Bir kimse, neden oltasını, içinde tek bir balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır? -Adalet Ağaoğlu |
|
||||||||||
|
Kırmızıgül’ün sinemasını iki yönden ele almak gerekiyor. İşlediği temalar ve sinema dili diye. Kırmızıgül, filmlerinde öyle çok şey anlatma derdindeki filmi analiz ederken tek bir konu merkezli hareket etmek zorlaşıyor. Dolaysıyla bu yazıyı iki kısma ayırmak zorunda kaldım. Birincisi filmin teması, ikincisi filmin eksiklikleri diye ele almak okuyucu açısından daha anlamlı olacaktır. Açılıma Destek Filmi Yapmak Kırmızıgül, sonradan dâhil olduğu-olmaya çalıştığı sınıfa, geçmişinden ve toprağına dair derdini anlatmak istemesi doğaldır. Bu ülkenin sinemacısı toprağına yabancı filmleri seriye bağlayarak üretirken, batı ve doğu arasında sıkışan insanlarımızı da birilerinin anlatması gerekiyordu. Sanırım Kırmızıgül bu misyonu üzerine alan yönetmen adaylardan biridir. Filmlerinin içeriği doğal olarak tartışmaya açık hale gelmektedir. Kırmızıgül, Güneşi Gördüm filmiyle gündemden düşmeyen açılım tartışmalarına kendi açısından hükümeti destekleyen bir film yapmasıyla iktidarla farklı düşünmediğini ortaya koydu. Son filminde açılımın başka bir ayağını yönelik desteğini devam ettirdiğini görmüş olduk. Öyle görünüyor ki bundan sonrada toplumsal barışı ön gören ve insanımızın gelişimine katkı temalı diyalogların ağır bastığı, biz düşündüğünüz gibi değil aslında şöyleyiz derdiyle hareket eden filmler devam edecek. Güneşi Gördüm, doğu sorununa teğet geçerek, Kürtlerin cinselliğe bakışını ki radikal yönüyle merkeze alarak, Kürt sorununa mesafeli yaklaşmayı tercih ettiği gibi devletin iki yüzünün varlığına rağmen devlet bizimdir düşüncesini noktayı koydu. Kürt meselesi sinemada ilgi uyandıracak bir projedir. Birçok kesimin ilgisini filme yönelmesini sağlar. Yine sinema da radikal dinci grupları, tarikat ve Türk polisi konuları da birçok kesimin ilgisini çekecek popüler konulardandır. Kırmızıgül, film konularını geneli kuşatacak şekilde seçmeye özen gösterdiği gibi iktidarla paralel hareket ederek, sinemasına güç katmayı hedefliyor. Film, dinler arası diyalog felsefesiyle, Avrupalaşma sürecinde batılıların bizi bazı radikal gruplar nedeniyle yanlış anladıklarını, terörle İslam’ı aynı kefeye koydukları düşüncesinin önüne geçmeyi hedeflemektedir. Batının bizi doğru anlama derdi, Kırmızıgül Gâvurda olsa, insandır düşüncesiyle tezahür ediyor. Farklı dinlerde olabiliriz. Önce kilise de sonra cami de nikâh kıyılabilir. Bir Müslüman Hıristiyan kadınla, Müslüman bir kız Hıristiyan bir erkekle evlenmesinde sorun yoktur. İnançlar farklı da olsa birbirlerini sevebilir, sorun yaşamadan mutlu olabilir. Yine iki farklı dine rağmen problemsiz çocuk yetiştirebilirler. Batılılar bazı kendini bilmez teröristler eylemler ve eylemlerde yakınlarını kaybeden nedeniyle hepimizi aynı kefeye koymuşlardır mantığına Kırmızıgül cevap verirken, içerde de Acar’ın dincilere karşı olumsuz bakışını da yumuşatıyor. Acar’ın Ilıman İslamcılara saygı ve sevgisi artıyor. Ne kadar çok farklı din görüşleriyle karşı karşıya kaldığımızı Kırmızıgül net ortaya koysa da aradaki ayrımları ortaya koymakta başarısız kalıyor. Kırmızıgül, Hacı Gümüş karakteri üzerinden tarafını belli ederken, Cemaati sadece devlet kontrolünde merak edecek bir şey yok derken, radikal olanlara da devletin yaşama hakkı vermeyeceğini izleyicisine mesajını net vermektedir. Gündemle görüyoruz ki her kesimden radikal anlayışlar yontuluyor. Kırmızıgül yontma işini din boyutunu üzerine alıp, elinden geleni yaptığını söyleyebiliriz. Böylece Kırmızıgül hem içerde hem dışarıda insanların bir arada kavga etmeden yaşayabileceklerini göstermiş oldu. Dinler arası diyalog kapısını, Uzak İhtimal filmi açsa da filmin salt aşk merkezli olması, tartışmalara meydan vermemek adına diyaloglardan kaçınması istenen sonucu vermemişti. New York’ta Beş Minare filmi Uzak İhtimal filmine göre kendini daha net ortaya koyuyor. Sahi bu ülkenin Hıristiyan inancıyla bir sorunu var mı? Ki birileri sürekli bu ülkenin insanlarını batılılara âşık etme ya da evlendirme derdine düşmüş… Kırmızıgül, ülkesinin insanlarının batılılara terörist olmadığını ispatlama derdinin yanında bir doğu insanın cehaletten kurmayı hedeflemektedir. Filmlerinde sürekli doğudaki insanların cehaletin batağında debelendiklerini, cehaletin neden olduğu olaylara değinmesi, doğu insanın eğitilmesi gerektiğini altını çizerken aynı zaman gençlerin bazı gerçekleri gördüklerini kendilerini düzeltmeye çalıştıklarını ama mahalle baskısıyla karşılaştıklarının vurgusu unutulmuyor. Beyaz Melek’le doğu insanın erdemli, batıdaki insanların ise yozlaşmış yönlerini anlatmaya çalışan Kırmızıgül, Güneşi Gördüm ile Kürtlerin sonradan görme ve cinsiyet değiştirmenin kardeşkanını akıtabileceğini dramlaştırarak doğuyla bir neviyle kendiyle hesaplaşarak geldiği yerdeki insanlardan farkını vurguladı. New York’ta Beş Minare’yle hesaplaşmanın bitmediği, kan davasının yarattığı yıkımlarıyla doğunun kusurlarını tek tek saymaya devam edeceğini gösterdi. Hacı Gümüş’ün memleket özlemi daha iyi yansıtılamazdı. Kırmızıgül’ün kafası karışık mı? Cevabını dikkatli izleyen birçok seyirci görecektir ki Kırmızıgül Tanzimat dönemi sonrası dönemlerde aydınların yaşadığı duruma benzer bir noktada durmaktadır. Doğu batı arasında gidip gelmek bu ülkenin kaderi maalesef. Aydınından, sanatçısına, sinemacısına, yazarına, politikacısına kadar birçok insan nerde durması gerektiğini bilmiyor. Bilemiyor. Kafa karışıklığının topluma yansımalarını kutuplaşmalarda görmek mümkündür… Kırmızıgül, yapacağı filmlerde yerli sosyolog, psikolog ve siyasal bilimcileri yanına alarak, senaryolarını yazarsa, başarılı sosyal filmlere imza atacağı kesindir. Ciddi tartışmalara ortam hazırlayarak, sinemanın toplumsal yönü ön plana çıkabilir. Böylece sinema tekelci festivalcilerin ve absürt komikliklerin elinden çıkmış olur. Devam Edecek Osman Tatlı www.sinemaelestirisi.com suskunsinemayazilari@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman tatlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |