Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
peki nedir bu AB? Internetten kısa bir bilgi almak için http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa_Birli%C4%9Fi linkine bir göz atın. Kısaca bir göz atın, devam edelim. Linkdeki yazıyı sonuna kadar okuduysanız işin en özünü, en can alıcı noktasını da aslında okudunuz demektir. Bu AB'nin ilk ve en birincil görevi dünya üzerindeki kaynakların paylaşılması ve işlenmesidir. Kökü Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğundan gelir.. Öyle böyle değil tamamen oradan gelir. Kökü sömürgecidir. Çünkü Birinci Dünya Savaşını başlatan ülkeler de aynı ülkelerdir ve haritayı çizenler bu ülkelerdir. Şimdi bu yazılanları klasik anti emperyalist söylem olarak görebilirsiniz, sorun değil. Ama unutmayın paranoyak olmak izlenmediğiniz anlamına gelmez. Bilgi zararlı değildir, onu nasıl kullandığımız o bilgiyi zararlı kılar. Okumaya devam edin. Bugün sömürülecek yeni toprak görünüşte yok. Yıldızlara açılıp uzaya koloniler kurulmadığı sürece yok. Ama bugün sömürünün en hası ticaret ile yapılıyor. Kotalar, vergiler ile ister istemez sömürülüyorsunuz. İşin ticari boyutunu bir yana bırakırsak bir de jeopolitik yanı var. Şöyle söyleyeyim; Birinci Dünya Savaşı patlamadan önceki yıllarda ve savaşın ilk günlerinde Osamanlı Devleti sürekli bu savaşa İngilizlerin safında katılmaya çalışmıştı. Fakat İngilizler ve müttefikleri bunu reddettiler çünkü o dönemde çoktan Rusya ile Boğazların Ruslara bırakılması konusunda anlaşma yapılmıştı, dahası Birinci Dünya Savaşının en büyük ödülü Osmanlı toprakları idi; ortadaki pasta Osmanlı idi. Bugün coğrafyada değişen birşey yok. Din savaşları sadece din için yapılmadı yüzyıllarca. İşin arkasında hep daha çok toprak zengin toprak ve daha çok para vardı. Bugün de durum aynı. Bu topraklar tarihin her döneminde kıymetliydi hala da kıymetli. Hala ortadaki pastayız. Pasta için kıyamet kopuyor. Ortadoğuda tek bir huzurlu ülke yok, hep iç karışılık, hep terör, hep işgal, hep komşu ile savaş.. AB dedik.. AB'nin bugün Türkiye'ye oynadığı oyun sadece oyalama değil aynı zamanda ince ince sömürü taktiğidir. Eli veriyoruz kolu istiyor. Tamam Türkiye gerçekten AB standartlarına %100 uyan bir ülke değil ama Balkan ülkeleri AB'ye alınmaya başlandığında durumları bizden kat kat kötü idi. İşin aslının reformla filan alakası yok. Tarihi korkular ve düşmalıklar körükleniyor.. Sanki biz avrupa'ya girsek işgale başlayacaz gibi bir hava var Avrupa vatandaşlarının büyük bölümünde ve o ülkelerin siyasileri de bunu körüklüyor. Türkiye üzerinden düşmanlıkla kendi ülkelerinin siyaset arenasında prim yapmaya çalışıyorlar. Onlara kızamıyorum, AB'ye kızamıyorum, ne kadar kızsamda yine kızamıyorum. Adamlar kendi çıkarları için oynuyorlar ve iyi de oynuyorlar. Ben bizimkilere ve işbirlikçilere-hainlere kızıyorum.. ben aptallara, aydın geçinen saftoriklere kızıyorum.. AB girebilmek Türkiye için bir umuttur ve hem bizim liderler hem de AB bu yolda ciddi niyet besliyor olsa büyük faydalar getirecek bir olaydır. Ama AB asla tek seçenek değildir. Aslında bugünkü tek taraflı şartlar gözönüne alınırsa bana göre SEÇENEK BİLE DEĞİLDİR.. AB hep kendine yontuyor. Azıcık gelişmeleri takip ediyorsanız hatırlayın, müzakareler öncesi ön müzakereler, efendim sürekli ileri atılan tarihler, arkası yarınlar, bitmek bilmeyen arkası fazlasıyla gelen istekler ve istekler... AB adil değil.. AB ayak sürüyor. AB bizi oyalıyor ve oyalarken de ne koparırsam kar diyor. Biz de bunu milletçe yiyoruz.. Evet yiyoruz. AB kaderimiz değil. Dünya kocaman bir dünya ve sürekli gelişiyor. Fark ettiniz mi bilmem ama dışarda koca bir Çin gerçeği var.. Fark ettiniz mi bilmem ama dışarda yeniden ayakları üzerine doğrulan bir Rusya var. Sadece ekonomik değil askeri olarak da dengeleri düzelen Rusya her geçen gün Amerika ve AB'ye hatırlatıyor;”Ben geri döndüm” diyor. AB ve ABD de Rusya'nın döndüğünün farkında. Dışarda koca bir Afrika kıtası içinde koca fırsatlarla bekliyor. Orada koca bir Asya kıtası koca bir pazar, koca bir ufuk yatıyor.. Olasılıkların ucu çok açık. AB tek yön değil, AB tek seçenek değil, AB kaderimiz değil. Reformlar, iyileştirmeler AB'ye göbekten bağlı değil, istersek yaparız.. Akıllı oynamak ve gerçekten istemek ihtiyacımız olan tek şey. Ne bu hükümet ne de son 50 yılın hükümetleri bunu beceremedi. Sandıkta bunu olnlara göstermek bence her Türk vatandaşının hakkıdır. AB kader değil. Olursa iyi olur ama olmazsa “VAY niye olmadı! Eyvah mahfolduk!'” demenin bir alemi yok.. Bir kapı kapanırsa bir diğerine bakmak lazım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |