný sýra;Falih Rýfký,Ahmet Cevdet,Necip Asým,Yakup Kadri,H.Ali Yücel,Ruþen Eþref,Nadir NâdiEkrem Besim…”[17]tarafýndan benimsenerek savunulmuþ, ve Atatürk’ ün de bu doðrultuda icraat yapmasýnda, bu isimlerin büyük etkisi olmuþtur.

Tabii bu isimlere o devirde Riyaset-iCumhur Orkestrasýnýn þefi Osman Zeki Üngör’ ü ilâve etmemek büyük haksýzlýk olur.

Yanlýþ hesap elbette Baðdat tan dönecektir. Zamanla , daha doðrusu Türkiye’ de fikirlerin rahatça konuþulup, yazýldýðý dönem baþlayýnca bu tezlerin ne kadar temelsiz olduðu bilimsel argümanlarýyla ortaya çýkarýlmýþsa da, acý olan gerçek bunu asrýmýzda yabancý bilim adamlarýn vurgulamalarýdýr. Ýþte bunlardan bazýlarý :
Fransýz müzik tariçisi olan ve çok uzun süre yurdumuzda kalarak Türk musýkisi üzerinde derin araþtýrmalarda bulunmuþ , belli bir dönemde Paris Müzikoloji Enstütüsü Genel Sekreterliði de yapmýþ olan Eugene Borrel (d.1876) diyor ki:
“…Türk musýkisinin Bizans Musýkisinin tesiri altýnda kaldýðý iddiasý yanlýþtýr. Fatih’ in ordusu Ýstanbul’ a girdikten sonra, Bizanslýlardan nefret ettikleri halde, nasýl olur da onlarýn musýkilerini aralarýna alýrlardý? Ýki din arasýnda, o zamanki kavgalar çok kanlý geçtiði için, Bizans kilise terennümleri her hangi bir tesirde bulunamazdý…”
Aþaðýdaki satýrlardaki yabancý sanat tarihçisinin cümleleri de bu görüþü tanýmlar mahiyettedir.O dahi Osmanlý sanatýnýn en özgün dallarýndanbiri olan mûsýkîmiz hakkýnda:
“ Elias Petropulos 1928 doðumlu bir Yunanlý. Atina’da doðmuþ, Selanik’ te büyümüþ. 20 yýldan beri de Paris’te yaþýyor. Sanat ve uygarlýk tarihi sahasýndaki çalýþmalarýyla tanýnan yazar, kendisini ateist ve sosyalist olarak tanýmlýyor…
…Kendisi ile yapýlan bir röportajda Petropulos, Osmanlý uygarlýðýný yeryüzüne gelmiþ en büyük uygarlýklardan biri olarak görüyorum…
….Özellikle Osmanlý mimarisi ile yine çok çok ayrý bir yeri olan müziðini belirtmeliyim.Osmanlý müziði yaþamýþ en büyük müziktir…’”[18] tesbitlerde bulunur.

Bütün bu bilimsel tezlere karþý bizim batý yanlýsý müzikçilerinin savunma sistemleri tamamen “devrim kanunlarý”na indeksli olduðundan, böyle tezler in kendilerine bir þey ifade etmediðini ýsrarla ve inatla ve büyük bir rahatlýkla söyleyip dururlar. Tabii ki bu tavýrlarý savunduklarý deðerlerin ne kadar mesnetsiz ve önemsiz olduðunun ortaya çýkmasýndan baþka bir þey ifade etmez.
Aradan onlarca yýl geçmiþtir. Batýlýlaþma konusunda hýzla yol almýþýzdýr. Batý’ yý çok iyi bilip, tanýdýðýný , iftiharla söyleyen bir dönemin ünlü bir hukukçusu Türk musýkisi konusundaki cehaletini þu sözleriyle itiraf etmek zorunda kalacaktýr:
“….Ben cehlimi itiraf ediyorum. Ýtiraf etmeyenler utansýn!…
Ben , Batý’dan ‘az çok bir þey’ biliyorum. Pek o kadar mahcub olmam ve hele böylesine küçük düþmem…Ama ‘Durak’ta Nühüft ndir,bilmiyorum!…Hicaz makamýnda ‘nim sofyan’ý, Sûzidil’de ‘Zencir’i, ’Devr-i kebîr’i bilmiyorum…Cinuçen Bey söylemese,’Nikrîz’i bilmiyorum…Fakat beride ine ine, Ondördüncü Louis’ in devrinde Delalende ile Couperin arasýndaki çekiþmeyi dahi biliyorum.Ve bunu bilmekle ne kadar öðünsem azdýr, deðilmi?
Bin yýl önce bu yurda gelip,burasýný vatan yapmýþýz. Hiç þüphesiz, tarihin en büyük, en güçlü, en muhteþem, en uzun ömürlü imparatorluðunu kurmuþuz. Bu ihtiþam, bu azamet ve güç, bin yýl, yalnýz at, gürz, mýzrak ve kýlýçla mý sürmüþ?.. Hani ilmi ? Hani sanatý ?.. Ýlimsiz ve sanatsýz mý olmuþ, yaþamýþ ve bin yýl sürmüþ bu?…” [19]

Bu itiraf ve sorularýn cevabýný kim verebilir?..


Salih Zeki Çavdaroðlu
9 Mayýs 2020


DÝPNOTLAR :


[1] Ziya GÖKALP, Türkçülüðün Esaslarý, Varlýk Yayýnlarý, Ýstanbul, 1955, s.22
[2] Ziya GÖKÂLP, ”a.g.e”, s.94
[3] Orhan TEKELÝOÐLU, Ciddî Müzikten Popüler Müziðe Musiki Ýnkýlâbýnýn Sonuçlarý, Tarih Vakfý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999, s.148
[4] Beþir AYVAZOÐLU, Geleneðin Direniþi, Ötüken Neþriyat, Ýstanbul, 1996, s.48
[5] Yalçýn ÇETÝNKAYA, Müziðin Deðiþimi, Deðiþimin Müziði, Yeni Türkiye, Cumhuriyet özel sayýsý IV, Eylül-Aralýk, 1998, s.3015
[6] Cem BEHAR, Musýkîden Müziðe, Zaman Yayýnlarý,Ýstanbul, 2005, s.274
[7] Cînuçen TANRIKORUR, Biraz da Müzik, Zaman Kitap, Ýstanbul,2005, s.22-23
[8] Cem BEHAR, “ a.g.e.” s.271
[9] Cem BEHAR,”a.g.e”,s.273
[10] Ahmet KABAKLI, Güzel Sanatlar, Kültür ve San’ at, Boðaziçi Yayýnlarý, Ýstanbul, 1980, s.125
[11] H.ASLAN,”Cemil Meriç ile röportaj”,Edebiyat Ansiklopedisi,Milliyet Yayýnlarý,Ýstanbul/1991,s.276
[12] Sina AKÞÝN,”Yakýnçað Türkiye Tarihi”(1908-1980)Milliyet Yayýnlarý,Ýstanbul,C.1,s.388
[13] D. Ali TAÞCI, Golf Pantolonlu Halkçýlar, Vakit Gazetesi, 7 Þubat 2007
[14] Taha AKYOL, Ýlber Ortaylý ile Konuþmalar, Ufuk Kitaplarý, Ýstanbul, 2006, s.133
[15] Nurullah ATAÇ, Günce(1953-1955), Yapý Kredi Yayýnlarý, Ýstanbul, 2000, s.33
[16] Gönül PAÇACI, Cumhuriyet Döneminde Halk Müziði, Cumhuriyet’in Sesleri, Tarih Vakfý Yayýnlarý, Ýstanbul, 1999, s.123
[17] Bayram Bilge TOKEL, Baðýmýza Gazel Düþtü, Akçay Yayýnlarý, Ankara, 2002, s.186
[18] Haluk DURSUN, Ýmparatorluk Kültürü, Zaman Gazetesi, 17 Ocak 1996
[19] Mukbil ÖZYÖRÜK,”Tarih Ýçinde Türk Musýkisi”,Tercüman Gazetesi 28 Mayýs 1982



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn tarihsel olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Tarih Boyunca Türkçemiz’ E ‘sadeleþtirme’ Adýna Yapýlan Ýhanetler ve Bunun Sonuçlarý
1923’ Te Okullarda Türk Mûsýkîsi Öðretimi Yasaklanmýþtý!..
Türkiye’ Nin 'Batýlýlaþtýrýlma 'Projesi Kapsamýnda Radyo’ Nun Misyonu Neydi?
Ziya Gökalp
Türkiye" de "Müzik Inkýlâbý" Nýn Gerçekleþmemesini, "" Bunu Karþý Devrimciler Engelledi "" Tezi Bir Çaresizliðin Ýtirafýdýr
Ayasofya' Nýn Müze Olarak Kullanýlmasý Bir Mülkiyet Hakký Ýhlalidir
Osmanlýca’ Nýn Tüketiliþi Dilimizi Tarzanca’ Ya Çevirdi
Türkiye’ de Yargý 27 Mayýs Darbesi Ýle Birlikte Bir Anda Guguk’ A Dönüþtü ve Meydana Gelen Hasar Bir Daha Asla Tam Anlamýyla Giderilemedi…
Sultanü'þ Þuara Necip Fazýl’a Dair Hatýrlayabildiklerimiz…

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Yazdýklarý Ýle Yaþadýklarý Aykýrý Bir Sanat ve Edebiyat Adamý
Cumhuriyetimizin Kuruluþ Felsefesi
Türkiye’ Nin Önüne Konmuþ ‘batýlýlaþma’ Hedefinin Ne Kadar Yanlýþ Bir Hedef Olduðunu Artýk Anlamamýz Gerektiði Günlerdeyiz
Chp Ne Kadar Solcu Ya da Sosyal Demokrat; Daha Doðrusu Bu Ýddialarý Ne Kadar Doðru?
Emperyalist Dünyanýn Himayesindeki Piyanist Yine Sara Nöbetlerinde
Cinuçen Tanrýkorur
Türkiye’nin Siyaset Kroniði Piyanocusu Gene Hariçten Lied Okuyor!
27 Mayýs 1960 Darbesini Öncesi ve Sonrasýnda Sýcaðý Sýcaðýna Yaþamýþtýk
Münasebetsiz Muhtar Efendi
Ülke Olarak Yýllardýr Sosyal Þizofrenlerimizle Uðraþýyoruz…

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.