"Yazmak, kelimelerle savaşmaktır; ama korkma, en azından kelimeler hep senin tarafında dövüşür." – Umberto Eco"

Öykü > Anı

üzgün

Tavşanlar ve Bir Ayrılık

Daha tavşanları görür görmez anlamam gerekirdi bir şeylerin ters gittiğini. İç paralayıcı bir şeyler vardı nedense hallerinde. Hayatlarından memnun görünseler de… bir bırakılmışlık içindeydiler sanki.

karamsar

İbriğim Olmadan Asla!

Evimizden bir misafir daha eksildi.
İbrik eksildi evlerden
İbrikçiler eksildi zanaatkarların içinden....
Sonra tenekeciler çarşısında birkaç dükkan daha kapandı açılmamak üzere.

olumlu

Anne Çocuk Eğitim Vakfı - Anne Destek Semineri

Aşağıdaki yazım, gerçekleşmiş olayları konu almaktadır. 15 Aralık 2005 tarihli Eyüp de düzenlenen programa katılan tüm dostlarıma, ayrıca teşekkür ederim
Konu hakkında ayrıntılı bilgiye http://www.acev.org/index.php?lang=tr adresinden ulaşabilirsiniz.Okuyan herkese sevgi ve saygılarımla ve teşekkürlerimle

üzgün

Bundan 12 Sene Öncesi...

Mutsuz çocukluklar romancılar yaratır der büyük usta Lessing... Bu da bir gün yazmak istediğim romanın ufak bir parçası olsun istedim.

üzgün

Emir Allah'ın

Duydu mu Ceylan? Duymadı belli ki, duyduysa bile bunu belli edecek bir damlacık mecali kalmamış. Araba yolun kıvrımından dönüp te kayboluncaya kadar saçları sulara salınmış bir söğüt dalı gibi olduğu yerde kalakalıyor. Kulaklarındaki ses sürekli kendini yenileyerek halka halka bütün yeryüzünü kuşatıyor sanki Emir Allahın.

üzgün

Ankara' da Nisan

Ankara yine bildik akşamlarından birine hazırlanıyor. Aylardan nisan, nisanın daha ilk günleri... O ani hava kararmalarının, fark edene dek sırılsıklam olduğunuz deli ikindi yağmurlarının, hüküm sürdüğü aydayız yani. Neden böyle yapar, niye çılgınca yağar hiç anlayamadığım o malum yağmura inat yine tedbirsiz yoldayım...

nostaljik

Dön Geri Bak

O köyü sevdim
Ve der ki dilimin ünlü ozanı
Parmak üzümü tadında şiirlerin yazanı
Cahit Külebi:
"Orda, derenin içinde

olumlu

Cino ve Binalar

Ufacık şeylerden mutlu olanlara ithafen.
(Cino hakkında bilgisi olmayanlara dair açıklama: cino bir çikolata türüdür. Özellikle 90lı yıllarda çocukluğunu yaşayanlar bu çikolatayı iyi hatırlarlar ve çok severeler. En azından benim için öyle.)

olumsuz

Melek Biblo

Hep bir ablası olsun istemişti. Mahallenin çocuklarından kaçıp, sığınmak için ama yoktu. Ne zaman yanında ablası ile geçen birini görse içi burkulur. Abla ile dolardı gözleri, minik gözleri...

olumsuz

Çaki, Çakmak, Bıcak, Tarak

Meriçli kalabalığa döndü. “Yahu bu gâvur, Makedonca bile bilmiyor.”dedi. Kalabalık birden gülmeye başladı. Sonra “Ben insanlığımı yaptım. Adım Hıdır, elimden gelen budur.”deyip kendisi de gülmeye başladı. Bu lafın üzerine kalabalık makaraları iyice koyuverdi. Toplananlar aradıkları eğlenceyi bulmuşlardı. Etrafındaki kalabalığın güldüğünü gören yabancı adam da gülmeye başladı. Ama o

karamsar

Ölüm Arkadaşım

Aralık rüzgarları soğuk,soğuk esiyor.100 tane kaldılar daha 2 gün önce daha 150 tanelerdi.yakında kar yağacak.ilk karla birlikte o gün son yaprakta düşecek .işte o zaman öleceğim şimdi yaptığım sadece ölümü beklemek…

üzgün

Biyografimin Coğrafyasında Gezintiler

Pazartesi sabahı babam beni erkenden uyandırdı. Her zaman başında gezdirdiği, güneşten iyice solmuş, lacivert rengi beyaza dönmüş yün beresini bana giydirdi. Beni her zaman tıraş eden kasabamızın en usta berberi Cicim Hasan’a gönderdi. “Parasını verdim. Seni erkeden dükkanda bekliyor.”diye de ekledi. Sabahın saat yedi buçuğunda berber dükkanına gittim.

üzgün

Melek (Giriş)

Yağmur melekler için ifşa demektir.Yağmurlu bir günde kızını aldıkları zaman o da ifşa olmuştu.Kızını alanlar kanatlarını kestiler halesini boynuna verdiler ve melek düşmüştü

olumlu

90"larda Çocuk Olmak

Çocuk olmak,
Ailemiz vardı bizim, sabahları bize kızarmış ekmek üzerine yağ süren annemiz, ananemiz vardı. Bize bakan ananelerimiz, babaannelerimiz, bizi kızdıran teyzelerimiz, şair dayılarımız, hayta kardeşlerimiz, akşam gelirken elleri ekmek dolu dedelerimiz vardı bizim. Mutlu bir yuvanın neşesiydik biz, en sevilen, en değerli olan, en kıymetliydik,

üzgün

Kelebeğin Rüyası

Kızıl saçlı kız biraz daha yaklaştı.Yaklaştıkça merakı daha da artıyordu Kızıl saçları yüzünü kapatıyordu.Saçlarını geriye çekti.Göle çok yaklaşmıştı.Önündeki ıslak kayayı fark etmemişti.Kayaya basmasıyla kayması bir oldu.Ormanı delip geçen çığlığını kimse duymadı.Suya düşmüştü.Çırpındı ama nafile hiçbir fayda vermedi.Bir kaç kez suyun yüzeyine çıkmayı becerdiyse de sudan çıkamadı.çok korkmuştu.en sonunda

nostaljik

Arnavut Kaldırımlı Sokak

Deniz kıyısında bir şehir... Her nefes alışta çiğerleriniz iyot kokusuyla dolardı sonuna kadar. Deniz hemen karşıda iki adım attınız mı önünüze dikilir. Ben buradayım der hatırlatır kendini...

üzgün

Sesimi Duyan Var mı? (1. Bölüm)

Yer: İzmit. Tarih 17 Ağustos 1997. Saat 03.00
Omuzumda basın çantası varken ve dışarıda bulunduğum bir anda başladı sarsıntı. Depremin ilk fotoğrafı ve enkazda küçük bir kız çocuğu... Adı Merve... "Sesimi duyan var mı?" çığlıkları arasında kayboluverdi her şey...

Başa Dön