• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
1
|
|
|
|
Kim demiş masallarla uyunur! Masallarla uyanır aslında insan. Kulaktan kulağa yüzyıllarca esen büyülü rüzgârla, kalbinde uçuran sayfaları. Esasen tek bir masaldır bütün masallar. Ele avuca sığmaz soz konusu kahramanları var. Kısadırlar ve hiç unutulmazlar. |
|
2
|
|
3
|
|
|
|
İçinizi bir yalnızlık duygusu, bir atılmışlık, bir satılmışlık korkusu sarıyor ve denize karşı içinizdeki çocuk ağlamaya başlıyor; içinizdeki çocuk ağlarken dudaklarınızdan bir mırıltı dökülüyor: "Aşkta hesap kapanmaz!"
ERDEN ERKİN |
|
4
|
|
|
|
idealler, çok mu iddialı bir söz? |
|
5
|
|
|
|
...Gidişimin bir derinliği olmalı, şnokerle dalınmalı ama havasız bırakmamalı..Suskunluk adı altındaki bütün silahlar tutukluk yapmalı, hedefi bulamamalı ama panzerler çalışmalı..Gidişimin gürültülü bir yanı olmalı yani, rahatsızlık vermeli, uyku kaçırmal |
|
6
|
|
|
|
Gündüzün kalabalığına inat gecenin yalnızlığını ve sessizliğini severim. Bir de yıldızları. |
|
7
|
|
|
|
Bir kör olarak bana sorulan sorular ışığında böyle bir deneme yazmaya karar verdim... |
|
8
|
|
|
|
Titriyor ellerim. Üşüyorum, ellerimi ısıtmaya çalıssam da titriyor bedenim. Yüreğimin sıcaklığı ellerimin soğukluğuna iyi gelmiyor ki... Seni istiyor seni özlüyor bebek ellerim |
|
9
|
|
|
|
Ah Leyli, gece yarısı intizarım. Artık öldür beni, yeni bir umuda erişmeden al götür, ayır gövdemi, yalansız, pusatsız, korkusuz bir ölüm seç bana. Ferman senindir.
|
|
10
|
|
|
|
Pencerenin açılmasıyla karşısında gördüğü gökte uçuşan, parlak ama cansız, hafif alaycı ama sanrısız güç yeni yerinde canlanıyordu. Ruhsal dünyası karmaşık, sesi bazen dağınık, göz halleri kaçık erkek. Gökyüzündeki sese cevap verdi. Elini uzatıp tutmak istedi. Karmaşık dünyama şekil ver, ruhunun heyecanı aynalarda salınsın diyordu.
Reel bir güzergah istiyorum! Yanılsamadan uzak, paranoyalar ise tuzak! Anla ve yine anla! Sayma biteni! Boya kalbini sarıya! Görünmesin gerçeği! Hep! |
|
11
|
|
|
|
ne zormuş herşeyin yalan olduğunu öğrenmek ama yine de ona inanmayı istemek... |
|
12
|
|
|
|
Geceler…Gündüzden öte sığınaklar…Yıldız koparma, yıldızlara boyama siyahlıkları ve nefes almayı öğrenme boğan dört duvarın yalnızlığına inat…Sonra o hangi gülümseyiştir yardan gelen ya da senden, gecenin emip gizlediği? Açacaksın düş sayfasını, yaşanmışlıkların düş kırıklıklarını, sevgiler hatırına, sevgiye liyakat hatırına; umut renginde, bir sonraki yarına emanet edeceksin…”Her şey burada kalsın” “Gidiyorum Geldiğim Gibi Dünyandan” diyeceksin ama heyhat; günler gecelere devrederken, bir sonsuzluğa evrilen ruhuna ezberlettiğin tatları, duyarlıkları yaşayacaksın her gece yeniden…Tatlı bir çaresizlik, belki de
yorgunluk…
|
|
13
|
|
|
|
“Seninle; masmavi, pırıl pırıl gökyüzü gibi berrak;
delicesine, coşkun akan bir nehir gibi olan dünyam,
Sensiz; yağmura hasret, verimsiz, çorak topraklar gibi...” |
|
14
|
|
|
|
Kırlara gitsem…
Baharın ilk çiçeklerini koparmadan koklasam, sevsem…
Bayır aşağı koşsam…
|
|
15
|
|
|
|
Ve benim hayalim, senin ikliminde tek ve son mülteci olabilmek, çok görme bu arzu hâli ey muhayyel peri! Sen elif misali ben vav misali…
|
|
16
|
|
|
|
Sen her zaman haklıydın. İnce eleyip sık dokumadan, her cümleyi sözcük sözcük eşelemeden anlaşabilirdik. Zamanı geldiğinde susabilseydim, kendime “idare et işte ne çıkar” diyebilseydim |
|
17
|
|
|
|
Sihirli pabuçların var olmayacağını biliyorum ama bu hayal benim hayatın sihirlerini yakalamamı sağladı. |
|
18
|
|
|
|
Yaşam sana bir hediye vermedi desem yalan olur Zézé, yaşam sana bir hüzün hediye etti. Senin payına düşen buydu... |
|
19
|
|
20
|
|
|
|
Daha ilk günden ısınmıştım sana,sanki gökyüzüm sen,yağmurlarım sendin,düşmeden içimdeki yalnızlığın kumsallarına.Denizleri senin için renklendirdim ben,bulutları senin için yakaladım. Sanki en ufak bir rüzgarda savrulacak gibi değildim uykusuzluklarına... |
|