Kapıda Ayı Var
Didem'e kızdım, onun adına içeyim dedim, telefonda nişanı attım! dedi... içmek için daha güzel bahane mi olur..ama çok içmişim.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Didem'e kızdım, onun adına içeyim dedim, telefonda nişanı attım! dedi... içmek için daha güzel bahane mi olur..ama çok içmişim.
Biliyor musun, sesin çok güzel kokuyor” dedi, bir gün. Kalakaldım. Aptallaştım. İki üç kez, içimden yineledim, dediklerini. Yine de anlamsız bir boşluğu delemedi söz.
Bütün suç Didem'deydi. Telefonda çocuğu o saçma sözlerle kızdırmasaydı tüm bunlar olmayacaktı.
Murat, tavandan insanların suratlarına ölüm sarılığı saran karpuz lambalardan birinin altında durdu. Başını yukarıya kaldırıp lambaların birbirlerine olan yakınlık derecelerine baktı. Her biri ayrı bir bölümdeydi ve aralarında kirişler vardı. İnsanların aralarına ördükleri duvarlar gibiydiler. Bu duvarların ötesinde aynı görevi yapan lambalardı insanlar. Bakışlarını salonda gezdirdi. Hangi gişeye
Sadece birkaç saat geçirdim orada. Ama aklıma kazındı işte... Aklıma kazındın...
Çok bencildi, bu dünyada sadece o vardı, bir de diğerleri, herkes ve herşey onun gözünde aynıydı; ihtiyacı olduğunda kullanabileceği ve işi bitince de fırlatıp atabileceği birer araç, her istediği şey onun olmalıydı, o ise sadece kendisinindi, bir başkasının olamazdı.
özgüven eksikliğine dair komik bir öykü :)
İçimdeki ses hep konuşur çünkü. Kendimi bildim bileli, ne iş yaptığıma aldırmadan kulağıma anlatır da anlatır öykülerini. Benim dışımda, farklı bir bendir o. Ukaladır biraz, küstah daha doğru olur sanırım. Ne iş yaptığıma, kiminle konuştuğuma aldırmaz, bildiğini okur. Ah, ne alçaktır o, patronumla konuşurken müstehcen hikayeler anlatacak kadar
Önce kaçak avcılar durdurdu yüzümdeki iklimleri,sonra balta,hızar sesleri,gözümdeki yeşilleri taşıdılar gecenin koynunda başka suratlara.Peşine bir sel aldı;güller,papatyalar sular altında.Tıkandı kulaklarım,set çekemediğim taşkınlarla sürüklendim başka topraklara.Gözümü açtığımda oturuyordum tekerlekli sandalyedeki yalnızlığımla karşı karşıya.O hiç konuşmadan bakarken suratıma onsuz neler yaptığımı anlatıyordum,oysa ki onun yaşadığını ona anlatıyordum;ben yalnızlığımı bir yerlerde
aşk konusunda bir adamın başarısızlığı...
Artık hiç kimse elini taşın altına sokmuyor.
Yakın bir zamana kadar mahallenin yarısı seferber olmuştu, ama hızla çözülüp gitti onlar da. Haksızlık etmeyelim, hala direnenler var. Oysa ne sayıları, ne de güçleri yetecek gibi.