"Denemeler"de gördüğüm şeyi Montaigne'de değil, kendimde buluyorum. -Pascal |
|
||||||||||
|
Sabahın taze kokusunda uyanmanın anlamı yok iken, geceyi beklemek için sebep yok. Teslim olmak gibiyken uykuya dalmak, düşlerin de önemi yok. Ruhuna kanca atmış gölgeli bir melankoliye tutulduğunu biliyorsun, kurtulmak için bir çaban yok. Teslimiyetlerin en gönüllüsü belki, üstelik hiç zafer görmeden, başarı hatıraların asılı değil duvarlarında. Fotoğraf albümlerin yok, hafızanın arşivinde silinip gitti yüzler. Eskidiğini gördün, günler, haftalar, yıllar geçerken sadece "en" olan kelimenin peşinde oldun... Yaşanmak kabusun olsa da bir rüya gibiydi yaşamak. Kalbinin atışını bir serçenin uçuşuymuş gibi hissetmek, baharın boğazında düğümlenip kar sularını gözpınarlarından akıtmak öyle bir güzel ki... Anlatamadığın duygularının sana ettikleri oyunlara rağmen, kendinde olmak güzel. Aklına hiç düşmemişti böylesine bir kader. Basit, sıradan bir hayat istemiştin, ruhunun isyanlarında tutuştun. Bir gökyüzün bir kumsalın olsun istedin, hiç görmediğin diyarların yollarında ufalandın. Hayallerinden ödünç aldığın rengarenk cümlelerinle resimler çizdin, yokluğuna sığındın. Yabancı mutluluklardan içip sarhoş oldun, masum yüreğine yalancı bir dünya kurdun. Dokundun, tüm şefkatinle sarıldın uzaktaki sevgilere, saklı gizli küçük küçük öldüğünü bilmedi hiç kimse. Karanlık bir köşe seçtin, acılarına ev açtın, dirildin... Masumdu avucundaki masallar, hikayeler hep umutlu, lakin sen yoktun. Belki küçük bir ışık, bir tutam baharat, birkaç harf, tanıdık bir şarkının nakaratı karıştı mısralarına, yine de sen yoktun. Başını döndüren bir sihir var üstünde, parmaklarına düşecek en son kelimeler. Dileklerin gerçekleşmiş, farkına varacaksın, "en" istediğin ne ise, olan o'dur... Hislerin sonsuzluğunda kaybolan ruhuna bir bak sonunda, gözlerini kaçırmadan bak. Bırak kendinde olsun duygular, mantıksız, hesapsız, yaşam'sız, Sen ile... Bırak her daim yeşersin içinde ucsuz bucaksız bir vadi, bırak yetişsin "en" olan cümlelerin. Olsun, yine aynı sokağın soytarısı ol, aynı çürümüşlüğün kokusu sinsin üstüne, kaderini tut elinden, seninle gelir... Kulaklarında başını döndüren bir müzik var, hiç görmediğin perilerin şarkısı olmalı. Karanlığın hiç bu kadar çok penceresi olduğunu bilmiyordun, yorgunluğun hiç bu kadar pes ettiren. Kimbilir, vazgeçmek zamanıdır belki, belki de değildir, kelimeleri terk etmek zor... eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |