Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
“ Hükümdarlar filozof, filozoflar hükümdar olsaydı, kentlerin yüzü ışırdı.” Platon Marcus Aurelius, Roma’da(MS 121- 180)doğar. Aurelius, Latince altın anlamına gelen Aureus sözcüğünden gelir. 17 yaşında geleceğin ortak imparatoru olarak seçilir, ancak tahta çıkması 40 yaşında(MS:161) geçekleşir. Zamanının en önemli düşünürlerinden felsefe dersleri alır. Çok etkilendiği Stoacı Epiktetos’un ders notları, felsefeye ilgisini daha da artırır. O, Platon'un bir 'filozof kral' düşünün gerçekleşmesidir. Yönetmek yerine kural koymayı tercih etmiştir. " Bir sarayda bile yaşam iyi yaşanabilir."demiştir. Konfor ve hazza sırt çevirmiş ve yalnızca erdemin arayışı içinde olmuştur. Sefere çıktığı; Önasya, Suriye, Mısır, Yunanistan ve Tuna boylarında tuttuğu notlardan oluşan 'Düşünceler'; kişinin vijdan muhasebesi, yetkinliğe varmak için harcadığı uğraş, dünyanın gelip geçiciliğini gibi kavramları anlatır. Bir İmparator olarak yaşamı boyunca hep gelişmiş bir sorumluluk duygusuyla hareket eder. Aurelius, yaşamı boyunca, erdemli (ideal)insan olma yolunda ilerler. Cinsel ve toplumsal dürtülerini yaşamın merkezinden uzaklaştırmak için kendisini eğitir. Doğal kaynakların yok edilmesi, evren, akıl, akılcı yaşamak, yaşam, ölüm ve ölümsüzlük, her şeyin sürekli değişmesi, ün, mal mülk gibi dünyasal değerlerin geçiciliği, insanların içgüdüleri tarafından yönetilmesi gibi konular düşüncelerinde önemli yer tutar. Roma İmparatorluğu onun döneminde altın çağını yaşar. Meditations (Düşünceler) 2000 yıldır, hala güncel, hala büyük, hala aydınlatıcı. Aurelius’u bu düşüncelere iten neden ise şudur. “Dünya gelip geçilen bir yerdir … ödünç olarak verilen zaman sınırlı; onu zihninin sislerini dağıtmak için kullanmadıkça, bu sınırlı zamanın yok olup gideceği, senin de yok olup gideceğinin ve o zamanın bir daha eline geçmeyeceğinin bilincine varmanın vakti geldi, geçiyor.” Bu ölümlü dünyada; ün, hırs, para, mevki, arzu gibi şeyler zihni sislere boğar. Gerçek bir insana yaraşan, gösterişten uzak bir biçimde, doğruluk ve özgürlükle kendini varetmektir. Aurlius’a göre özgürlük kendini doğru insan olma yolunda seçme özgürlüğüdür. Ölüm doğal bir olgudur. Bu nedenle yaşamı da fazla abartmamak, onun rüzgarlarına kapılmamak gerekir. Alçakgönülülük ve görev duygusuyla bu dünyadaki zamanı geçirmek gerektiğini, ruhun ölümsüzlüğüne inanır. “ Her şey nasıl da hızla yok olup gidiyor, hem evrendeki bedenlerin kendileri, hem de onların zaman içindeki anıları… Aurelius: insan ömrü bir an sürer, özümüz artsız aralıksız bir akış, algımız belirsiz, tüm bedenimiz bozulmaya yazgılı, ruhumuz bir kargaşa, yazgımız öngörülmez, ünümüz güvenilmezdir. Aslında hiç kimse ne geçmişi ne de geleceği yitirir, çünkü sahip olmadığı şeyi kim alabilir ondan? Marcus Aurlius, iktidarda olan birini kolayca kışkırtacak duygulardan kaçınır; ölçüsüz davranma, öfkeye kapılma, işi oluruna bırakma, özellikle kendini beğenmişlik gibi duygulardan sakınır. Erdemli ve alçakgönüllü davranmak için kendini sürekli denetler. Bilgeliğe erişmek için çaba harcar. Aurelius, yaşamı oyuna, insanları da oyunculara benzetir. Tüm insanların birbirleriyle akraba, giderek kardeş olduklarını kabul eder. Onun döneminde veba salgını ve kıtlık ve iç ve dış savaşlar bir imparator için sorun yaratmıştır, fakat Stoacı imparator yinede ilkerinden ödün vermemiştir. Düşünceler’inde de Doğal sevgi büyük bir yer kaplamaktadır. Ona göre, insanların kardeşliği, dünya vatandaşlığı,, soğuk soyutlamalar değil, sıcak gerçekliklerdir; ortak iyi, ve başka bir şey değil, insanoğlunun en iyi yolu adeletsizliğe özenmek değildir." Erdemli olmanın gösterişini yapmaz ve bundan övgü beklemez. Düşünceler'inden alıntılarla devam edelim: ”Her şey birbirine bağlıdır, onları birbirine bağlayan bağ kutsaldır: hemen hemen hiçbir şey insana yabancı değildir. Çünkü, her şey birbirleriyle ilişkili olarak düzenlenmiş olup birlikte evrenin düzenini oluştururlar.” “Evreni, tek bir maddeyi ve tek bir ruhu içinde barındıran biricik bir canlı yaratık olarak düşün; bütün şeylerin bu varlığın bilinci tarafından özümlenmiş olduğunu; her şeyin tek dürtü sayesinde olup bittiğini ve bütün şeylerin nasıl bir araya gelip her şeyin ortak nedenini oluşturduklarını, onların birbirine nasıl zincirlendikleri, nasıl bağlandıklarını düşün.” “Havaya atılan bir taş için ne yeniden yere düşmek ne kötü bir şeydir, ne de yükselmek iyi bir şey.” Kişi yalnızca yaptığından ötürü değil, yapmadığından ötürü de haksızlık yapar.” “Doğanın, yararlı olmak için böyle davranması zorunludur.” “Düşmanından öç almanın en iyi yolu, onun gibi davranmamaktır. “İçinde bulunduğun duruma uyum sağla, aralarında yaşadığın insanları sev, ama gerçekten sev.” “Şu anda gördüğün her şey çok geçmeden yokoalacak, onların yokolduğunu görenler de sıraları gelince yokolacak; yaşlı ölen, vakitsiz ölenle aynı yaşta olacak.” “Gelecek için kaygılanma; çünkü varman gerektiğinde, varacaksın oraya, şimdi yararlandığın usu da birlikte götüreceksin.” “İyi şeyler yapmak, ama karşılığında kötü bir ün kazanmak bir hükümdarın yazgısıdır.” “Öfke ve üzüntü, bizi öfkelendiren ya da üzen şeylerin kendilerinden çok daha fazla zarar verir.” “Her zaman en kısa yoldan git; en kısası doğayı izleyen yoldur. Bu yol seni sonunda her şeyi en sağduyulu biçimde söylemeye ve yapmaya götürür.” “Her kim bir suç işlerse, kendine karşı yapar bunu; her kim haksızlık yaparsa ederse, kendine haksızlık eder, kendine kötülük eder.” “Onların yönetici yetilerini incele ve akıllı geçinenlerin bile nelerden kaçtıklarını, nelerin ardından koştuklarını gözlemle.” “İyi bir insanın nasıl olması gerektiğini tartışma artık, iyi bir insan ol!” “Olanaksızın ardına düşmek çılgınlıktır; ama kötülük işleyenler için böyle davranmamak olanaksızdır.” “Bir gün, gerçekten iyi, yalın, açık, seni saran bedenden daha saydam olacak mısın, ruhum? Bir gün gerçekten iyiye ve sevmeye eğilim duyacak mısın? Bir gün tam anlamıyla doygun, hiçbir şeye gereksinim duymaz, hiçbir şeyi arzulamaz, haz bulacağın canlı ya da cansız hiçbir şeyde gözü olmayan biri olacak mısın? Bunların daha uzun tadına varabilmek için hep daha çok zaman, ya da daha hoş yerler, ülkeler yahut daha uygun bir iklim, ya da daha hoş insanlarla birlikte olmak istemeyecek misin? Bir gün şimdiki durumundan hoşnut olacak, şimdi sahip olduğun her şeyden haz duyacak mısın?” Ölümsüzlük yok diye kederlenmeye gerek yok; diğer hayat olmasa bile, bu hayatı iyi yaşayalım. Onun bilgeliği farklı davranışlara sahip insanların tamamı için geçerli olabilecek bir bilgeliktir. Kemal Düz
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |