Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloðlu On yýlda bir yaptýðý listeyi bir kez daha kontrol etti. Tango öðrenilecek maddesini ikinci sýraya alýp, baþa Astor Piazzolla dinlenecek þýkkýný koydu. Ýçi rahat etti. Eveeet, ancak bunlarý yaptýktan sonra ölünebilirdi. Arkaya koltuðuna yaslandý ve kendini müziðin koynuna býraktý. Sahnedeki adam, piyanoyla bütünleþmiþ. Sanki salona yayýlan notalar piyanodan deðil, koca bir orkestradan çýkýyor. Caz ezgilerinin, bandeneon týnýlarýna karýþtýðý, oradan klasik esintilere uzandýðý müziði bir yerlere oturtabilmek ne mümkün. Zaten gerek de yok. Bu ancak olsa olsa Astor Piazzola olabilir. Caz ile klasik müzik birlikteliðinin, Arjantin’in arka sokaklarýndaki evliliðinden olan yasak aþkýn meyvesi. Ýþte, Piazzolla, Piazzolladýr. Bu kadar basit. Bunu, içinde duyumsayabilenlerin müziði. Havada uçuþan notalarý yakalayanlar, hayatýn özünü bu kadar yalýn biçimde kavramaktan mutlu, kendini müziðin akýþýna býrakmýþlar. Adamýn parmaklarýnýn altýnda kayan tuþlardan hayat bulan notalar salona yayýlýrken, Ýzmir Sanat Büyük Salonun duvarlarý yavaþ yavaþ eriyor ve yerini Arjantin’de bir arka sokaða býrakýyor. Müzisyenler, kabadayýlar, sokak kadýnlarý, hayata kenarýndan tutunmaya çalýþanlar. Müzikten sarhoþ, pistte dönen ve toplumsal bir ayini gerçekleþtirircesine eðilen bükülen ve birbiri içinde kaybolan vücutlar. 1900’lerin baþý. Kurallarýn yýkýldýðý, yeni bir dünya anlayýþýnýn ayak seslerinin duyulduðu yüzyýl. Ve bu yüzyýlýn baþýnda, Arjantin’de bir bar. Sigara dumanlarý arasýndaki loþlukta pistte dönen kadýn ve adamlar. Artýk dünyanýn ve kurallarýn hiç bir önemi yok. Bandeneonlarýn sesine karýþan notalarda eriyen tek gerçek, havaya hakim olan ‘tutku’ ve burada tutkunun rengi ‘kýrmýzý’. Hepsinin iç içe eridiði tek gerçekse Tango. Pistte birbirinin uzantýsýna dönüþen vücutlar, çölde susuz kalmýþ birinin kana kana su içmesi gibi tutunuyorlar notalara. Müziðin akýþýna kendini kaptýranlar, iþte bu nedenle sanki bütün hayatlarý buna baðlýymýþçasýna dans ediyor. Çünkü burada hayatýn özü Tango. Su gibi kayýp giden adýmlarýn teklemesine imkan yok. Bu, soluk alýp vermek gibi bir þey. Öylesine doðal. Eþyanýn tabiatý gereði, giderek müzik ve dans ilahi bir tapýnmaya dönüþüyor. Kadýn ve erkeði kendi dünyasýna çekiyor. Orada müzik ve týnýlarla ustalýkla yoðurduktan sonra, kabuklarýný yýrtarak tekrar kendi özgün biçimlerine dönüþtürüyor. Birden notalar susuyor. Ritim ve notalarýn kýrýldýðý an. Çaresiz notalar köþelere kaçýþýyor. Havada bir anlýk boþluk. Boenos Aires’in arka sokaklarýndan, Ýzmir Sanat Büyük Salon’a dönüyoruz. Piyano çalan adam bir an soluklanýyor. Majörlerle minörlerin arkadaþlýðý bir an için bitiyor. Dans edenler, derin bir soluklanýyorlar. Kýsa süreli ayrýlýklarda, ayaklar küskün ve bitap. Dans pisti terk edilmiþ ve boþ. Derken adam yine koca bir orkestrayý sýðdýrdýðý piyanonun tuþlarý üzerinde dolanmaya baþlýyor. Birbirini takip eden adýmlar müziði kutsarken, dans pisti eski canlýlýðýna kavuþuyor. Bükülen, kývrýlan, akýþkan bir sývýnýn içinde zarif bir biçimde süzülen bedenlerin oluþturduðu tablo, uzakta kalan masal ülkesinin naif bir aksi gibi duruyor. Ve nihayet sihirli bir deðnekten yayýlan pýrýltýlý notalarýn oluþturduðu müziðin ahengine kendilerini kaptýranlar, masal ülkesine açýlan kapýda buluþuyorlar. Ve Tango yeniden baþlýyor. Ve bir an kadar kýsa, ve bin yýl kadar uzun bir süre sonra, notalarýn da ömrü bitiyor. Adýný koyamadýðýmýz bir zamanda, Arjantin’in arka sokaklarýndaki o barda, kadýnlar ve erkekler hala dans pistinde kayýp giderlerken, suretleri yavaþ yavaþ silikleþiyor. Notalar usul usul hafifleyerek, dans edenlerin ve orkestranýn üzerine bir tül yumuþaklýðýnda iniyor. Uzaklaþan bir hayalin yerini giderek belirginleþen Ýzmir Sanat Büyük Salon’un duvarlarý alýyor. Alkýþlar eþliðinde, Mehmet Okonþar seyircileri selamlarken, Tango’nun ve müziðin büyüsünden sersemlemiþ olanlar, Arjantin’den Ýzmir’e savrulmayý hazmetmeye çalýþýyor. Aðzýnda tadýna bir türlü doyamadýðý kremalý pastanýn lezzetini duyumsayan çocuklar gibi halinden hem hoþnut hem de adlandýramadýðý biçimde biraz kýrýk, oturduðu koltukta doðruldu. Yavaþ yavaþ yerinden kalktý. Çýkýþa doðru yönelirken, listeyi bir kez daha kontrol etti. Tamam dedi. Evet, Astor Piazzolla dinlenecek, Tango öðrenilecek ve sonra da ölünecek... Yüreði ve benliðinin bir parçasýný hala, o Tango yapýlan masal ülkesinde býrakanlara küçük bir not. Mehmet Okonþar’ýn, Astor Piazzolla’nýn eserlerinden uyarladýðý Tango CD’si piyasaya çýktý. 16 ayrý eserin bulunduðu çalýþma, dinleyenleri Astor Piazzolla’nýn ülkesine ve zamansýz bir anda, hala dans edilen o bara geri götürüyor. Aðzýndaki kremalý pastanýn tadýný duyumsayan ve yüreklerindeki çocuk saflýðýný hala koruyanlar için…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |