"Yazdığınız kötü şiirler, en azından kötü dans etmeyen şairler kadar zararsızdır." – Dorothy Parker"

Öykü > Anı

olumsuz

Çaki, Çakmak, Bıcak, Tarak

Meriçli kalabalığa döndü. “Yahu bu gâvur, Makedonca bile bilmiyor.”dedi. Kalabalık birden gülmeye başladı. Sonra “Ben insanlığımı yaptım. Adım Hıdır, elimden gelen budur.”deyip kendisi de gülmeye başladı. Bu lafın üzerine kalabalık makaraları iyice koyuverdi. Toplananlar aradıkları eğlenceyi bulmuşlardı. Etrafındaki kalabalığın güldüğünü gören yabancı adam da gülmeye başladı. Ama o

karamsar

Ölüm Arkadaşım

Aralık rüzgarları soğuk,soğuk esiyor.100 tane kaldılar daha 2 gün önce daha 150 tanelerdi.yakında kar yağacak.ilk karla birlikte o gün son yaprakta düşecek .işte o zaman öleceğim şimdi yaptığım sadece ölümü beklemek…

üzgün

Biyografimin Coğrafyasında Gezintiler

Pazartesi sabahı babam beni erkenden uyandırdı. Her zaman başında gezdirdiği, güneşten iyice solmuş, lacivert rengi beyaza dönmüş yün beresini bana giydirdi. Beni her zaman tıraş eden kasabamızın en usta berberi Cicim Hasan’a gönderdi. “Parasını verdim. Seni erkeden dükkanda bekliyor.”diye de ekledi. Sabahın saat yedi buçuğunda berber dükkanına gittim.

üzgün

Melek (Giriş)

Yağmur melekler için ifşa demektir.Yağmurlu bir günde kızını aldıkları zaman o da ifşa olmuştu.Kızını alanlar kanatlarını kestiler halesini boynuna verdiler ve melek düşmüştü

olumlu

90"larda Çocuk Olmak

Çocuk olmak,
Ailemiz vardı bizim, sabahları bize kızarmış ekmek üzerine yağ süren annemiz, ananemiz vardı. Bize bakan ananelerimiz, babaannelerimiz, bizi kızdıran teyzelerimiz, şair dayılarımız, hayta kardeşlerimiz, akşam gelirken elleri ekmek dolu dedelerimiz vardı bizim. Mutlu bir yuvanın neşesiydik biz, en sevilen, en değerli olan, en kıymetliydik,

üzgün

Kelebeğin Rüyası

Kızıl saçlı kız biraz daha yaklaştı.Yaklaştıkça merakı daha da artıyordu Kızıl saçları yüzünü kapatıyordu.Saçlarını geriye çekti.Göle çok yaklaşmıştı.Önündeki ıslak kayayı fark etmemişti.Kayaya basmasıyla kayması bir oldu.Ormanı delip geçen çığlığını kimse duymadı.Suya düşmüştü.Çırpındı ama nafile hiçbir fayda vermedi.Bir kaç kez suyun yüzeyine çıkmayı becerdiyse de sudan çıkamadı.çok korkmuştu.en sonunda

nostaljik

Arnavut Kaldırımlı Sokak

Deniz kıyısında bir şehir... Her nefes alışta çiğerleriniz iyot kokusuyla dolardı sonuna kadar. Deniz hemen karşıda iki adım attınız mı önünüze dikilir. Ben buradayım der hatırlatır kendini...

üzgün

Sesimi Duyan Var mı? (1. Bölüm)

Yer: İzmit. Tarih 17 Ağustos 1997. Saat 03.00
Omuzumda basın çantası varken ve dışarıda bulunduğum bir anda başladı sarsıntı. Depremin ilk fotoğrafı ve enkazda küçük bir kız çocuğu... Adı Merve... "Sesimi duyan var mı?" çığlıkları arasında kayboluverdi her şey...

olumsuz

Götürülüş

Daha birkaç ay önce, henüz ortadan kaybolmamışken bir şiir yazmıştım onunla ilgili. Sanırım bir buçuk ay filan ortalarda gözükmemişti. Kendini sakınmayan tavrıyla sarfettiği politik içerikli sözleriyle, ciddi görünüşüyle, sessiz ve efendi duruşuyla dikkatimi çekiyordu.

olumlu

Üç Kafadar

Vira Mavi: Çok az insan gece denize girip de deniz suyunu elleriyle okşayarak oluşan yakamozlara tanık olmuştur. Balıkçıların gece çektiği küreğin etkisiyle yakamozlar oluştuğunu biliyordum. Gece denize bakarken birtakım hareketlerin etkisiyle oluşan yakamozları gözlemlemiştim ama hiç içlerinde olmak aklıma gelmemişti.

üzgün

Ruhi Bunal'ım

nasılım bu son bahar? Bilsem Ruhi Bey benim de anlatacaklarım var.Evet Ruhi Bey olur olmaz, olsa da olur benim de dünlerim var; 1. 70 civarında üstümde biriken bir boy ömrümle içinden geçtiğim bir hayatım var.Nicelerim var Ruhi Bey, nicelerim var; incittiklerim ve direnmelerim var; adamım Ruhi Bey, koynunda

nostaljik

Koleksiyoncu Amca

1991 ile 1998 yılları arasında memuriyet görevim nedeniyle Bayburt’ta yaşadım. İşyerimiz Bayburt’un Erzurum yönünde girişinde şehir merkezine üç, dört km uzaktaydı. Misafirhanemiz de aynı işyeri içindeydi. Mesai arkadaşlarım genelde göreve yeni başlamış, bekar arkadaşlardan oluşuyordu. Misafirhanede akşamları yemek çıkmadığından dolayı yemek yemek için topluca şehre giderdik.

karamsar

Ölümün Getirdiği Mektup

Bir sabah işe gitmek üzere çıktım evden ve gözgöze geldim kapının önünde postacıyla bir mektup uzattı hasretimi azad ettim o an beyaz zarfın şahitliğinde.Titriyordu ellerim;üstünde adını görünce tuzlu damlalar yakmaya başlamıştı yanaklarımı ve süzüldü zarfın üstüne,heyecanla hemen açtım zarfı.Nasıl da bilmişti gözyaşlarım düşeceği yeri çünkü ölüm gelmişti bir

üzgün

Musa' Yı Sevgi Öldürdü

Musa bu ne zaman ne yapacağını kestirmek zordur. Bazen neşe içinde, bazen Karadeniz de batan gemileri sahiplenir. Aynı dönem aynı okulun iki ayrı bölümünde iki toy taşra öğrencisi... Musa ve ben... Gözümüz açılmadan elimizde valiz Ankara yollarındayız. Kayıt sırasında tanıdım ilk kez onu. Tanışma o tanışma, uzun süren

olumlu

Hamam Sefası

Kurnadan aldığı bir maşrapa kaynar suyu göbek taşına boca edip deriden yapılmış göbek taşı yastıklarını atıyor ortaya ve bize “Yatın!” diyor. Hayatımda ilk defa bu kadar buyurgan bir ses ve tavır ile karşılaşıyorum ve kuzu kuzu bu aldığım emre itaat ediyorum.

nostaljik

Ressamın Tualindeymiş Sevdiklerim

Boyalı suratlar sıkışmış fotoğraf albümüme,boyası yüzüyle birlikte akmış suratlar...İlk sayfada ben varım;bir kolum havada bir elim boşluğu sarıyor gibi duruyorum,sanki kendi omzuma elimi atıp kendimi sarmışım yıllar boyunca.

Başa Dön