• İzEdebiyat > Deneme > Düşler |
161
|
|
|
|
Şimdi kan damlatıyorum pervazıma, gözlerimden aşağı beynimin derinliklerinden boşalan bir ruh ile kırmızıya boyuyorum çölümü. Elimde yokluğundan kalma kara bir namlu ile boşluklar yaratıyorum zihnimin içinde. Ya gelirsin yahut gelseydin, içimde çiçekler büyütürüm, ya gelmezsin yahut gelmedin; boşluğa bir kıvılcım atar giderim…
|
|
162
|
|
|
|
HERKESİN YÜREĞİNDE BİR DOĞUM LEKESİ VAR ASLINDA SÖBELEĞİDİ |
|
163
|
|
|
|
Bütün kandırmacalar bu ülkede çocuklukta başlıyor. Tüm gerçekler bir bir saklanıyor, gözardı ediliyor her nedense… Aklı ermeye başlarken, kurmaca dünyaların içine itiveriyoruz başta çocuklarımızı. Sonra ütopyalarla, tatlı yalanlarla aldatıyoruz hem kendimizi, hem yavrularımızı… Fakat insan büyüdükçe gerçeklere yaklaşıyor, yaklaştıkça da kaçıyor bu gerçeklerden. Şaşırıyoruz, beynimiz adeta dumura uğruyor ve bir çıkmazın dehlizinde buluyoruz kendimizi. Gerçekten, gerçekler masallara hiç mi hiç benzemiyor…
|
|
164
|
|
|
|
Onlar yürekleri dumansız yanan sevenlerdi..
Onlarınki;
yalan gerçekte bir giz,
bir büyü, bir hayal, bir düş..
Onlarınki özgür ancak saklı bir sevda....
Kısaca 'bir çingene sevdası'.....
|
|
165
|
|
|
|
Karanlıktan karanlığa kayan AŞKlar... Sadece parlak oldukları için değil, dilekler ile dolu oldukları için. |
|
166
|
|
|
|
Hiç korkar mı bir günlük ömrü olan kelebek bala yapışmaktan? |
|
167
|
|
|
|
İnsanlar en değerli şeylerini saklarmış; içimizde saklamaya çalıştığımız çocuk en değerli şeyimiz diyebilir miyiz o zaman? |
|
168
|
|
|
|
Bir zaman, sessiz zaman, kimsesiz zaman, bensiz zaman. Kayıp bir şehir kaybolmuş insanlar ve tek hayal ben. Neden böyle olmuş? Bilmiyorum... |
|
169
|
|
|
|
göz kapaklarıma yüklenen ağırlığının nedeni uyku değil, herhangi bir anlamımın olmadığını, etrafımdaki kalabalık bana yaşlı gözlerle bakarken anlıyorum. |
|
170
|
|
|
|
Bana oyle gulumseme.. Sanki hersey, butun bu akan su duruyor bir anda.. Veya gulumse.. Su ne umrumda... |
|
171
|
|
|
|
Çıldırtılmış hayallerle, gökyüzüne bakıyorum; cam parçaları yağmaya başlıyor üzerime. Sahipsiz seslere inat, sessizce yaralanıyorum. Gözlerimi kapatıyorum. Kapalı gözlerimde, bir anda yüzümün sahibi, o masum ifade beliriyor... |
|
172
|
|
|
|
Hasret serpilmez umudun yanına,bir kere serptin mi kendi kendini eker.Önce toprağı kandırıp sokulur yanıbaşına ve salmaya başlar zehir salgılayan kökünü.O kök salmaya başlayınca anlarsın hasretin toprağa nasıl sımsıkı tutunduğunu,serptiğine pişman olup sökmek istersin umudun yanından.Vurduğun kazmalar,attığın kürek kürek topraklar... |
|
173
|
|
|
|
O adam tek başına yürüyor
bundandır belki zaman acıyor şakaklarında |
|
174
|
|
|
|
bu yazı, okuyana dönük bir çağrı edimidir ve tek bir an da biçimlenen bir yolculuk denemesidir |
|
175
|
|
|
|
Neredeyse göremeyecektim. Neredeyse hiç göremeyecekim. |
|
176
|
|
|
|
Elif endamıyla hayallerimi süslemeye devam eden muhayyel periye…
|
|
177
|
|
178
|
|
|
|
Ruh sevgi veya sevdaysa ceset onun mayalandığı kutsi kap, yani kalp olur... |
|
179
|
|
|
|
Mum ışığı neden titrer bilir misin?
Tabi ki karanlıkta kaybolup gitmekten korktuğu için.
Peki mum ışığı karanlıkta kaybolup gitmekten neden korkar? |
|
180
|
|
|
|
Makinist çalıştırır kara uzun yılanı…
Çığlık çığlığa kaçışır bütün gar kuşları…
|
|