Ben dünya Müslümanları hakkında konuşmaktan çok, birlikte yaşadığım Türkiye Müslümanlarının yaşantıları ve protestoları üzerinde durmak istiyorum.

Ben kendimi bildim bileli zaman zaman İsrail Filistin gerginliği, çatışması ya da savaşı olsa, bakıyorum, türlü kesimden Müslümanlar bir anda ortaya çıkıp, "Kahrolsun İsrail" sloganıyla ortalığı ayağa kaldırıyorlar.

Bu Filistin hayranlığı nereden geliyor, buna bir bakalım istiyorum. Zira Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de, Hindistan'da, Doğu Türkistan'da o kadar Müslüman ölürken, buralardakilerin tümü bir Filistin kadar ses getirmedi. Çünkü, oralarda Kudüs yoktu. Kudüs kutsal şehir... Müslümanların, Yahudilerin ve Hristiyanların kutsal şehri. Müslümanlar için Muhammed peygamber miraca çıktı. Hristiyanların için İsa gökten buraya inecek. Yahudiler için Musa'ya vaat edilmiş topraklar burasıydı. Davut ve Süleyman peygamber burada yaşadı.


Şimdi Müslümanlar, Allah'ın indirdiği kitap olan Kur'an-ı Kerim'e hadisleri, hadislere kelam ve fıkhı, kelam ve fıkha da şeyh, seyit ve dedelerin mucize sözlerini tercih ediyorlar. Ve bugün Kur’an-ı Kerim’in sanki de hükmü kalmadı.

Muhammed gibi yaşamayan biri kalkıp Kudüs için ağıt yakıyor. Müslümanın derdi ölen kişiler olsaydı, Ukrayna'da, Brezilya'da, Afrika'da, Doğu Türkistan'da, Irak'ta ve dünyanın diğer yerlerinde ölen kişiler için de aynı çığlığı duyardık. Oysa Filistin çığlığını hiçbir yer için bu kadar candan duymuyoruz. Acaba birkaç tapınak insan hayatından daha mı kutsal?

Abdülmuttalip, Kâbe’yi yıkmaya gelen Yemen hükümdarı Ebrehe'ye "Kâbe’nin bir sahibi var. O Kâbe'yi korur" diyor. Bir mekân kutsala sahibi onu korur. Siz sizin korumanız gereken, barışı yurtta ve dünyada korumak için ne yapıyorsunuz? Ben otuz yıldır Doğu Türkistan'da öldürülen Müslümanlar için bir çığlık değil, bir ses bile duymadık. Varsa yoksa Filistin. Bunu Filistin'de ölen insanları gale almıyorum değil, bu hassasiyet diğerlerine neden gösterilmiyor derdindeyim. Oysa inandığınızı söylediğiniz peygamber ölen bir kuş için bir çocuğa başsağlığına gittiği gibi, elbisesinin kenarında uyuyan kedi rahatsız olmasın diye elbisesinin o kısmını kesip bırakıyor.

Ey Müslüman çevrene bir bak; çocuk tecavüzleri, kadın taciz ve tecavüzleri, çocuk öldürülmeleri, kadın öldürülmeleri, hayvan tecavüz ve ölümleri... Bütün bu suçları işleyenlerin kaç da kaçını Filistin'de ölenler kadar önemsediniz? İlla ölenlerin Kudüs gölgesinde mi ölmesi gerekiyor ki, umursayasınız?

Yahudiler için kendi kitapları Tevrat, canlının, özellikle de insanın yaşatılmasını istiyor. Oysa Yahudiler tarihi süreç içinde hep öldürmekten ve kendilerini insanlığın efendisi olduklarını düşünmekten başka bir şey yapmadılar. Hala öldürmeyi meşru sayıp, devam ediyorlar. Oysa Kendi peygamberleri Musa yaşatmak için ölmeyi ve öldürmeyi göze almıştı.

Hristiyanlar için de durum bunlardan farklı değil. İsa kendisine tokat vuran birine öbür yanağını dönecek kadar sevgi doluydu. Allah İncil'de bütün varlıkları sevmeyi emrediyor. Hristiyan topluluklarının başında Amerika geliyor. Dünyadaki çıkan çatışma ve savaşların arkasında Amerika ve İngiltere yok mu? Hatta Kızılderililer arasında meşhur bir atasözü var "Bir nehirde iki balık birbiriyle kavga ediyorsa, oradan beş dakika önce bir İngiliz geçmiştir".

Daha ne olsun. Kimse kendi dinin, vicdanının, merhametinin ve ahlakının gereğini yapmıyor. İsrail düşmanlığı yapanlara soruyorum. İsrail ürünlerinden vazgeçmemiz kaç günlük? İsrail 1940'dan beri orada ve aynı şeyleri yapıyor. Eğer sözünüz ve davranışınızda samimi olsaydınız, evinize babanızın değil, dedenizin zamanından beri İsrail ürünü girmemiş olacaktı.

Ey insan! işte senden arda kalan. Allah sizi ıslah etsin ki, bu cennet ülkede huzur içinde yaşayabilelim.

13 Mayıs 21
Gölcük