Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloğlu Çocukluğumda hep Allah’a mektup yazmak isterdim ama adresini bir türlü bulamadığım için nereye postalayacağımı bilemenin verdiği umutsuzlukla vazgeçerdim. Ama Oscar vazgeçmiyor. İyi de yapıyor. Çünkü, ‘Sayın Allah’ diye başlayan ve sonra samimiyeti ilerletince ‘Sevgili Allah’ diye devam eden o insanın ‘yüreğine dokunan mektuplar’ sayesinde bir kez daha öldüğünü sandığımız içimizdeki çocuğu keşfediyoruz. Mektup arkadaşı ‘Sevgili Allah’ ile samimiyeti ilerletince Oscar’ın hastanede geçen bir gününü anlattığı o çok özel mektuplara tanık oluyoruz. Büyümüşte küçülmüş Ocar, ‘seni öpüyorum’ diye bitirdiği mektuplarda öpücüğü tam yüreğinizin üzerine konduruyor. 10 yaşında, bu kocaman filozoftan hayat, sevgi, ölüm, korku, aşk, iletişimsizlik, ergenlik, evlilik (evet, yanlış okumadınız basbayağı evlilik) üzerine derinlikli dersler alıyoruz. Türk Tiyatrosunun duayeni, hocaların hocası Yıldız Kenter, ‘Oscar ve Pembeli Mumy’yi sahneye taşırken o kadar büyüyor o kadar büyüyor ki, o zarif bedeni adeta tüm dünyamız oluyor, ruhumuzu kavrıyor ve ‘hayata’ bir kez daha bütün varlığımız ile bakmamızı sağlıyor. Eric Emmanual Schmitt’in kaleme aldığı ve Serap Babül’ün dilimize kazandırdığı ‘Oscar ve Pembeli Meleği’ oyununu Yıldız Kenter sahneye koyuyor. Zaman zaman Oscar, zaman zaman da Pembeli Mumy olan Yıldız Kenter, Patlamış Mısır, Çifte Kavrulmuş, Mavi Peggy, Dr. Düseldorf karakterlerine de son derece doğal bir biçimde geçiyor. Sanatçı, aralıksız iki saati aşan olağanüstü sahne performansı ile izleyenleri adeta soluksuz bırakıyor. Tek kişilik oyunda, Engin Gürkey’in bestelediği gönül telimiz titreten müziklere, Necati Abacı’nın arka planda ekrana yansıyan illistrasyonları eşlik ediyor. Yaşanan olayların renkli çizgi roman tadındaki görüntülerle desteklendiği ‘Oscar ve Pembeli Meleği’, lösemi hastası Oscar’ın hayatının son 12 gününü konu alıyor. Oscar’ın son anına kadar yanında kalan 100 yaşındaki biricik dostu Pembeli Mumy’i de unutmamak lazım. Gençliğinde kadın güreşçi olduğunu iddia eden Pembeli Melek anlattığı ‘güreş hikayeleri’ ve sıcak dost eliyle, Oscar’ın dünyasını aydınlatıyor. İlginç fikirleri de var, sevimli büyük annenin. ‘Hadi Oscar bir oyuna ne dersin? Her günü 10 yıl kabul edelim. Bakalım neler olacak’ diyor Ocar’ın biricik Pembeli Mumy’si. Ve ekliyor. ‘Sahi, Allah’a neden mektup yazmıyorsun? Ne demek inanmıyorum. Bu, Noel Baba değil ki, Allah. Tabii ki var. Hadi Oscar, yaz bir kere. Sana mutlaka cevap verecektir’. Oscar’ın içimize işleyen hikayesi işte böyle başlıyor. Her günü, 10 yıl gibi yaşayan Oscar’ın, arkadaşları Çifte Kavrulmuş, Patlamış Mısır, ilk aşkı sonra da karısı Mavi Peggy, anne ve babası ve doktoruyla arasında geçenleri anlattığı mektupları, bir ‘Fındıkkıran Süiti’ lezzeti ve ‘Kar Taneleri Valsi’ inceliğiyle yansıyor sahneye. Hikayeler anlattığı, istekler sıraladığı, arada bir de ‘akıl verdiği’ Allah ile arasında gelişen bu çok özel mektup arkadaşlığı ile kalbimize dokunuyor, unuttuğumuz naif güzelliklerin altını bir kez daha çiziyor. Her mektubunda mutlaka sormadan edemiyor. ‘Sevgili Allah beni ne zaman ziyaret geleceksin? Eğer uyuyorsam mutlaka uyandır. Böyle bir şeyi kaçırmak istemem çünkü’ diyor. Ağlayan, sızlayan, şikayet eden bir çocuk yerine filozof bir Oscar var karşımızda. Anne babasına dönüp rahatlıkla ‘Ben sizlerin de ölebileceğini hiç düşünmemiştim’ diyen ve aradaki tüm buzları eriten Oscar. Sadece onlarınkini mi, bizim kalbimizdeki buzları da eritiyor. Başarısız tedaviden duyduğu hayal kırıklığı ve acıyı fırça gibi kalın kaşlarının altında gizlemeye çalışan doktoruna ‘Sizin suçunuz değil ki, siz elinizden geleni yaptınız. Doğayı ve hayatı değiştiremezsiniz. Siz sadece Allah’ın tamircisisiniz’ dedikten sonra, ‘Doktor, sahiden kaşlarınızı da fırçalıyor musunuz?’ diye soran Oscar. ‘Sevgili Oscar o kadar sıcak, içten, açık sözlü ve tatlısın ki’ demek istiyor insan. Hani neredeyse, karşınızdakinin Yıldız Kenter olduğunu bilmeseniz, sahneye inip kucaklamak istiyorsunuz Oscar’ı. Öylesine sıcacık ki. ‘Ödünç aldığımız’ yaşamlara gerçekten ‘bakmak’ isteyen herkesin hayatına Oscar bir kez girmeli. Eğer hala Oscar ile tanışmadıysanız, 22. İzmir Tiyatro Günleri kapsamında, 6 Nisan Salı günü, İzmir İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde, kocaman yüreğinin kapılarını açmış, sizleri bekliyor olacak.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |