|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
401
|
|
|
|
Kalp atışları paslanan yaratılmışa aşkımı hibe ettim! |
|
402
|
|
|
|
Uzaklaşmak istiyordum besbelli... Gitmek, kaybolmak istiyordum. Daha fazla dayanamazdım... |
|
403
|
|
|
|
bir özlem,bir dokunuş ve hayatın renkleri |
|
404
|
|
|
|
Doğduğum anın ilk bir saatinden sonra uykuya dalmam,
Bir suçsa,
Ve şimdiye kadar yaşadığım her şey
Gördüğüm bir rüya olamaz mı? |
|
405
|
|
|
|
Yorum mu? Bu sefer yok sanırım... |
|
406
|
|
|
|
uzaklarsan sesleniyorum bana yakın olanlara..... |
|
407
|
|
|
|
Sahi, bir toprağa aşık olmakla, bir insana aşık olmak arasında ne kadar fark olabilir? |
|
408
|
|
|
|
söylesene canım mommy, ayrılık bir başkasına kavuşmaksa, bu yaşlar niye?
|
|
409
|
|
|
|
...... Yavaş yavaş çağırma ve düşünme duyusu da kaybolmuştu. Çünkü, canından can kopmuştu…. |
|
410
|
|
|
|
Hep karşılaştığım o garip adam da yine o garip soluk benzi, ışığını yitirmiş gözleriyle köşe başında durmuş, amaçsızca etrafı gözlüyordu yine bu sabah. |
|
411
|
|
|
|
Duvarın içinden geçebilir miyim? Sen yanımda olsan belki. Dışarı çıkacağım. Kasabayı kurtlarla kuzular basmadan önce. |
|
412
|
|
|
|
Uzaklarda da olsan, sen uyu yavrum ne olur… Üzerini yıldızlarla örtüyorum ben… Her gece seninle sabahlıyorum… Kim demiş yoksun diye… Nur yüzlü yavrum, bereketli topraklarımın nadide çiçeği, duru ve sakin yüreğime ışıklı ellerin cennetiyle yazılmış bir kitabe gibisin… Gözlerimdeki cenneti yaşatan o ellerde her dem yaşatmaktayım seni… Oynadığımız her saklambaç oyununda hayata sobelemekteyim canını… Aynada gülen gözlerimi görmek için ilmek ilmek örmekteyim seni hayata, her gün yeni baştan kaleme almaktayım hayatımın sır olan, senli olan vazgeçilmiş tatlarla dolu kısmını… |
|
413
|
|
|
|
Hayatın karmaşalığından sıyrılmalıydım... Çünkü çok yoruldum... |
|
414
|
|
|
|
RAMAZANIN İLK GECESİNDEKİ DUYGU SAĞANAĞIM. |
|
415
|
|
|
|
Hani eskiler demişler ya, “önce refik sonra tarik.” Ben bu meçhul ve muhayyel yolda kalem ve kâğıdı seçtim kendime refik olarak. Bu mektuplar boyunca gizli ve aşikâr cümle hâllerime bu ikili şehadet edecektir.
|
|
416
|
|
|
|
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyor yüreğim... Dağ başı yalnızlığı ölümden beter…Yumruklarımı sıkıyor, avazım çıktığı kadar bağırıyorum.. “SENİ ÇOK SEVİYORUM”
Sesimin yankısıyla çığlar düşüyor eteklerime… Yollarımda karlar, yolları |
|
417
|
|
|
|
Yorganları yastıkları doladım bedenime. Üşüdüm çok üşüdüm. Ben sandım ki dışarıda kar yağıyor. Meğerse senin beyaz suretin içimde kar manzarası idi. İçimin titremesi ondandı, üşümem ondandı. Ne zamanki seni sımsıcak öptüm, içim ısındı. Yorgansız ve battaniyesiz o gece uyudum. Seni o gece bedenime doladım. Ben sarmaşık oldum, sen yüce bir ağaç oldun. Sana sarılarak mutluluktan göğe ulaştım. Seni sevdim ve güneşi bıraktım. Göğümü seninle doldurdum. Dört mevsimi senin çevrende dolanarak yaşadım. Ben seninle dünya kadar mutlu oldum. Üşümek yalnızlığımın buzdan akışıydı. Üşümek yorganlara sarılmamdandı. |
|
418
|
|
|
|
Rüzgarda sallanan
fener gibiyim. Etrafımı aydınlatıyorum ama kendim karanlıkta yaşıyorum |
|
419
|
|
|
|
yaşamaksa ölümden kaçıp saklanmanın diğer adı ve kaybolmaksa dipsiz karanlık uçurum yamaçlarında boşuna her kaçış..elbet en sonunda unutulmak saklı bir yerlerinde hayatın.. kaçışı mümkün olmuyor yalnızlıkların.. |
|
420
|
|
|
|
Ve unutmayın... "kısa = iyi" değildir her zaman :) |
|
|
|