Uçmaya ilk kez 1984'te yudumla Ayvalýk'ta baþladýk. Yudum yudum uçtuk. Açýk sarý bir tonla uçtuk. Zeytinyaðý ve tereyaðý yedirmemek için tertiplenmiþ bir uçuþtu bu.

1987'de Ankara'da Özal, her yýl bize çað atlamayý öðreterek uçuþ talimlerine baþlattý. Türkiye olarak uçmaya baþladýk. Baþýmýzda dindar baþbakan, kýçýmýzda dindar don (ha/þema)... Uçuþ serbest...

Bize uçuþ çalýþtýrýrken Özal, bir yandan da Ortadoðu projesi üzerine çalýþýyor ve bir zamanlar bir ilçenin kaymakamýyla bile görüþemeyen Mesut Barzani ve Celal Talabani'yi birer devlet adamý pozisyonunda, baþbakan olarak karþýlayýp görüþtü. Ama biz uçmaktan bunlarý pek fark edemedik.

Ýlk Özal, ilk özelleþtirmeyi 1985'te Sümerbank'ýn Iðdýr Pamuklu Dokuma Tesisi'ni Aras Tekstil'e satarak gerçekleþtirdi. O günden sonra hep satýþa geldik.

Tansu Çiller Türk Telekom'u, Karabük Demir Çelik Fabrikalarýný, özelleþtirerek, yani satarak kendisine Orta çað tekfur ya da þövalyelerinin þatolarý gibi bir þato yaptýrdý.

Çiller'in o dönemlerde paralý askerlik yapan oðlunu, Ýzmir pavyon ve barlarýnda tezkeresini vermek için, askeriye bir hayli aramýþtý.

Uçuyoruz ya hiçbir canlý varlýk yetiþemiyor. Üstelik her dönemde varý yok edip, yoku var edebilme gibi bir sihirli güce de sahibiz.

Bu güçlü Ortadoðu devleti, Mesut Yýlmaz, Tansu Çiller, Hüsamettin Özkan ve Devlet Bahçeli sayesinde, 2000 yýlýna gelindiðinde, baþbakan yardýmcýsý sýfatýyla Mesut Yýlmaz bir TV programýnda ülkenin kaynaklarýný kuruttuklarýný, çýkan krizlerle baþ edemediklerini ve ülkenin iflasýný açýklayacaklarýný duyurdu. Bindikleri güçlü devlet atý besleyemedikleri için tökezlemeye baþlamýþtý.

Ecevit, IMF'e sýðýnmaktan baþka çare olmadýðýný belirterek, devlete bir mesih buldu; Kemal Derviþ. Artýk yeniden uçuþ planörünü çalýþtýrabilecektik. Kemal Derviþ, "Toplam Kalite Yönetimi" diye bir proje baþlattý. "Çocuklar Duymasýn" adlý dizideki Seyyar Tayyar'ýn dediði gibi "Patladý gitti" hâlâ toplanýp daðýlýyoruz, ama bir bok olmuyor. Yeni doðan bir çocuktan, ülkedeki þempanzelere kadar her canlý pazarlamacý tezgâhlarýna düþtü. Kimi alýcý, kimi satýcý...

Tayyip Erdoðan'la yükselmeye devam ettik. Dönemin Maliye Bakaný Unakýtan, "Þu anda rekabetle ilgili bir problemimiz yok. Yani blok halinde gayet rahat satarýz. Babalar gibi satarýz. Parayý veren düdüðü çalar. Varsa parasý gelsin alsýn" þeklinde demeç verdi. O gün sadece devlet mallarýnýn satýþý yapýlmadý, insanlarýn birbirlerinin satýþýný yapmalarý da büyük bir gayretle baþladý. Hýz kesmeden hâlâ devam ediyor.

Hulasa, Özal ile baþlayan satýþ ve bu satýþla baþlayan uçuþ o gün bugündür devam ediyor. Uçmayý bir uzay aracýndan daha yüksekte sürdürüyoruz. "Avrupa Bizi kýskanýyor". "IMF borç istiyor, kýyamýyor, veriyoruz". Hem de hibe… Biz krediyi üniversite öðrencilerine veriyoruz. Tembelliðe alýþtýrmamak için. Borçlansýn çalýþsýnlar. Borç yiðidin (kölenin) kamçýsýdýr. Ne iþleri var iþin gücün olmadýðý yerlerde…

Allah sonumuzu hayretsin.

10 Ocak 21
Gölcük